Stratejik çukur

Stratejik Derinlik nedeniyle Davutoğlu Ahmet’in peşine düşen AKP iktidarı, dış politikada özellikle Suriye konusunda tam anlamıyla çamura saplandı. Öyle bir çıkmaz sokağa girdiler ki, bir B planları da yoktur. Stratejik Derinlik, stratejik çıkmaza, hatta stratejik çukura dönüşmüş durumda.

Başbakan Erdoğan’ın yerinde olsam, yapacağım ilk iş “Derin” stratejisti görevden almak olurdu. Türkiye, beş yıl içinde tüm komşularıyla nasıl düşman olur? Bu sonuç ancak böyle stratejik derinliğe sahip bir Dışişleri Bakanı ile elde edilebilirdi herhalde!

İktidar, dış politika konusunda Davutoğlu Ahmet olmasa farklı bir politika izler miydi?

Sanmıyorum.

Ama belki dostsuz kalmakta bu kadar başarılı olamazlardı. Şu an Suriye konusunda geldiğimiz nokta tam bir çaresizlik örneğidir.

Yüz yirbinleri aşmış sığınmacıların, açık bütçemize maliyeti yarım milyar Türk lirasını aşmış durumda. Bölgede esnafın kaybı, dibe vuran dış ticaretimiz ve bozulan güvenliğimizde işin çabası.

Amerika, her zaman olduğu gibi yine Türkiye’yi sattı. Bu konuda başyazarımız Muharrem Bayraktar, çok detaylı bir yazı kaleme almışlardır. Amerika bunu hep yapar ama bizimkiler görmez. İşgal ettiği Irak’ta uluslararası hukuka göre meşru müdafaa hakkımız olan, sınır ötesi operasyona izin vermediği hepimizin malumudur.

Saddam’ın Kuveyt’i işgal etmesine önce izin verip, sonra tepesine binmediler mi? Allah bizimleymiş ki Suriye’ye girmedik, sonra başımıza gelecekleri varın siz düşünün. Başbakan Erdoğan tam girmek üzereydi ki, ilahi bir el buna müsaade etmemiştir.

Bu ilahi el, hiç şüphesiz sevgili peygamberimizin Şam ile ilgili mübarek sözleri olabilir. Tabi Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek başının da Şam’da olduğunu unutmamak gerekir. Allah O’nun mübarek başını Haçlı sürülerine çiğnetir mi hiç? Asla.

Bunlar Obama ve Clinton’u dinlemekten Allah Resulü’nün Şam ile ilgili hadislerini duymamışlardır. Biz zaman zaman kızıyoruz “bizleri dinlemiyorlar” diye. Yahu bunlar Allah’ı, Peygamberi dinlemiyorlar; biz kaç parayız ki, bizi dinlesinler?

Şimdi ne olacak, nasıl bir yol izleyecek iktidar?

Kahramanlarını da Clinton görevden aldı, yerine yenilerini koyacaklar. Türkiye o kadar döküldü, saçıldı ama yine de Clinton’dan aferin alamadı.

Türkiye o kadar yalnız ve dostsuz kaldı ki, artık üç tarafımız sadece denizlerle değil, düşman komşularla çevrili. Kimse bizi ciddiye almıyor. Bir Katar, bir de Suudi Arabistan, onlar da Suriye’lik dostlarımızdı. Suriye defterimizde kapandığına göre, yapayalnızız…

Katar, İstanbul’un bir ilçesi kadar bile değil. Arabistan ise Amerika’ya teslimiyeti ile “Demokrat Krallığı” elde etmiş bir ülke ve Türkiye ile iyi ilişkiler içinde sayılır. Tabii şimdilik, yarın Obama kızarsa işler değişir!

Arabistan bayram günü konusunda bile Türkiye ile birliktelik sağlayamazken, hem de İKÖ Dönem Başkanlığı da bizde olmasına rağmen. Suriye konusunda, Amerikan çıkarları için bayram seyran demeden, nasıl ortak kararlar aldığımız ise ibretlik bir tablodur.

Türkiye artık bu akıl tutulmasından, siyasi körlükten, stratejik çıkmazdan ve çukurdan çıkmak zorundadır.

Hem de iktidar, debelendiği derin çukurdan dersler alarak çıkarmalı…

Stratejik çukur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön