Allah bir?Yolu da bir?Allah'a giden, yol da tektir.Hem niye iki yol olsun. Allah bir de yol niye iki?Kalp yolu ile Allah'a gitmeye tasavvuf veya tarikat denir. Allah'a yakınlık kalpledir. Kalbe bağladır; dil, el, ayak, göz ve kulak.Yani kalp Müslüman olmuşsa, ele, bele, dile, göze, kulağa, sahip olunur. İşte bu sebeple tasavvuf yolu, işin özü ve şartıdır. 11 tasavvuf yolu Hz. Ali'ye çıkarken, çakma olan Nakşîlik yolu, maalesef mezara çıkıyor. Mezara çıksa bir şey değil. İngiliz'e çıkıyor. İngilizler kendilerine bağlılığı kalpten istemiş olmalılar!Bu sebeple işe tarikattan başlamışlar!Hakkını yemeyelim, Vehhabilik mezhebini de onlar kurdu!Ha, az kalsın unutuyordum. Bir de "cemaat" kurdu İngilizler. "Cemaat" ile tarikat Halidi'de birleşiyorlar. Hem orda birleşiyorlar, hem de cemaat tasavvuf karşıtı olarak "SUNİ" pazarda kendine yer bulmaya çalıştı yıllardır. Suni pazar, sonra "Sünni" pazara dönüştürüldü.Kimse "biz Sünni'yiz" diyerek, ABD ve İsrail safında olamaz. "ABD ve İsrail Sünni midir?" diye bir yazı kaleme almıştım 28 Aralık 2011'de? Yani Suriye olaylarına start verildiği ilk günlerde. (http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,11006755/ )Suni pazarda "Esad Şii'dir gitmesi lazım" naneleri yenmişti. Şimdi ayrı düştükleri eski ortağın kanalları, hükümetin tüm yandaş kanalları, aynı şeyi tekrar edip durmuşlardı aylarca. "Esat ile savaşan şehit olur" tarzı açıklamalarla işin iyice BOP'unu çıkarmışlardı. Tüm bu olanlar karşısında bir er çıkıp, "Hayır Esad Müslüman. Müslüman'ı öldürmek ise kâfir işidir" diyerek gittikleri yolun yanlış olduğunu haykırdı. Yetmedi "Esad Hüseyin rolündedir" dedi.Sen misin bunu diyen!"Haydar Hoca Şii oldu" dediler. Kendileri kâfir safında olduklarının farkında bile değillerdi. Sonra öğreniyoruz ki, kâfir safında olma geleneği bunlarda, bir tarikat ve cemaat geleneğiymiş. Kurtuluş savaşında İngilizlerin yanındalar. Yunanla beraberler. Fransız'la birlikteler. Bunlar tesadüf olabilir mi? İngiliz tarikat bağı ile sadece kendine bağlamamış, bu efendileri tüm haçlıya bağlamış.Bundan 20 yıl önce; sakal göbekte, Avrupa'yı anlatıp dururlardı. "Avrupa'da şöyle özgürlük var, böyle hürriyet var" diye. Meğer Türkiye Cumhuriyeti Devletine sövme özgürlüğü ve hürriyeti varmış. O günlerde, sonraları vekil olmuş bir zata sormuştum: Avrupa mı Müslüman oldu yoksa siz mi gâvur oldunuz? Cevap verememişti, tabi?İddia ediyorum, Türkiye'de İngiliz'in kurduğu bu tarikat ve cemaat olmamış olsa idi, Türk Milleti bugün karşılaştığı sorunların hiç biriyle uğraşmayacaktı. Müslümanlar devleti ve Cumhuriyeti ile daha barışık yaşayacaklardı. Prof. Dr. Haydar Baş Bey, Müslüman ile devleti arasına, İngiliz'in kurduğu duvarları yıkıyor. Millet, devletinin kurucusu olan bir insanın atılan iftiraların aksine dindar olduğunu öğreniyor. Hafız ve de Seyyid olduğunu belgeleriyle görüyor ve duyuyor.İngiliz ajanının attığı "onun babası bile belli değil" iftirası, iftirayı atanların ağzına tıkıldı. Gazi'nin 1500'lü yıllara kadar bulunan soy ağacı, iftirayı atanların soysuzluğunu ortaya koydu. Sayın Baş'a minnettarız. Onun duvar yıkma işi bu kadarla kalmadı.Ehl-i Beyt ile Müslüman arasına örülen, Emevi duvarını da Prof. Dr. Haydar Baş yıktı. Bu duvar dibinde artık hiçbir İngiliz ajanı barınamayacak. Kendine göre "Suni" veya "Sünni" bir dünya icat edemeyecek. Sünni dediğimiz şey eğer mezhep imamlarımız ise onlar Ehl-i Beyt yolunda şehit olmuşlar. Meşrep imamları ise onların hepsinin yolu Hz. Ali'ye çıkar.Siz kimsiniz oğlum, nerden çıktınız!..Ne meşrebiniz Ehl-i Beyt'e çıkıyor, ne mezhebiniz?Hem Şiilere ölüm dersiniz, hem Ali'nin Şiası Selman'ı "pir" edinirsiniz. Sizin piriniz Obama, İhvanınız Netanyahu, tarikatınız İngiltere? Kimseyi kandıramazsınız artık. Şuan kimin safındasınız bir bakın!Ehl-i Beyt ışığı altında kaçacak yeriniz yok.Rüyada icazet, İngiliz'e uşak yapıyor.Mezarda irşat, Obama'ya çıkarıyor.Bunu anlayın!
Siz kimsiniz oğlum, nerden çıktınız!..