Ekonomi çok kötü, malum. İşsizler ordusu, her geçen gün büyüyor. Bu ülkenin okumuş gençliği, boş geziyor. Yuva kuramıyor parasızlıktan. Geçtik yuvayı, aldıkları öğrenim kredilerinden dolayı, hepsi hacizlik durumda.
Kurulmuş yuvalar parasızlıktan dağılıyor. Boşanmalar zirvede… Her gün kadın cinayetleri, her gün şiddet. İnsanlar kafayı yemiş durumdalar.
Hükümetin başı Sayın Erdoğan, "her ünivetsiteliye iş bulmak zorunda değiliz" diyor. "Her Suriyeliye ev" diyor ama her üniversiteliye iş diyemiyor.
Ev de, öyle sıradan ev değil. "250-300 metrekare büyüklüğünde, önünde 150 metre kare bahçesi olan" villalardan söz ediyor.
Anlamak mümkün değil!
Suriyelileri içeri alırlarken "muhacir-ensar" söylemi geliştirmişlerdi. Şimdi ise Suriyeli işveren oldu, bizler muhacir bile değiliz.
Zaten parçalara ayrılmış iktidara karşı, bir şey söylemek istemiyorum ama bu zihniyetin içinden bir ekip çıkartıp, bizlere "ak" diye tekrar satmak isteyecekler.
Kayserililerin hoşgörüsüne sığınırım, Kayseri'ye ait bir hikaye anlatılır: Adam, eşeği yaşlanıp iş göremeyince, yeni bir eşek almaya karar vermiş. Uyanık oğlu ise eşeği boyayıp, tekrar babasına satmış.
Eşek aynı eşek!
Sadece rengi farklı!
Bunların hocaları, kapitalizmi "yeşile" boyayıp "Adil Düzen" diye kakalamıştı. Ölmüş biri aleyhinde değilim sadece, ölü hocayı diriltmeye çalışanlar var.
"Efendim rahmetli ulusalcıydı!" diyen çakma ulusalcılardan tutun da, "İsrail karşıtıydı!" diyenleri dahi var. İsrail'le yapılan 21 gizli anlaşmayı yok sayarak, Üzeyir Garih'le olan sıkı dostluğu görmezden gelerek, yavşadıkça yavuşuyorlar.
Erbakan, AKP'yi doğuran "mağdur" bir anadır diyebiliriz. Doğurduktan sonra, "çocuğa" el konuldu. "Çocuk" sonra, başka ellerde büyütüldü. Büyütenler AKP kucağına BOP'u verdi.
AKP'den önce Müslüman dünyası ne haldeydi, şimdi ne halde? İsrail AKP'den önce mi daha güçlüydü, AKP'den sonra mı? Erbakan'ın bir anti-Emperyalist duruşu olsaydı, yetiştirdiklerinde olurdu.
Çocuklarında var mı?
Ne yazık ki, yok.
"Erbakan Gülen'e karşıydı!" bu da yalan. Erbakan Gülen'in kendine karşı olabilir, o kendini "halife" görmeyen herkese karşıydı. Gülen'in Dinlerarası Diyalog misyonuna karşı değildi.
Karamollaoğlu, Erbakan'ın koltuğunda oturuyor. Neyi savunuyor? Kılıçdaroğlu ile birlikte bir "Gül"ün etrafında figan eylemişti. Erbakan sormuştu "kimin Gül'ü?" diye, sanırım sonra da cevap vermişti, "Kraliçe'nin Gül'ü" diye.
Erbakan'a bu konuda katılırım bak!
Türk topraklarına Kürtçülük tohumunu ilk, Erbakan serpti. Sonra da yeşertti. Andımıza ilk kafa tutan Erbakan'dı. "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü dağlara yazmayın diyen Erbakan'dı. "Kürt, ben daha doğruyum, daha çalışkanım der!" diyen de, Erbakan'dı.
Bir ara, "devlet aklı" Kürt ayrışmasına karşı Erbakan'ı kullandı. Ne imiş, "İslam kardeşiliği ile Kürtleri devlete bağlar" diye. Çocuk aklı bile bunu yapmaz, inanın.
Dağda PKK varsa Öcalan, Ova'da Kürtçülük varsa Erbakan sayesinde. Bu ülkede Kürtlerin Türklerin boyu olduğu gerçeği işlenmeli artık. Bu gerçek gizlenmeye devam ettikçe, "Kürtle yahudilerle akraba!" tezi tutacak.
"Kürtlerin yahudilerle akraba!" maksatlı tezine karşı çıkmayan, Kürtçülerin ve Türkçülerin "kutsal" ittifaklarna ne demeli!
Neyse aslında bu konulara hiç girmeyecektim!
Bazen, ben konuyu bir yere götürmüyorum, konu beni alıp götürüyor. Bugün de öyle oldu. Maksadım asla kimseyi kötülemek değil. Ülkeyi ur gibi saran küresel hesapları fark edince deliye dönüyorum.
Buna alet olanların, gözlerindeki bandajlar, beni kahrediyor.
Ülkenin işi bitti, fark edin artık!
Türkiye, ekonomisini düzeltmeden, ne devletini muhafaza edebilir, ne de topraklarını. Ekonomiyi düzeltecek bir akıl, ne iktidarda mevcut, ne de meclisteki diğer partilerde.
Erdoğan sıkıştı, çaresiz. Çare ve çözümden kaçıyor, gurur ediyor. Karamollaoğlu ile görüştü. Aslında Gül ile görüştü.Korkarım ki, FETÖ'ye bile "af" yolu arar. Akşener de Erdoğan'a el uzattı. Bahçeli zaten yanında. Sanırım, HDP'yi kapatacaklar.
"Erdoğan bundan sonra kuçaklama politikası işleyecek" diye Selvi yazmıştı. Belki CHP'yi de içine alacaklar ama lideri değiştikten sonra, ya da CHP bölündükten sonra…
Damat Berat'ı da çökmüş ekonomi altında kalmaması için, Erdoğan görevden alacak. Fevzioğlu'nu da adalet bakanı yapacak bence. Sol'a şirin görünecek. Perinçek'te yanında "şirinlik" yapıyor ama yetmez.
Sonra ne mi olacak?
Burasını söylemeyeyim!
Şu kadarını diyeyim:
Büyük bir gürültü ile Türkiye batacak.Türkiye, iflasını ilan edecek. Çöküş, ittifak edenlerin omuzlarına dağılacak. Çökmenin büyüklüğüne bağlı olarak hepsi birden yok olacak. Çok karanlık günler, bizi bekliyor.
Sevr olmasaydı, milli mücadele olmazdı. Çöküş yaşanmadan, kurtuluş arayışı, ne yazık ki olmayacak. Türkiye'de çıkan bir tez, Türkiye hariç, dünyayı aydınlatıyor. Suçlusu, bizler değiliz.