‘Virüs’ kal mikropluk yapma!

Korona tedirginliği, dünyayı da ülkemizi de sardı. Yetkililerin, gözle görülür bir önlem aldıkları görünmese de, vatandaş tedirgin. Marketlerde kolonya kalmamış, düşenebiliyor musunuz!

Böyle bir toplumuz işte…

Makarnadan tutun, temizlik malzemesine kadar, hemen her şeye Korona zammı geldi. Bu sefer hükümetten önce fırsatçılar, zam yaptılar. Allah, daha beterinden korusun…

Savaş çıksa, herkes açlıktan komşusunu yer, heralde!

Bu kadar aç gözlüyüz.

“Komşusu açken, tok yatan bizden değildir” Peygamber uyarısı, sadece kitaplarda kalır. Gerçekten öyle bir çağda yaşıyoruz ki, bu devirde peygamber gelmiş olsa, işi hayli zor. Bu toplumun, neresini düzeltecek!

Akşamdan sabaha doları alan, Peygamberi satar!

Peygamberimiz, son peygamberdi, bir daha peygamber gelmeyecek. Allah’ın emir ve yasakları, KIYAMETE KADAR tazeliğini koruyor. Gerçek “salih kullar”, bu emir ve yasaklar,ı çevresine yaşatma sorumluluğu taşırlar.

O zaman, bu salih insanların işi, gerçekten çok zor. 

Zor da, ne demek!

Görüyoruz!

Yetiştireyim derken, başına bela oluyor!

Perçeminden tutup, ateşten kurtarmak istediği kişi, ateşe koşuyor.

Göl gibi gördüğün, çöl işte, ne koşuyorsun!

İnsanın gördüğünden ne olur. Göremedikleri gördüğünün yanında kainata nispet, toz gibidir. Bir şey gördüğünü sanır. Korona’yı da görmüyoruz, yok diyebilir miyiz!

Gelir, yapışır, götürür seni!

İstersen inanma!

Sorumluluk sahibi ne yapıyor, Korona’dan kurtulmak için, denileni yapıyor. Bir bileni dinliyoruz hepimiz. Peki nice Korona’lar var ki, ahiretini elinden alıyor. Korona var, seni dünyadan ahirete götürüyor, Korona var seni, dünyadan cehenneme götürüyor.

Sorumluluk sahibi bir baba, Korona’dan korunmak için ne uyarılar yapar, ne önlemler alır, hepimiz biliriz. Devlette baba gibidir aslında, bizim kültürümüzde devlet babadır. Koskoca şehirleri karantinaya alır.

Çin yapmadı mı?

İtalya, 60 milyonu karantinaya aldı.

Neden peki?

Tehlike gördü, 60 milyonu korumaya aldı.

Peki salih kullar, Korona gibi virüslere karşı önlem almaz mı? 

Etrafını uyarmaz mı?

FETÖ bir virüs değil miydi mesela?

CIA bu virüsü, Türkiye’ye üfledi mi, üflemedi mi?

Virüsü kapan, canavara döndü!

Oysa, Haydar Hoca zamanında dinlenseydi, ülkenin başına bunlar gelir miydi? Şimdi herkes anti-fetö’cü kesilmiş. Açın bakalım arşivleri, bu ülkede Dinlerarası Diyalog virüsüne karşı ilk önlem kimden geldi.

1997’de bu virüsü ilk, kim tanıttı!

“Din gibi gelen bu illetin hedefi, vatandır!” diyen kimdi?

Halen tek önlem sahibi, Prof.Dr. Haydar Baş değil mi?

FETÖ’ye karşı olduğunu sanan milyonlar, içlerinde halen bu virüsü taşıyorlar. Bir virüsü, en iyi doktor bilir. Her doktor da bilmez. Çin, 103 yaşında Korona kapmış bir yaşlıyı, 6 günde tedavi etti. Çin, bu virüs konusunda dinlenilmesi gereken bir ülkedir.

Haydar Hoca da, FETÖ virüsü konusunda dinlenilmesi gereken, tek insandır. FETÖ mağdurlarından elin ajanı, sana öyle yeni bir bela getirir ki, 50 yıl uğraşsan kurtulamazsın!

PKK illeti ile kaç yıldır uğraşıyoruz?

40 yılı geçti.

Kısacası, her şeyin bir ehli var.

Her türlü virüsten, bir kurtulma yolu var.

“Karantina” deniyorsa “karantinaya” uyacaksın, yoksa geberirsin!

Af edersiniz, biraz kaba oldu!

Neyse idare edin bugün!

İslam’a, Sakife’de üretilen bir virüs sokuldu, halen boğuşuyoruz. Ali’nin, Muaviye’ye karşı İslam’ı müdaafasını, bugün bile kaç Müslüman anladı. Canlı Kur’an Ali’ye karşı, mızrak ucuna takılmış Kur’an a takılanlar, şeytana takıldılar.

Siyah mermerde siyah karıncayı ancak Ali gözü görür. 

Hz. Ali’nin işi ne kadar zormuş. Peygamber, bu dünyadan gitmiş. Cenazesine sadece 17 kişi katılmış. Çünkü diğer bütün Müslümanlar “sakife virüsü” kapmıştı. Demek ki, insanların çoğunluğunun tuttuğu yol, doğru olmayabilir. Çoğunluğun olduğu adres, "virüslü" çıkabilir!

Gadir-i Hum’da Peygamber, yüz binlere konuştu ama cenazeye 17 kişi geldi. Virüsü kapan, “karantinaya” razı gelmeli, “tedaviye” cevap vermeli. Hem "virüslü", hem tedavi kabul etmiyor!

Olmaz!

Diyelim ki, ben virüslüyüm.

Doktor, evden çıkma dedi. Kimseyle görüşme dedi. Benim etrafıma da, “onunla kimse görüşmesin” dedi. 

Bu, tedavi değil mi? 

Bu, merhamet değil mi?

Ama ben dinlemezsem,pencereden fiskos edersem, iyi niyetli insanları evime davet edersem, “mikropluk” yapmış olurum.

Hiç olmazsa "virüs" kal, mikropluk yapma!

Of be!

Bu salihlerin işleri, gerçeten zor!

“Salihlerin işlerini, Allah görür”(Araf/196) ayeti, haikaten boşuna inmemiş. 

Dünyada, böyle bir insana rahatlık yok. Rahatlığını unutmuş,  mikroplarla mücadele ediyor. Sorumluluk sahibi, irşada yetkili, salih kulun işi çok zormuş. Salih kul olmayı, ben de isterim ama yetkisiz olandan…

Yetki, ne büyük sorumluluk Allah’ım!

Hangi can dayanır buna!

İnanın şuan, İmam Ali’yi bir başka anladım. 

Çağın Ali’sine sımsıkı sarılın, gerisini düşünmeyin.

‘Virüs’ kal mikropluk yapma!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön