"Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz" sözü, ne kadar rahatlatıcı değil mi? "Yarın" denilen o gün, bugün mü gerçekten? 96 yıl geçmemiş olsa da, o "yarın" bugün olmuş olsaydı. Ama değil ne yazık ki…
100 yıl geçti fakat emperyalistler amaçlarından vazgeçmediler. Sevr'i tekrar devreye koydular. "Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar" bile, zaman zaman Lozan'dan rahatsızlıklarını dile getirmişlerdi.
Düşman, o kadar içeriye sızmıştı!
96 yıl önce, ülkenin kaynakları bize ait değildi. Cumhuriyet ile biz, bu kaynakların sahibi olduk. Kapitülasyonlar kaldırıldı. Kömür başta olmak üzere, altın madenlerine kadar hemen hepsi, bizim oldu.
Bugün bu kaynaklar ne yazık ki, yine elimizde değil. Düşman mı geri geldi, kapitülasyonlar mı, taktirlerinize bırakıyorum: Türkler bu kaynakları çıkaranlara sadece “taş taşıma” hizmeti veriyorlar.
Cumhuriyet yeniden ilan edilsin!
"Yarın Cumhuriyeti ilan deceğiz", tekrar denilmeli…
Türkiye bağımsız olmalı ve yurdun her karış toprağı, yeniden Türk'ün hakimiyetine girmeli. "Üs" adı altında işgal edilen yerler boşaltılıp, "geldikleri gibi gitmeliler".
"İncirlik" ve "Kürecik" başta olmak üzere bütün üsler, toprak sahibine hemen devredilmeli. Hiç bir nesne, Türkiye Cumhuriyeti'nin kapsama alanı dışında kalmamalı. "T.C" ibaresinin olmadığı ne bir kurum, ne de bir kuruluş olmalı.
Evet, Cumhuriyet yeniden ilan edilmeli… Hem de öyle bir ilan edilmeli ki, "Ya İstiklal, Ya Ölüm" parolası, milli siyaset belgesi olmalı. "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletin" olmalı… Millet iradesi, mecliste, gerçekten var olmalı…
Meclis bu iradeyi, hiç bir sınıfa, aileye ve zümreye devretmemeli… Bugün ne meclis iradesi, ne de millet iradesinin var olduğu söylenebilir mi? 1 Mart Teskeresi, zayıf ve cılız da olsa, meclisin son iradesiydi.
Ondan sonra, “yeni Türkiye” oluşturuldu.
Askerin başına, "Çuval" geçirildi;
Askerliğin tanımı bile değişti. Tanımda, ''Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumak" ifadesi kaldırıldı. Cumhuriyet korumasızsa eğer, vatan da, millette, koruma zırhını kaybetti demektir.
Soros, "Türkiye'nin en iyi ihraç ürünü, Mehmetçiktir!" demişti. Askerliğin tanımındaki, "TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına, yardımcı olmak” ibaresi, nedense bana Soros’u hatırlattı.
Askerlik, 7'den 70'e herkesin, kendini Türk yurduna ve milletine adamasıdır. Esnaf bile askerdir. Öğretmen askerdir. Hoca askerdir. Talebe askerdir.
"Türküm, Doğruyum, Çalışkanım" diye sabahları, bübüller gibi şakıyan çocuklar askerdir. Cumhuriyet bayramı bu demektir. 70'lik dedenin, torunuyla elele tutuşup, bayrak dalgalandırmasıdır Cumhuriyet.
Cumhuriyet, ülke kaynaklarını devreye sokup, açı doyurmak, çıplağı giydirmektir. Cumhuriyet enerji kaynaklarına sahip çıkmaktır. Vatanın havasına, karasına ve mavisine dikilen gözleri çıkarmaktır, cumhuriyet.
Cumhuriyet ay yıldızlı bayrağa, ölüsü ve dirisi ile sarılmaktır. Cumhuriyet, Türk'e ait her şeyi korumaktır. Cumhuriyet aynı zamanda Türk'ün milli dini İslam'ı da korumaktır. Düşman, din üzerinden gelirse, Dinlerarası Diyalog ile ülkeni teslim alır.
Ilımlı İslam, din üzerinden emperyalistlerin Türk'e karşı verdiği bir savaş değil mi? Bir Pensilvanya papazı, ülkenin başına neler açtı görmedik mi? Gerçek Müslüman'ı bu papazdan ayırt etmemek, düşmanın değirmenine su taşımak değil mi?
Cumhuriyet, koyun yetiştirmez, adam yetiştirir. Haydar Baş gibi gerçek bir adam vaktinde dinlenilseydi, 15 Temmuz olur muydu? Tek başına bırakıldı Haydar Baş… O tek başına dahi başardı, yanlış anlaşılmasın.
Gidin Trabzon'a, Cumhuriyet kutlaması görün!
Neden "kaynaklar" diye bağırır bu insan. Neden "Milli Para" diye yıllarca nefes tüketti. Sağır sultanlar bile duyup "Milli Para" dediler. Dünya "Milli Para" dedi. ABD hegemonyasını, bu tezle yıkmadı mı?
Haydar Baş; Bağımsız Türkiye'dir.
Haydar Baş; Milli Devlet Sosyal Devlet'tir.
Haydar Baş; Milli Ekonomi'dir.
Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk'tür.
Kıasacası, Haydar Baş; Cumhuriyettir.
Haydar Baş, teslim olmamış ve teslim alınamamış kadim Türk'ün, son temsilcisidir. Baş Türk'ün ve sizlerin, cumhuriyet bayramını, canı gönülden kutlarım.