Dön eşek dön!

Nedense bugünler, "ağa" konulu eski Türk filmlerini izlemek istiyorum. "Maho Ağa" tiplemesini hatırlayın?Irgatları bedavaya çalıştıran Maho Ağa'yı?Kızdığı zaman, insanları "öküz" yerine çifte koşan, o meşhur  ağayı!..Sonra gözü açılan "ırgatlar", birlik olup Maho Ağa'yı deviriyorlar. Maho Ağa'nın bir düşüşü vardı ki, bence filmin en güzel yeri orasıydı. Gözleri açılmış ırgatlar, asıl gücün kendileri olduğunu, çok geç farkına varmışlardı. Köylü için, Allah'tan sonra ağa gelirdi!Bir başka ağa filminde ise ağanın oğlu okumaya karar verir. Çocuk dışarıya gider, bakar ki ağa olan babası, hiçbir halt değil. Kimse tanımıyor, itibar "sıfır"? Ağalık o köyün dışında geçmiyor. Üstelik gurur duyulacak bir şey olması şöyle dursun, medeni dünyada utanılacak bir durum.Okul biter, köyüne döner. Ağa olan babası da ölür bu arada. Ağalık, gelenek gereği kendisine geçmiş olur. İlk hedefi, kafalardaki ağa barajını yıkmak olur. "Ağa da, paşa da sizsiniz, yapmayın etmeyin, bana değil, kendinize çalışın?" dese de zihinlere yerleşen "ağa" ipoteğini, söküp atmak kolay olmaz.Köylü toplanıp, ağalarının oğluna yani okumuş yeni ağaya, nasihat etmeye karar verirler. İçlerinde en kıdemli marabayı seçip, ağa oğluyla köy meydanında konuşmaya başlarlar. Ağa oğlu, duyduklarına inanamaz: Biz niçin kendimize çalışalım. Başımıza ağa isteriz biz. Sen başımızda kal, dünya bizim. Ne yapalım tarlayı, ne yapalım hayvanı, başımızda ağa olmadıktan sonra?Bu sözler karşısında, çaresiz kalır. Başlarında ağaya, sırtlarında kırbaca alışmış zihinlerde, ağa engelini aşmanın biraz zaman ve eğitim gerektirdiğini anlar. Olay bu, dostlar!Bugün dünya, bir köy olmuş. Sömüren ağalar, sömürülen marabalarla dolmuş. Gözü açık, marabalığı reddeden bir er çıkıp, istediği kadar "tarlalar sizin, hakkınıza sahip çıkın" desin boş, sınır, engel aşılmıyor. Eğitim ve zaman lazım, kafalardaki ipoteği kaldırmaya.Küresel ağalar, insanlığı at etmiş biniyorlar, eşek etmiş sürüyorlar!Altın, bakır, bor, gümüş, petrol aklınıza ne gelirse hepsi, bu ağaların… Bunu hangi iman, hangi akıl ve hangi vicdan kabul eder.  "Kaynaklar sizin, hakkınızı sahip çıkın" diyeni, maraba topluluğu dokuz değil, tam 49 köyde kovar.Eşek dedim de, aklıma geldi! Bu hikâyeyi de dinleyin, ondan sonra marabalıkla eşeklik arasında ki farkı, kalmışsa şayet siz bulun!Adamın birinin güzel bir bostanı varmış. Bostanda yok, yok? Kol gibi mor batlıcanlar, kırmızı biberler, körpe fasülyeler, kabaklar, salatalıklar, kavunlar, karpuzlar? Sanki bostan değil, mübarek cennet bahçesi?Adam kuyudan gürül gürül çıkan, kol kalınlığında buz gibi suyun başında, sigara yakıp keyif çatar. Hemen her gün, vaziyet bu?Birde, zavallı eşek?Kuyunun dolabını çeviren eşek?Gözlerinde siperlik, etrafı görmeden sabahtan akşama dönüyor. O döndükçe, kuyudan bu gibi sular çıkıyor. Etrafı göremediği için, zavallı hayvan, düz yolda, yol aldığını sanıyor.Dön eşek dön, dön eşek dön?Eşek döndükçe dönen dolap ve dönen çark, bostan ağasına lezzetli bostan sebzelerine dönüşüyor. Bu durumu bir gün izleyen mahallenin hiperaktif çocuğu, eşeğin gözünde ki siperliği kaldırır. Eşek bir iki döner, sonra durur.  Eşek durunca çark durur.Bostan sahibi duran eşeği fark eder, gelip gözlerine siperliği yeniden takar. Eşek kaldığı yerden dönmeye devam eder. Dön eşek dön, dön eşek dön?Eşek aklı işte!Hâlbuki eşek dursa, bostancının dünyası duracak. Sular akmayacak, bostan kuruyacak. O bostancıya dönen eşek lazım. Siz ona, uçan at verin kabul etmez. Dönen eşeği, asla hızlı koşan bir ata tercih etmez.Ben ağayı, marabayı, eşeği niye anlattım siz bilirisiniz!

Dön eşek dön!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön