AKP iktidarında bu millet, adeta bir savaşa girmiş, ardından girdiği bu savaşta yenilmiş, barış masasına oturarak bir anlaşmaya varmış. Bu anlaşmanın gereği olarak da, devlet tasfiye edilmiş, orduları dağıtılmış, maliyesi yok edilmiş, cumhurbaşkanlığı ve hükümeti lağvedilmiş savaşta yenildiği ülkenin egemenliğine girmiştir. Bunun sonucu olarak da, eyalet valisinin yapması gerekenler her halde şöyle sıralanmıştır:
Bu ülke milli marşının artık çalınması gereksiz! Okullarda sabahları okunmaması gerekiyor. Çocuklarınıza her gün; Türk, doğru, çalışkan, dürüst, büyüklerini sayan, yurdunu milletini özünden çok seven nesiller olduğunu öğütleyen ant okunmayacak. Gençliğe Hitabe yerine ise, ABD kurucusu Abraham Linkoln’un hitabesi okunacaktır.
Kurtuluş savaşı vererek ülkesini düşmanlardan kurtardığının yalan olduğu anlatılacak. Milli bayramlarda çocuklara; “Yunan’ı denize döktük, Fransız’ı Antep’te baltayla kovduk, kurtuluş savaşı verdik” şeklinde bilgiler verilmeyecek, bunları canlandıran, oyunlar oynanmayacak.
Bunun yerine Yunanların pikniğe geldiğini ama “görgüsüz Türklerin!” onları rahatsız ettiğini, Çanakkale ve Gelibolu’da iki yüz elli bin şehit verilmediği, burada böyle bir şehitliğin de uydurma olduğu anlatılarak, tüm şehitlikler imara açılmalıdır.
Mütareke basın yayın organlarıyla, vatandaşın zihni her türlü milli ve dini kavramlardan arındırılarak “milliyetsiz” ve içeriği boşaltılmış, yerine “teslis sokularak sulandırılmış din” ile “dindar dinsizler” yetiştirilmeli. Ancak bunlar, AKP’ce ve salya-sümük efendi’ce yapılarak, milli uyutma ve de uyuşturma devam etmelidir.
Din olarak İslam olmalı ancak, bildikleri ve anladıkları şekliyle değil. “Dinler arası diyalog” süzgecinden geçirilerek, ehli kitaba uydurulmuş “ılımlı İslam” benimsetilmeli. Okullarda okutulan din dersi kitaplarından “Muhammed” çıkartılmalı “Muhammedsiz İslam” öğretilmelidir.
“Son din İslam”, ya da “Tek hak din İslam” gibi inanışlar mutlaka ayıplanarak zayıflatılmalıdır. Okullarda yapılan sınavlar da” son peygamber Hz. Muhammed” cevabı yanlış kabul edilerek öğrenciler cezalandırılmalı. Hz. İbrahim doğru cevap sayılarak ödüllendirilmelidir.
Anlaşma gereğince; ülkenin her türlü milli davası da terk edilerek, kırmızı çizgiler “yeşile” boyanacaktır. “Yurtta barış, dünya da barış” siyasetinden vazgeçip, bunun yerine “bir koy üç al, Haçlıdan güç al” ya da “Yurtta karış, dünyada karış” politikası uygulanacaktır.
“Yurtta karış, dünyada karış” politikasının gereğince sürekli yurtta ve dünyada ortalığı karıştıracaksınız. Otuz altı etnik parçayı, hak vaadiyle farklılıkları kaşıyacak, devletinizin katliam, soykırım yaptığını ima edeceksiniz. Dünyada ise BOP adına ABD’ye postalık, kuryelik yapacaksınız. Komşularınızın işine karıştıracak, benim emirlerimi uygulayacaksınız, gerektiğinde işgal yapacak, İsrail’le ise kalkan olacaksınız.
Tüm Ortadoğu’da Şii-Sünni çatışmasının temellerini atacaksınız, fonladığım düşünce kuruluşlarınca, Şii’leri kötüleyecek, onların Müslüman olmadığını halka inandıracaksınız. Cübbeli, sarıklı ajanlara, Şiileri öldürmenin çok sevap olduğu anlattırılacak, ileride doğacak Şii-Sünni çatışmasında başı çekeceksiniz.
Bütün bu anlaşmalara sadık kalmanız karşılığında “özel vali” olarak eyalet iktidarısınız. Ulusal bağımsız bir devlet yerine eyaletsiniz, eyaletlerin milli bayramları olamaz. Bu nedenle;
19 Mayıs yerine; 4 Temmuz milli bayram olsun!