“Ak elbiseli bizim çocuklar”

Fil terbiyecileri; filleri terbiye edip kendi hizmetlerinde kullanmak maksadıyla, bir dizi eğitime tabi tutarlar. Bu eğitim süreci bazı bilim adamlarının dikkatini çekmiş ve toplumları yönlendiren ABD gibi ülkelerin, mühendislik çalışmalarında metot olarak kullandığı iddia edilmiştir.

Fil terbiyecileri evvela; fillerin sığacağı büyük çukurlar açarak üzerlerini otlarla kapatıyorlar. Filleri sürü halinde bu çukurlara doğru sürüyor, filler üstü otlarla kaplı olan bu çukurlara doğru yürüyerek kendilerini bekleyen tuzaklara düşüveriyorlar. Bundan sonra siyah elbiseler giyen işkenceciler işbaşı yapıyor, büyük sopalarla filleri olanca gücüyle dövüyorlar.

Dövme mesaisinden sonra işkenceci siyah elbiseliler, elbiselerini değiştirerek AK elbiseler giyiyorlar. Ak elbiseliler ise fillere yiyecek ve su ikram ederek filleri rahatlamasını sağlıyorlar. Tekrar elbise değişikliği ile filler yeniden siyah elbiselilerce dövülüyorlar. Bu görev değişliği yaklaşık bir ay devam ederek fillerin zihninde siyah ve Ak renklerin ne manaya geldiği kazınmış oluyor.

Terbiye süresi tamamlandıktan sonra filler, Ak elbiselilerin peşine takılıyor ve bir daha ayrılmıyorlar. Artık fil sürüsünün önünde yürüyen Ak elbiseliler; filler için ekmek, su ve özgürlük hatta işkenceden kurtuluş anlamına gelmektedir. Tabi filler nerden bilsin kendilerini sopalarla dövenler ile ot ve su verenlerin aynı kişiler olduğunu, onlar sadece elbiselerinin renginin Ak oluşuna aldanıyorlar, çünkü fil bunlar ve neticede hayvandırlar.

Fil konusuna burada bir nokta koyalım.

Amerika’nın “bizim çocuklar” dediği kişiler, kendi projelerine ve hedeflerine hizmet eden ve onların çıkarlarına uygun olarak politikalar uygulayanlardır. 12 Eylül’de Evren ve ekibi “Bizim çocuklar” unvanına sahipken, 28 Şubat sürecinde yine askerler bu unvanı ellerinde tutmuşlardır.

Bugün ABD’nin “Bizim çocuklar” dediği ekip hiç şüphesiz Ak Parti iktidarıdır. Kameralar önünde, ülkemizi ilgilendiren sorunlarla ilgili sorulan soruya bile “henüz Obama ile görüşmedim” diyerek cevap vermekten kaçınan Sayın Erdoğan’dan daha layık kim olabilir bu onura!

Buna layık olmasa BOP eş başkanı seçilir miydi? Başkan Obama’nın en çok güvendiği ve inandığı, en çok telefonlaştığı lider olabilir miydi? Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ancak bu şu an konumuz olmadığı için bu kadarı ile yetinelim.

Asıl konu etmek istediğim şey; darbeci “bizim çocuklar” ile siyasi “bizim çocuklar” arasında bir fark olup olmadığıdır.

Millet açısından bir fark olmuyor, çünkü her ikisinde de sopalarla dövülen milletin kendisi oluyor. Sadece elbise farkı var; birisinde üniforma var, ötekinde sivil kıyafetler. Yani siyah elbiselilerle, Ak elbiseliler gibi, siyah elbiselilerden ürken millet Ak elbiselilerin peşine takılıyor.

“Ak elbiseli bizim çocuklar”ın peşine takılan milleti, kırk bin kilise evi, yedi yüz milyar dolar borç ve parçalanmış bir Türkiye ile ödüllendiriyor iktidar. Darbelerle askerler tarafından dövülen millete, balyozlarla intikam alıyor hissi verilerek kandırılıyor.

Darbeciler ile hesap soranların aynı iradenin farklı elbiseli “Çocukları” olduğunu görmeyen insanımız daha büyük tuzaklara düşürülmektedir.

Sahi bu Amerikalılar bizi fil mi sanıyor?

“Ak elbiseli bizim çocuklar”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön