2013 yılı ülkemizde milli mücadele yılı olacaktır. AKP ve NATO eliyle küresel güçlerin çıkarmasına maruz kalan topraklarımız, ele geçirilen siyasetimiz, topyekûn kuşatılan ülkemiz, insanımızın uyanmasını zaruri kılmıştır.
Bu uyanışın gerçekleşmesi için, bugüne cansiperane uğraş veren Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, yeni yılın ilk milli mücadele meşalesini Kocaeli’nde yakmıştır.
Suriye kumpasından henüz Türkiye çıkmış değil, ancak Atlantik’ten planlanan Suriye-Türkiye savaşı, Ehl-i Beyt Sempozyumları’nın milletin uyanışına sebep olmasıyla, iktidarın çark etmesine neden olmuştur.
Vatandaş bu sempozyumlar sayesinde, “Suriye bizim hem komşumuz hem din kardeşimiz neden savaşalım?” diyerek AKP politikalarını ciddi derecede sorgulamıştır.
“Suriye’de demokrasi yoksa neden bizim sorunumuz olsun? Mültecilere yardım yapmaya evet, ama yüz binlerce insan kapımıza geldi diye bu ülkeye savaş açmaya hayır. Madem istemiyorsun sınır kapılarını kapat otur yerinde. O zaman herkes herkese mülteci geldi diye savaş açsın” gibi değerlendirmeler iktidarı kara kara düşündürmüştür.
Başbakan Erdoğan büyükelçiler toplantısında yine “savaşa hazırız…” dedi. Terör örgütü ve Barzani ile müzakere, Suriye ile savaş, ne kadar da NATO konseptine uygun…
Enerji antlaşmaları ile batıyı kendine mahkûm eden Rusya, Suriye’nin arkasında durduğu sürece Esad yönetimine tehditler “vız gelir, tırıs gider.” Peki Sayın Erdoğan neye ve kime güveniyor, hem ne için?
Bunun mantıklı hiçbir açıklaması yok, bu da akıllara Sayın Başbakan’ın bir şantajla mı karşı karşıya sorusunu akla getiriyor.
Rusya ve İran ittifak edip Türkiye’nin gazını kesseler, AKP tepetaklak olur. Tüm gücünü yok edecek bir “gaz vanası” olduğu halde bu cesaret nereden?
Neyse…
Kocaeli’nde yakılan milli mücadele meşalesi ile ülkemiz insanı milli mücadele kahramanlarımızla bütünleşecek ve bu toprakların Türk toprağı olduğunu, bilmeyenlere yeniden öğretecek. Millete ait olmayan projelere evlatlarını ve geleceklerini feda etmeyecekler.
Sayın Erdoğan çocukları, kahramanları ve vekilleri hatta bakanları ile gidip Amerika ve İsrail’e ait projelerde rol alabilirler!
Ama Bağımsız Türkiye Partisi kadroları ülkeyi karış karış gezerek bu ülkenin gerçeklerine canlarını feda eden, gerçek kahramanlarla bütünleşecek.
Maraş’ı, Fransız’a mezar yaparak Kahraman unvanını alan Kahramanmaraşlılar “bu vatan bizimdir, bizim kalacaktır” diyecek, Sütçü İmam’ın mücadelesini bıraktığı yerden devralacaklar.
Gaziantepliler Prof. Dr. Haydar Baş ile birlikte Şahin Bey’in safında yer alacak ve Haçlı safına karşı duracak…
“Uyan millet uyan bak neler oldu
Sevgili Antep’e Patriotlar doldu” diyerek gerçekleri haykıracaklar.
Sonra “Gelin Antepliler gelin! Gün namus günüdür” diyerek, Haydar Hocalarını bağırlarına basacaklar.
Bolu’ya gidip Köroğlu’nun kapısını çalacak, buradan mertliğin ve yiğitliğin meşalesini yakacaklar. “İmanı ve itikadı delikli” olanların oyunlarını bozacak ve dünyanın küresel beylerine Köroğlu’nun kılıcını indirecekler.
Bu toprakların NATO toprağı olduğunu iddia edenlere, “Patriotlarını da al git diyecekler.