Kanal İstanbul olayında hedefin Möntro olduğunu ilk söyleyenlerdenim. İstanbul seçimlerinin iptal sebebinin de, bu olduğunu yazmıştım ( 28 Mayıs 2019’da). “Kanal İstanbul ABD projesidir” diye söyleyeli, tam 7 ay oldu.
Sanırım YeniMesaj yazarı olduğumdan, bu hak teslim edilmedi. Sağ olsun, Yeniçağ ve Arslan Bulut istisna…
Bu ülkenin, özellikle Dinlerarası Diyalog-Vatikan Projesi kapsamında içinde bulunduğu tehditleri ilk ve tek yazan, Yenimesaj camiasıdır. Sadece yazmakla kalmadı, 20 yıldır Dinlerarası Diyalog illetine karşı, tek başına mücadele verdi ve vermeye devam ediyor.
Hak teslimi, 15 Temmuz'a rağmen gazetemize, camiamıza, bizi eğiten, yetiştiren, Prof. Dr. Haydar Baş’a olmadı ki, bizlere olsun. İşin burasında değilim. Halen, hiç bir engele takılmadan, devam eden en büyük küresel proje; Dinlerarası Diyalog Projesi’dir.
ABD destekli, Vatikan Projesi’dir.
Sizce, Vatikan, Kanal işinin neresinde?
İnanın, tam ortasında…
Sayın Erdoğan’ın “hayalim” dediği proje, bakın bakalım aslında kimlerin hayaliymiş. En sonda söyleyeceğimi, ilk başta söyleyeyim:
Kanal İstanbul Vatikan’ın hayali!
Bu ülkede, tesadüflere yer yok kardeşim!
İstanbul’un tekrarlanan seçimlerinde AKP’nin adayı Binali Bey, İstanbul Rum Ortadoks Patrikhanesi’ne “ekümenik patrik” diye hitap etmişti.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bu bir ilkti. İlk defa başbakanlık ve meclis başkanlığı yapmış biri, bir tweet ile Bartholomeos’a böyle hitap etmişti.
Küresel Proje, “İstanbul Suriç'inde bir devlet” şeklindeydi. Ancak proje genişledi. Sur içinde düşünülmüyor şimdi. İstanbul’un Avrupa yakası, ikiye bölünerek, dolayısıyla İstanbul üçe bölünerek, daha geniş sınırlı bir “ada devleti” düşünülüyor.
Eminönü belediyesi, hangi gerekçe ile Fatih Belediyesi sınırlarına dahil edildi. Hiçbir mantığı var mıydı? Fatih İlçesi'nin ‘sarıklı-cübbeli’lerden arındırılmasını dahi, bu proje kapsamında düşünebilirsiniz.
Hatırlayalım lütfen AB’ye girme uğruna AKP, ne “fedakarlıklar” yapmasına rağmen, “Türkiye’yi değil de, İstanbul’u AB’ye alalım!” sesleri gelmişti Brüksel’den.
“Suriçi devlet” yerine, “Ada Devleti” daha akıllıca değil mi? Etrafı denizlerle çevrili, NATO’ca korunan yeni bir “Bizans” düşünün. 22.01.2019 tarihli, “İstanbul İçinde Bizans yeniden kuruldu” yazımı da, tekrar okuyun derim.
Yazımda, “Müslüman bir ülke, kilise savaşlarının tam ortasında nasıl kalır?” diye sormuş ve Patrik, “ekümenik” sıfatıyla Ukrayna kilisesini “bağımsız” yapamaz demiştim. Rusya, Patrik’in bu hamlesine tepki koymuş “sen ekümenik değilsin!” demişti.
Ukrayna-Rusya arasında sanılan “kilise savaşı”, bizi nedense ilgilendirmemişti. Oysa bu uyarım, Rus haber sitelerinde çıkmıştı. “Yazar, Türkiye’yi uyarıyor” diye haber yapmışlardı adamlar.
Kanal İstanbul’la NATO’ya Karadeniz yolu açılıyor bu doğru, ama aynı zamanda Kanal ile Bizans’a da yol açılıyor.
Gülen’in hiç bir şartta engellenmeyen misyonu, Dinlerarası Diyalog, ne yazık ki yürüyor. Kanal güzergahında satılan toprakları alanlar incelensin, bazıları FETÖ ile irtibatlı çıkmazlarsa ben, bıyıklarımı keseceğim.
“Üç Arap şirket” lafları dolaşıyor, bugün “Arap” görünür, yarın başkaları çıkar, Vatikan çıkar. Ayrıca, Yahudi sermayesinin “Arap” görünümüne, kimse aldanmasın. Toprak satılmaz, İsrail, Osmanlı’nın sattığı topraklarda kuruldu.
Çin için 3.Köprü çok önemli, bugün ne oldu, İtalyan şirket Çin’e sattı. Sana onayını soran bile yok.
Fener Rum Patrikhanesi, Fatih’i çok sever! Çünkü Fatih, bunlara “ekümenik patriklik” vermişti. Halil İnalcık, "Fatih Sultan Mehmet'in verdiği berat, sadece Osmanlı ülkesindeki kiliseleri kapsamaktadır" demişti. Cumhuriyet yokmuş gibi davranıyor, Patrikhane. Fatih Kaymakamlığı'na bağlı olduğunu unutalı çok oldu.
Tansu Çiller’in ilk defa gündeme getirdiği, “İstanbul, bir merkezden yönetilemez!” söylemi, sonraları çoğu yöneticinin ağzında sakız oldu.
“İstanbul Türklere bırakılamayacak kadar önemli” diyenlerle, “bir merkezde yönetilemez” diyenlerin bir Kanal’da buluştuklarını düşünün.
“İstanbul’a pasaportla girilmeli” meailinde sözleri de, Erdoğan’ın söylediğini hatırlayın. Talabani’nin, “Ortadoğu’nun İstanbul’dan yönetilmesi hayalim” dediğini de ekleyip, tekrar düşünün lütfen.
Sayın Erdoğan “İstanbul’a çok ihanet ettik” itirafında bulunmuştu. Emin olun bu Kanal’la, İstanbul’a, Türkiye’ye, tarihe ve dine ihanet edilmiş olacak.
Açık söyleyeyim, Kanal’ın yapılamayacağını inanıyorum çünkü buna siyasetlerinin ömrü yetmeyecek. Ama biz, tarihe not düşmek için yazıyoruz. İmamoğlu’na üçüncü kez yenilip, yok olacaklar.
Fakat bu küresel projelerin devam edeceğini, Kanal’a şuan karşı çıkanların, bir gün bunu savunacaklarını, hayretle izleyeceğiz. İsim vermek istemiyorum ama Vatikan’ın isteklerine, içlerine hiç Diyalog mikrobu çekmemiş olanlar, ancak karşı durabilirler.
NATO, Vatikan’ın silahlı örgütüdür, bunu unutmayın. Bir yerde NATO varsa, Vatikan da vardır.
Kanal’da NATO var, dolayısıyla Vatikan da var.