
Vatikan’ın, AB ve ABD desteği ile ilk başta Gülen grubu üzerinden ülkemizde devreye soktuğu Dinler Arası Diyalog projesi, AKP eliyle devlet politikası haline getirildi. AKP’nin Diyanet’ten sorumlu eski bakanlarından Mehmet Aydın, “Sadece benim dinim Hak’tır demek en büyük dinsizliktir” diyerek üstlenmişti misyonunu.
İktidar sahiplerinin bir zamanlar “Hizmet Hareketi” dedikleri bu illet, 15 Temmuz hain kalkışmasından sonra “FETÖ” olmuştu artık. Ancak FETÖ’nün Dinler Arası Diyalog misyonu, küresel bir proje olduğundan, bu iktidar omuzlarında taşımaya devam etti. Vatikan’ın İznik çıkarmasından sonra herkes “Neler oluyor?” demeye başladı. Bu “herkes”in içinde ne yazık ki iktidar çevreleri yok. Onlar Papa’ya “Hoş gelmiş” yarışında oldular.
Atatürk’e demediğini bırakmayanlar, Papa’yı bağırlarına bastılar. Gülen’in 1998’de Papa’ya verdiği mektup ile İslam’a karşı bir kalkışma içinde olduğu ortada iken bunlara göz yumuldu ve 2016’da kalkışma devlete karşı yapıldı.
Prof. Dr. Haydar Baş, 90’ların ortalarından itibaren Gülen’in içinde bulunduğu ihanet misyonuna karşı savaş açmış; hukuk içerisinde gereken her türlü mücadeleyi ilmen, fikren ve de siyaseten vermişti. Bütün bir milleti uyarmıştı. Diyanet’in bütün imamlarına mektuplar yazdı. Bütün parti genel başkanlarına heyetler yolladı. Bütün cemaatlerin önderlerine ehil arkadaşlar gönderdi. Gülen’in kendisine bile ekip gönderdi:
“Sayın hocam, gittiğin yol Müslüman Türk’ün yolu değil, kendine gel!” mesajı iletildi.
Gülen, sahip olduğu iktidar imkânlarıyla Haydar Baş’a karşı çok acımasızca, tam da kendine yakışan şekilde adice karşılıklar verdi. Hatta Haydar Baş’ın bazı adamlarını trafik kazası süsü verilmiş suikastlarla ortadan kaldırdı.
Haydar Baş, “Türkiye Hristiyan yapılmak isteniyor” gerekçesi ile siyasete girdi. Hayasız akımı durdurmak için girdi. 15 Temmuz 2016’da Haydar Baş’ın ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. “Kimse bizi uyarmadı” diyen olamazdı ama buna rağmen yalan söyleyerek “Bilmiyorduk, bizi uyaran olmadı” diyenler olacaktı ki, onlar zaten bu işin içindeydiler.
Gelelim bugünlere…
Artık Prof. Dr. Haydar Baş yok. Engel de yok. Papa ilahilerle karşılandı. Hem de sevgili Peygamberimizin Medine’de karşılanırken söylenen ilahiyle Papa karşılandı. Ilımlı İslamcılar gibi Siyasal İslamcıların da peygamberinin Papa olduğu ortaya çıktı artık.
Her şey bir kenara:
Bir Müslüman Papa duasına “amin” dese kâfir olur.
İslam’dan çıkar.
Hristiyan mezarlığında rahmet dilese İslam’dan çıkar.
Hristiyan’a “iyi adam” dese iman dairesinden çıkar.
Bunlar İslam’ın akaid ölçüleridir ve benim sözüm Müslüman’adır. Papa severlere, Papa’ya inananlara veya Hristiyan vatandaşlarımıza değil, asla…
“İslam’ı getireceğiz” iddiası ile yola çıkanların, bugün Papa’yı ve Hristiyanlığı getirdiklerini, teslisi getirdiklerini ibretle izliyoruz.
İslam getirilmez, İslam’a gidilir.
Ama bunlar İslam’a gitmediler.
Var olan İslam’ı da memleketten söküp attılar.
25 yıllık icraatlarıyla her şeyi bitirdiler, her şeyi götürdüler; şimdi de Müslüman Türk’ün imanını götürüyorlar.
İslam’dan nefret ettirdiler.
“Bunlar Müslümansa ben değilim” boşluğuna düşen insanlara adeta:
“Ne duruyorsunuz, gelin Hristiyan olun! Bak, ne iyi adamlar; sizlere Papa’yı da getirdim!” demek istiyorlar.
Niyet okumuyoruz, yaşananlardan olayları yorumluyoruz.
Papa’yı görünce ağlayan, Barzani ile türkü çığırırken ağlayanlarla aynı dinden değiliz, artık bunu görelim!
Artık kimse şaşırmasın.
Herkes itikadının ve gizli dininin ve kripto etnikçiliğinin gereğini yapıyor.
Haydar Baş’ı dinlemezseniz Papa’yı dinlersiniz işte böyle!
Haydar Baş’ın, “Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüz, milli bütünlüğümüz dini bütünlüğümüzdür” tespitini, duruşunu ve de mücadelesini duymadığımız için… Görmezden geldiğimiz için… Papa’yı, Apo’yu, Barzani’yi duyuyoruz ve görüyoruz artık.
Haydar Baş şöyle demişti:
“Olay din olayı değil; diyalog ile vatanınızı almaya gelecekler.
Şimdi diyalog ile sizi uyutuyorlar ki, işgal askerleri geldiğinde
‘Yahu bunlar da bizim gibi Allah’a inanıyorlar; ne iyi adamlar, dinleri barıştırıyor, kardeş yapıyorlar’ diyesiniz.
Sakın kanmayın kardeşlerim, şimdi Papa geliyor; ardından askerleri gelecek…”
Her şey ortada!
İktidar, Gülen’e patentli olan diyalog misyonunu eksiksiz yerine getiriyor. Gülen’in “İbrahimî Dinler” faaliyetleri, şimdi Müslüman dünyanın karşısına “İbrahim Anlaşmaları” olarak çıktı.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın hayatını yazdığım “Hakikate Adanmış Hayat” adlı eserimde, Haydar Baş’ın haçlıya ve haçlıdan olanlara, Vatikan’a, AB ve ABD’ye karşı vermiş olduğu destansı mücadelede bütün bunları anlattım.
Bu kitaptan FETÖ’cüler çok rahatsız oldular.
35 yıllık mücadele tanıklığım var bu eserde.
Haydar Baş, mücadele ettiği yolda, küresel güçlerin yerli işbirlikçilerle birlikte kurdukları “korona” düzeneği ile şehit edildi.
Haydar Baş, Türkiye’nin sadece dünü değil, bugünü ve yarınıdır.
Haydar Baş okunmadan, anlaşılmadan Türkiye’nin dünü, bugünü ve yarınını anlamak mümkün değil.
Gülengillerin, Nursigillerin ve bütün nursuzların Vatikan misyonu ile “İbrahimî Dinler” adı altında Urfa’da Papaz ve Hahamlarla yaptıkları bir program sonrasında Urfa’ya çıkarma yapan Haydar Baş, burada şöyle seslenmişti:
“İbrahim’in ateşe atıldığı bu meydanda, ateşe atılan bir Türkiye görüyorum.
Korkmaz İbrahim olan Nemrut’un ateşinden!” diyerek emperyalistlere ve yerli uşaklarına meydan okumuştu.
Haydar Baş sonuna kadar mücadele etti.
Bütün mesele, 25 yıl sonra da olsa ateşe atılan Türkiye’yi görmek!
Partilerini, çakma liderlerini görmekten bu ateşi görmeyenlere yazıklar olsun.
Batı’dan doğuya, kuzeyden güneye Türkiye ateş içinde!
İşte bu ahval ve şerait içinde:
Herkes, Atatürk tarafından görevlendirildi — kabul etsin kendini!
Ele geçmiş “liderler” tutsaklığından kurtulma zamanı geldi, geçti bile…
Her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlettir. Devlet eliyle din dayatılamaz. Devlet eliyle vatandaşa Hristiyanlık dayatılıyor. Bunu dün “İslam’ı getireceğiz” diye yola çıkanlar dayatıyorlar. Ne için yapıyorlar? İktidarlarının devamı için yapıyorlar. Halk, dininden ve vatanından aynı anda oluyor ve buna ya “diyalog” deniyor, ya “süreç” deniyor.
Evet, bu bir süreç: Türksüzleştirme ve Müslümansızlaştırma süreci…