KAAN’dırıldık mı yine!

Her alanda bir çöküşü yaşamaya devam ediyoruz. Artık partilerin bir öneminin kalmadığı, vekilliğin sembolik hale geldiği, muhalefetin ise tamamen yok olduğu “Türk Tipi” ucube bir sistemin içinde bocalıyoruz. Aslında bocalamıyoruz; yok olup gidiyoruz.
Geleceğimiz yok oluyor.

Yanı başımızdaki Azerbaycan başta olmak üzere, Türk cumhuriyetlerinden hatta Rusya’dan daha ucuza doğalgaz alma imkânımız varken, gidip ABD’den doğalgaz alıyoruz! Bu kış daha pahalı fatura ödeyecek olan halkımız ise olup bitenden habersiz yaşamaya çalışıyor. Muhalefet yok ki, “Bu neyin nesi?” diye sorabilsin. Özgür basın yok ki, konuyu irdeleyebilsin. Partiler artık saraydan yönetiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir partinin genel başkanı. “Muhalefet” denilen parti başkanları ve yönetim kadroları ise Erdoğan’ın masasının önünde, ilkokul talebelerinin öğretmenlerinin gözlerinin içine bakarcasına “beni de görsün” telaşıyla bekliyor. Gerçekten ibretlik bir manzara.
Durmak yok; kandırmaya, kandırılmaya devam!

Dini duyguları istismar ederek iktidar olan hükümet, iktidarını yine aynı istismarla sürdürüyor. Yetmedi, milli duyguları da aynı yöntemle sömürdü. İHA-SİHA gibi teknolojik alanlarda faaliyet gösteren genç beyinler üzerinden bu algıyı inşa ettiler. Din sömürüsü öyle bir noktaya geldi ki, insanımız dinden koptu; hatta din düşmanı hale gelenler oldu. Deizm ve ateizm bu ortamda yeni bir “din”e dönüştü. “İslam’ı getireceğiz” diye yola çıkanlar, var olan İslam’ı da alıp götürdüler. Dini, manası boşaltılmış bir semboller bütünü haline getirdiler. Başörtüsünü bile bir bez parçasına dönüştürdüler.

Nasıl dini duygular yok edildiyse, aynı acımasızlıkla milli duygular da yok edildi. Her Türk evladı, ülkesinin teknolojik gelişmelere sahip olmasını ister. Algıyla bir üstünlük vehmettirildi; ama gerçek bambaşkaydı. Bir anda öğreniyoruz ki, “üstünlük” diye sunulan şey, bağımlılıktan ibaretmiş.
Ne öğrendik?
Kaan’ın motoru ABD’denmiş ve ABD bunu bize vermiyormuş. Meğer KAAN diye göklerde uçan şey, bir teneke parçasıymış.
Yani, KAAN’DIRILMIŞIZ!

Mercimeği Kanada’dan getirip üzerine “yerli ve milli” yazmakla kalmamış iktidar; KAAN diye göklerde uçurduğu teneke yığınının her parçasını bir yerden alıp monte etmiş ve bize “5. Nesil Uçak” diye sunmuş! İyi mi? TEKNOFEST bir anda TEKNOFIS oluvermiş!

Ama bu iş mercimek, nohut, pirinç işine benzemez. Milli duygular ağır bir darbe yiyor. TOGG ile ilgili daha neler duyacağız, göreceğiz. Evet, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Türkiye savunma sanayinde milli adımlar atmış, belli mesafeler de kat etmiştir. Bu her zaman hükümetler üstü bir konu olmuştur. Ama İngiltere’den Eurofighter istemelerinden belliydi KAAN’dırıldığımız.

Her şeye rağmen, ülkemin tenekesiyle de övünürüz, ayrı konu. Hiçbir gelişmeyi hafife almayız. Umut bağlarız, “ileride eksiğimizi tamamlarız” deriz. Ama kabul edelim:
Çok fena KAAN’dırıldık!

İHA-SİHA üzerinden yaşanan sıçrama, aslında bir “damat sıçraması”ydı. Bugün görüyoruz ki, Almanya, Rusya, ABD bu alanda bizimkilerle kıyaslanamayacak kadar ileride. Özgür bir basın olsa, devlet kurumları bu alanda çalışırken, “damat kaprisleri” yüzünden neleri kaybettiğimizi de öğrenirdik.

Her şeye rağmen, genç mühendislerimizin ve bu alanda emek veren, gözyaşı döken beyinlerin, bir gün gerçekten yerli ve milli bir iktidara kavuşup hedeflerini gerçekleştireceklerine inanıyorum. Çünkü “yerli ve milli” olmada mercimek tanesi kadar samimiyeti olmayan bu zihniyetten kurtulmak, milletin azmi ve kararlılığına bağlıdır.

Azmet ve Karar Ver!

KAAN’dırıldık mı yine!
Başa dön