Öğretmenler odasında yaptığımız sohbette, bir hoca arkadaşımız ortaya bir soru atmış, ülkemizde olup bitenler konusunda sohbet etmiştik. Bu konuyu köşemize taşıyarak paylaşmak istiyorum.
Hoca kardeşimiz, “Arkadaşlar milli bayramlarımız, neden tartışma konusu yapılıyor? Rejim mi değişiyor?” diye sordu.
Ülkemizde tartışılan ve konuşulan konuların çoğu dış kaynaklı ve de bölgemizle alakalıdır. Soğuk savaş dönemi sona erdikten sonra, NATO yeni bir düşmana ihtiyaç duymuş ve bu düşman terörle bir arada anılan İslam olarak seçilmiştir. İslam’ın düşman seçildiği açıktan ifade edilmemiş olsa da hem İslam’ın hem de İslam ülkelerinin NATO’nun yeni hedefi olduğu inkâr edilemez bir gerçektir.
11 Eylül saldırılarından sonra Başkan Bush “ya yanımızda veya karşımızdasınız diyerek dünyayı tehdit etmiş ve Afganistan’ı işgal ederek “Haçlı seferi” başlattıklarını ilan etmişlerdi. Bu savaşın ardından Irak’ın işgaline kaldıkları yerde devam ettiler. ABD Dışişleri Bakanı Rice ise “Yirmi iki İslam ülkesinin rejim ve haritaları değişecektir” demişti.
22 İslam ülkesinin rejim ve haritalarının değişeceği proje içinde elbette Türkiye’de var. Bu projenin; Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) olduğu aşikâr, bu projenin baş hedefi Türkiye’dir desek abartmış olmayız. Türkiye, ABD’nin başlattığı Haçlı seferinde bu ülkenin yanında açıktan yer alarak, Başbakan Erdoğan BOP’a eş başkan olmuştur.
Afganistan, Irak, Libya, Mısır ve Yemen gibi ülkelerin rejimleri değişmiştir. Bu ülkelerin haritalarının değişmesi ise önümüzde ki birkaç yıl içinde gerçekleşecektir. Sudan ikiye bölündü, Irak’ın ve Mısır’ın üçe, Libya’nın ikiye bölünmesi konuşuluyor. Suriye direniyor, Irak fiilen ikiye bölünmüş durumda, İran hedef, her an her şey olabilir. Yalnız Suriye kilit ülke bu ülkenin düşmesi halinde, Türkiye ve Lübnan, hatta İran bölünmüş olacaktır.
Gelelim Türkiye’ye…
Suriye düştüğünde Türkiye bölünecektir demiştik, bu ülke bölündüğü an sözde Kürt devletinin, son ayağı İran kalmıştır. İran ayağı kolay olacaktır, çünkü Irak parçalanınca Irak’ın bir kısmı İran ile birleşecek buna karşılık İran Kürt bölgesini bir anlaşmayla devredebilir.
Türkiye’de rejim değişikliği zaten fiilen yaşanıyor, halka İslam havucu gösterilerek önce milli olan her şeyden arınma gerçekleşecek, sonra da dini kimlikten arındırma başlayacaktır. Şu anda dinin içi boşaltılıyor, şartlar oluştuğunda tamamen yaşamın dışına çıkarılmış olacaktır.
Batının en çok korktuğu TSK idi, şu anda çeşitli bahanelerle operasyonlara tabi tutulmaya devam ediyor. Kısaca hem millet, hem de asker Amerika’nın oyununa gelerek tuzağa düşürülmüştür.
Türkiye’nin rejimi dış müdahalesiz, AKP eliyle değişmektedir. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Türkiye’ye geldiğinde “Anayasa değişimine hız verin” demiştir. Nitekim Obama da “yeni Anayasa’dan çok şey bekliyoruz” diyerek projelendirdikleri rejim ve harita değişikliğine bu yolda kavuşmayı hedefliyorlar. Obama, Barzani, Apo ve Erdoğan hepsi yeni Anayasa’ya kilitlenmiş durumdalar.
Bu Anayasa halkın tepkisini çekmemek için dini özgürlük sosuyla “Kürtlere Özerklik” hakkı verecek, zaman içinde hem rejim, hem de sınırlarımız değişecektir.
“Yeni Türkiye düzeni”; NATO’nun hedef değişimine ve “Yeni Ortadoğu’ya” göre ayarlanmıştır. NATO soğuk savaş döneminde sadece Genelkurmay’da yapılanıyorken, şu an siyaset ve “Cemaat” üzerinde bir yapılanma içine de gitmiştir. Asker-Siyaset-Cemaat üçayağından oluşan “Yeni Türkiye düzeni” yeni derin NATO’yu oluşturmaktadır.
Bu düzende tüm kurum ve kuruluşlar payına düşeni alacak, milli bayramlar ve kurtuluş günleri kalkacaktır. Andımız ve gençliğe hitabe, hatta istiklal marşı kaldırılacaktır. Türk bayrağı yanına, bayrak diye paçavralar konacak, resmi dil ikiye çıkarılacaktır.
“Yeni Türkiye düzeni” ile batının “Şark Planı” gerçekleşmiş oluyor. İslamlaşarak, Türkleşen vatan toprakları İslamsızlaşarak Ermenileşecek, Rumlaşacak, Süryanileşecek bir kısmı da Kürtleşmenin ardından Arz-ı Mevut inancıyla İsrailleşecektir.