ABD tetikçilerini harekete geçirdi

İstanbul kuşatıldığında, Bizanslılar meleklerin cinsiyetini tartışıyorlardı. "Melekler erkek midir, dişi midir?" diye, birbirlerini yiyorlardı. Şuan Türkiye'de de aynı manzara söz konusu…

İnsanlar, açlık sınırlarının altında bir hayat yaşıyorlar. Toplum cinnet geçiriyor, insanlar birbirlerini boğazlıyorlar ama tartışılan konulara bakın!

 Kaz Dağları gündeme gelince, "ülkenin kaynakları konuşulur" diye ümit ettik, ama ne gezer. "Ağaç" dedi durdular, ne altından söz ettiler, ne toryumdan, ne bordan…

Türkiye, sarılmış durumda. Akdeniz'de her an bir çatışma çıkabilir. Ege'de adalarımız işgal altında. Kıbrıs, büyük tehlike altında. Askerler terhis edildi. 

Pilot açığı için, İngiltere'nin kapısı çalınmış. İnşallah yalandır. Ama pilot açığımız artık gizlenemez durumda. İzmir yangınlarını söndüren pilot, odasında ölü bulununca öğrendik ki, Ukraynalı.

Orduda general sayısı, olması gerekenin çok altında. Yani, ülkenin halini gören gözlere, uyku yok gerçekten. Toplum çürüdü resmen, ahlaksızlık öyle arttı ki, tacizler artık camilerde yaşanır oldu.

Sınırımzda ABD, teröristlerden bir devlet kurdu. Sınırlarımız içinde, "açılım" sazları çalınıyor. Milyonlarca Suriyeli içimizde, patlamaya hazır bomba gibi tutuluyor. Selefilik, vehhabilik, kol geziyor.

Dinlerarası Diyalog, Gülen'siz devam ediyor.

 BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın 30 Ağustos'ta Atatürk ve silah arakadaşlarına okuttuğu mevlid gündem edilmiyor ama Kilise ve Sinagoglar'da verilen  çakma "Atatürk" mesajı, gündemin ilk sıralarında yer aldı.

Diyanet camilerde Atatürk'ü gizlerken, Kiliseler  "Atatürk"e atıfta bulundu. Diyanet'in ihanetine mi yanalım, kiliselerin "Atatürk" demesine mi?

Dinlerarası Diyalog'a kurban edilen Atatürk'e mi yanalım, Atatürk'e okutulan mevlidin haber dahi yapılmamasına mı? Türkiye, oynanan oyunu ne  görecek basirete sahip, ne de akledecek akla. 

Binmiş bir alamete, gidiyor kıyamete!

Sivas Kongresi'nin 100 yılını kutladık. Atatürk'ün sağ tarafında Alevi dedesi varsa, sol tarafında tarikat şeyhi var.

Atatürk'ün ölçüsü neydi: Milli mücadeleden yana olanlar, milli mücadeleye karşı olanlar. Osmanlı'nın saraya sokup, sonra başına bela ettiği Nakşi-Halidi ekolüdür. Bunlar isyan ettiler, İngiliz'e "dervişlik" ettiler.

Rabbani, İngiliz dervişidir!

Atatürk, "tarikat" diye hepsini bir kefeye koymadı. Şeyh Sunisi'yi ta Libya'dan getirtti. Milli mücadelede, onu yanında ayırmadı. Bugün ekranlarda konuşan bazı yavuşaklar, eğer "tarikat" arıyorlarsa, zaten yanlarında duruyor veya içindeler.

"Halidi kolundan olmayan cehennemde" diyenler, sarığıyla, cübbesiyle, çıktığınız ekranlarda zaten. "Yanmaz kefenciler" sizinle aynı ekranda, çok aramanıza gerek yok. Ben "tarikat" olsam, sen ekrana çıkarırsın!

Bir bak, onlarla benzeştiğim, bir tek nokta var mı!

Ben, "Türkiye'nin 3 katrilyon kaynağı var" diyorum. "Atatürk, Vatandır" diyorum. "Atatürk, Birleştirici Harçtır" diyorum. "Hoş Geldin Atatürk" diyorum. Sen, "tarikatsın" diyorsun. Nenenin bilmem nesi!..

Şeref siz!

Yüreğin varsa, beni de o ekrana al!

Şu hadsizlere bak ya!

Atatürk yaşasa "tarikat" diyecekler!

Her şeye rağmen, "tarikat" arayanlara, bir tüyo vereyim: Atatürk'ün aleyhinde olan herkes, aradığınız tarikattır işte. Atatürk için ölçü, milli mücadeleden yana olan ve olmayan ise bizim için de ölçü, Atatürk'ten yana olan ve olmayandır.

Bu ülke; İslam'la problemi olmayan gerçek Atatürk taraftarlarıyla, Atatürk ile problemi olmayan gerçek dindarların koalisyonuyla kurtulur. Yoksa, biz kavga ederken, küresel güçler  kaynakları götürmeye devam eder.

Türkiye, bölgede tamamen silinip gider. Akdeniz'i kaybeder, Ege'yi kaybeder. Allah korusun, Doğu'yu kayıp eder. Gözümüzü, içimizden çok dışımıza çevirmemiz, şart. Enerjimizi, birbirimize değil, hasımlarımıza çevirelim.

Türkiye'de "cemaat ve tarikatlar", büyük ölçüde mevcut iktidarın tabanı olur. Bunları imha değil, ıslah etmeliyiz. İrşat ve ikaz etmeliyiz. Bunu yapacak imkan verilsin, hepsini "Atatürkçü" yapmazsam namerdim!

Hepsi Atatürk cahili adamlar. İslam cahili adamlar ne ise Atatürk cahili adamlar da aynı. İki cahil grubun kavgasından, bıktık usandık, yeter yahu!..

Kişi başına düşen geliri, kaynakları, Akdeniz'deki tehlikeyi, konuşmamak için, üç-beş yavuşağın yaptığı tartışmalara girmemek lazım. Herkese İş ver Aş ver, aylık asgari 10 bin lira maaş ver, bak bakalım, tehlikeden eser kalır mı?

Bunun için;

Kaynakları devletleştir, emek ve üretimin karşılığını "Lira" olarak bas, küresel tefecilerden borç para alma, ekonomik bağımsızlığını elde et, tehlike mi kalır.

"Milli Para", "Milli Paralarla Ticaret" tezleri hedefte. Amerikan tetikçileri görev başında, hepsini sayıyoruz!

Dünyaya, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ekonomi tezleri yön veriyor. Dolar, rezerv para olma gücünü kaybetti. Kapitalizm çöktü. Bunu Macron bile söylüyor: "Batı, üstünlüğünü kaybediyor" dedi.

"Avrasya" dediğin, Haydar Baş'tır. Türkiye, Rusya'dan "milli para" ile buğday siparişi verdi. Haydar Baş iktidar olmadan, tezleri iktidar oldu. Dünyada iktidar olan, Türkiye'de olmaz mı? Onun dönemi geldi, aymazların rahatsızlığı bundan.

Türkiye'de beklediğimiz kardeşlik, Baş Hoca ile sağlanacak. O, Sağ'ı ve Sol'u, bütünleştiriyor. O, Aleviyi ve Sünniyi birleştiriyor. Başka çaremiz yok, yoksa bu coğrafyada, hepimizi yok edecekler.

 

ABD tetikçilerini harekete geçirdi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön