TUİK raporuna göre açlık sınırı bin 592, yoksulluk sınırı ise 4 bin 183 lira. Yani devlet diyor ki, bin 592 liranın altında maaş alan her insan aç, 4 bin 183 liranın altında maaş alan her herkes ise yoksul. Tayyar'ın vekil olduğu, partisinin iktidar olduğu devlet, böyle diyor. Ama Tayyar farklı konuşuyor. Muhalefetin vaatlerini bile "abartılı ve süslü" buluyor.* * *Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni anlamasını hiç bekleyemeyiz zaten. Hayatında ekonomi hakkında bir makale okumuş mudur, ben şahsen hiç ihtimal vermiyorum. Peki, tayyargiller ne demek istiyor?TUİK raporuna göre Türkiye'de kaç milyon aç ve yoksul var, siz düşünün. Asgari ücretin bin lira olduğunu ve memurun emeklinin ne aldığını düşünürsek. Herkes aç ve yoksul. Milyonlarca aç ve açığın, yoksulun yaşadığı ülkemizde, siyaset yapanların ne demeleri gerekir: Ben sizi açlıktan ve yoksulluktan kurtaracağım? Hele de 13 yıldır iktidarda olan bir partinin genel başkanı veya vekil adayları?* * *Fakat ne diyorlar?-Biz sizi açlıktan kurtaramayız.- Yoksulluktan kurtarmak bizim işimiz değil.-Asgari ücret bin liradan daha fazla olamaz. Olursa, ülke batar.Muhalefet ne diyor: Bin 400, bin 500 lira verebiliriz?Onlarda "biz ancak sizleri açlıktan kurtarabiliriz ama yoksulluktan asla?" diyorlar. Yani vaatleri ve verdikleri rakamlar, bunu söylüyor. Tabi benim gibi KİTABIN ORTASINDAN konuşmadıkları için, sözleri bu kadar Türkçe anlaşılmaz.* * *Normal şartlarda kendini açlığa mahkûm eden ve seçimlerde dahi seçmene "sizi doyuracağım" diyemeyen partilerin, sandığa gömülmesi lazım iken, "eli mahkûm" bağırlara basılıyor. Halk "öğretilmiş çaresizlik" psikolojisi içinde, "kim var ki?" diyerek açlıktan ve yoksulluktan kırılıyor. İnsanlar çaresizliğe inandırılmış çünkü. Kafeste büyüyen kuşların uçmayı hastalık sanmaları gibi?. Yoksul olmalarından Allah'ı sorumlu tutabiliyorlar fakat destek verdiklerine hesap sormak akıllarının bile geçmiyor.* * *Oysa suçladıkları Allah, "nimetlerim sonsuz" buyuruyor. "Nimetlerin sonsuzluğu neden saraylarda ortaya çıkıyor?" diye kimse akletmiyor. Veya halkın aklı ile dalga geçen tayyargillere "yoksulluktan kurtulmak, niçin 'süslü ve abartılı vaat olsun" diye sormuyor. 5 ay vekillik yapanın ömür boyu emekli ve sigortalı olmalarını bu halk normal karşılıyor ama bir ay prim borcu olanın hastane önünde döndürülmesini anormal. Bunun her ikisi de anormal diyemiyor.* * *İktidarın Tayyar'ı konuşur tabi!Yoksulluğu kader bilmiş bir halkın sırtında, iktidarları tepindikçe tepiniyor. Kendileri beslendikçe besleniyor. Boş boş konuşuyorlar. Fakat bunları ne yazık ki, "içimizdeki akletmezler" konuşturuyor."Hakkımı istiyorum" diye vatandaş, ecnebilere peşkeş çekilen kaynakların hesabını sorsa, Tayyar'ın sesi soluğu kesilir. "Analar ağlamayacak dediniz, sülalemiz ağlıyor?" diye çıkışsa, Tayyargilleri değil ekranlarda, gazete köşelerinde bile bir daha göremeyiz.* * *Millet hakkına sahip çıkacak, Tayyar'ı susturacak!"Sadece Gümüşhane altınlarıyla, ben bu ülkeye yüz yıl bakarım" diyen BTP lideri Prof. Dr. Haydar Haydar Baş Tayyargiller'in en büyük korkusu, bunda şüpheniz olmasın. Ne kadar güçlü olduğunuzu, sizden korkanlara bakın anlarsınız. Haydar Baş isterse o bir oy alsın, bazılarının gözünde o bir oy, bir milyon demek. Çünkü Sayın Baş demek, kapitalist karanlığı yırtan güneş demek. * * *Gelir dağılımındaki adaletsizlik, Tayyargillerin iktidarını doğurdu. Kapitalizmin "serbest piyasa" soygununa, Haydar Baş Sistemi'nin "ekonomiye müdahalesi" ile bir kere herkes, asgari 5 bin lira alacak. Senyoraj geliri ile emek ve üretim, halkın cebine "vatandaşlık maaşı" olarak girecek.İnsanlar para sahibi olunca, faiz kıskacından kurtulacak. Borsa-Faiz-Döviz "üçkağıt" oyununda, birikimlerini kaybetmeyecekler. Sabit kur politikası ile döviz, kazığa çakılacak. Şimdi vatandaş çakılıyor.* * *Tayyargiller de biliyorlar ki, Sayın Baş seçim vaadi yapmıyor, sisteminin gereklerini anlatıyor. Allah Peygamberine "onlar seni çocuklarından bile iyi tanıyorlar" buyuruyor. Tayyargillerin iktidarı da Haydar Baş'ı öyle tanır. Ataşları o yüzden? Şişkin ve pişkin iktidarın bolunu, Haydar Baş'ın ekonomi iğnesiyle patladı aslında. Kulaklara kaçan kar suyu, "kaynaklar" sesinin duyulmasını sağladı. Kar gibi eriyorlar, vallah. Haydar Baş aynasına çarpıp düşen sinekler görüyorum yine. Uçan sinek kendini tayyare sanmasın!
Uçan sinek kendini tayyare sanmasın!