Cemaat, başını Vatikan'a gönderdikten, "Papalık konseyi misyonunun bir parçası" olduktan sonra, din dediğinde sadece İslam'ı kastetmediğini, aklı başında her insan görür. "Semavi dinler","üç hak din" veya "ibrahimî dinler" ifadeleri, diyaloğun kırmızıçizgileriydi.Papa'ya mektupla aleniyet kazanan 'diyalog süreci'nde, bunları uyarmayı kardeşlik ve vatan borcu olarak gördük. Öyle ki şuan Türkiye'de mevcut olan parti, cemaat ne varsa herkes bu süreçte uyarıldı. Cemaat'in içinde bulunduğu yanlış, bir bir anlatıldı. Türkiye'de ne kadar imam var ise hepsine mektuplar gönderildi.Bizleri can kulağıyla dinlemek şöyle dursun, kafa kulağıyla bile dinlemediler. Şimdi bakıyorum hepsi "çakma anti-diyalogcu" olmuş "şu cemaatin yaptığına bakın" diyorlar. Merak ediyorum, eğer Sayın Erdoğan ile cemaat ters düşmeseydi, bu beyler cemaatin 17 yıldır yediği 'diyalog naneleri'ni görürler miydi?Asla?Diyalog sürecinde büyük bir ustalıkla Peygamber inkâr edildiğinde, üç maymunu oynayanlar, Sayın Tayyip bey cemaat tarafından inkâr edildiğinde kendini paralıyorlar. Keşke Tayyip sevgileri kadar, içlerinde Peygamber sevgileri olsaydı. Sayın Başbakan elbette böyle hastalıklı ve sonu felaket olan bir sevgiyi istemez. Ancak belli kesimlerde Tayyip sevgisi, Allah ve Peygamber sevgisini aşmış durumda.Geçenlerde isminin başında "Prof" olan birisi attığı 'tiwit'te, "Tayyip bey ile eşimi aynı yatakta görsem aklıma bir şey gelmez" diyor. Tayyip sevgisi bazılarını dinden imandan ettiği gibi, bazılarını da namustan etmiş olmalı!Demem o ki; Cemaate karşı duran bu zevat, Allah'a ve Peygambere olan imanlarından değil, Tayyip'e olan imanlarından karşı duruyor. İnanç ve akaid anlamında söylüyorum. Eğer öyle olmasalardı, ülkesinde Peygambere hakaret eden Rasmussen'i veto hakkını kullanmayarak NATO Genel Sekreteri yapmasına imkân tanıyan Sayın Erdoğan'a tavır koyarlardı.Karikatürlere tüm dünyada tepki olurken Türkiye'de çıt çıkmadı. Sayın Başbakan, bu sessizlikle övünmüştü. Şimdi kendine biat etmeyen eski ortağına demediğini bırakmıyor. Diyalog konusunda cemaat bir adım önde yürürken, hükümet önlerinde ve arkalarında oldu.Cemaat ve hükümet 'diyalog'da adeta yarıştı.Hükümet tekbirlerle kiliseler açarken, cemaat kiliseleri dolduracak kitleleri yetiştirdi. Akdamar Kilisesi açılırken, kızını cemaatin öğrenci evine vermiş bir ailenin, yaşadığı drama tanık olmuştum. Cemaat öğrencileri toplu halde Akdamar'ın açılışına götürmüş, aile de bu işe aşırı bir tepki koymuştu.Cemaat ve hükümet konusunda eleştirilerimi ağır bulanları düşünmeye davet ediyorum; Diyalog Süreci'nde neler olduğuna bir baksınlar. O günkü yalnızlığımızı bir Allah bilir, bir biz. Dinler eşitlenerek hak-batıl ile karıştırıldı. Teslise, Hak denildi. Peygambersizliğe kemal?Çocuklarımıza dağıtılan din dersi kitaplarını diyalogcular hazırlamış. Son peygamberin Hz. İbrahim olduğunu iddia ederek, sınav sorusu yapılmıştı. Sınavda din dersi soruları, "diyalog" içerikliydi. Üniversite sınavında din dersi sorularının da, sorulması diyalog fitnesinin milyonlarca gencin zihnine yerleşmesine neden oldu.Hükümet pis işlerini cemaatin üzerine atarak 'ak'laşmaya çalışırken, diyalog konusuna neden hiç girmiyor dersiniz? Çünkü bu küresel bir projedir. Türkiye'de Müslüman nüfusu yüzde doksanların altına çekmek hem Vatikan hem AB projesidir. Bu sebeple, diyalog konusunda cemaate eleştirileri yandaş kanallarına yaptırtarak, diyalogculuk konusuna kendileri girmiyorlar. Hükümetin de cemaatinde de varlık nedenleri DİYALOG?
Varlık nedenleri DİYALOG