Türkiye ve İran’a biçilen elbise

ABD’nin bugün istediği şey, Şii-Sünni savaşıdır. Bu yeni bir şey değil aslında, 1980 tarihli Yinon Planı’dır. Plan daha eski ama, bu tarihte ete kemiğe büründü. Yoksa İnglizler, Müslüman dünyayı bölme işinde olayı çok önce çözmüşlerdi.

Müslüman dünya Şii ve Sünni olarak ikiye bölündüğünde, Şii-Sünni çekişmesi yaşadığında, bunun sonucu olarak taraflar günü geldiğinde çatışırlar. Bu çatışma İsrail’i hem büyütür, hem “güvende” olmasını sağlar. Müslümanlar birbrilerini yemekten, içindeki çıbanı unutuverirler.

Yapılacaklar belliydi, Şii ve Sünni dünyaya iki koç belirlemek gerekiyor. İran’daki “devrim” sonunda “Şii” koçu belirlenmişti. “Devrim” İran’ı yanlızlaştıracak, diğer Müslüman ülkelerle bağını zayıflatacaktı. Nitekim öyle oldu.

Sonra Irak’la savaştırıldı. İran üleması gerçeği görüp, “Şii’cilik” yapmasa bile İngilizler yapacak olanları bulacaktı. İngiliz Şiiliği Gulat’ı oluşturdular.

İngiltere ve ABD gibi ülkelerde ikamet eden ve kendilerine ait televizyon kanalları olan bu din adamları, kendi mezhebinden başkasını "şirk ehli" kabul edip özellikle Sünni mezhebine mensup Müslümanların mukaddesatına hakaret ediyor. 

Ülkenin dini merkezi sayılan Kum'da bulunan Şii din adamı Ayetullah Seyyid Sadık Şirazi'nin kardeşi ve şu anda İngiltere'de yaşayan Mücteba Şirazi, ve Yasir Habib adlı din adamları bu grupların başını çekiyor. Şirazi ve Habib, Hz. Ayşe'nin yanı sıra Hamaney hakkında da  hakaret içerikli yayınlar yapıyor.

Ali Hamaney, iki gün önce şunları söyledi:"Şii adıyla diğer İslam mezheplerinin duygularını tahrik etmek İngiliz Şiiliği'dir. Bu da bölgede büyük yıkım ve katliamlara neden olan DAEŞ ve Nusra gibi ABD ve İngiliz casusluk servislerine bağlı habis terör gruplarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanıyor. Ehl-i Sünnet'in mukaddesatına hakaret etmek İngiliz Şiiliği'nin işidir"

Ali Hamaney, büyük şans çünkü oyunu görüyor. Prof. Dr. Haydar Baş, Müslüman dünya için, Allah’ın bir lütfu çünkü bu oyunu yıllar önce gördüğü için, 12 İmam’ın hayatını yazdı. Ehl-i Beyt’i tevhidin merkezi ialn etti.

Peki İngiliz Şiiliği yapacakları İngiltere buldu, yetiştirdi de, “İngiliz Sünniliği” yapacakları bulup yetiştirmedi mi? Bunun için Türkiye’ye bakmanız yeterli. Nakşi-Cübbeli tayfadan biliyoruz. 

Eşi ve kızları çarşaflı olan Süleymani için “geberdi” demek, “Çarşafçı” bu herifin İngiliz Sünniciliği yaptığını gösterir. Süleymani, İran’ın temel direği ve Büyük İsrail’in önünde en büyük engeldi. İran üzerinde durduğu bir direği kaybetti. İntikamı, Nasrallah dışında alan olmaz, bunu da belirteyim.

İran, bizim komşumuz ve kardeşimiz, onları incitme niyetinde değilim ama yanlışa yanlış dememiz gerekiyor. İran, başına geçirilen “İslam Cumhuriyeti” ile  nasıl bir “çuvala” sokulduğunu ne vakit anlar, bilemeyiz. 

İran, başındaki “İslam” etiketini kaldırıp sadece “İran Cumhuriyeti” olmuş olsaydı, ne bu kadar tecrit yerdi, ne de Şii dünyanın koç başı seçilirdi. 

İran’ın rejimini eleştirmiyoruz, bu onların kendi taktirleridir. Biz sadece “Şii İran”ın Batı’nın çatışma planına uygun düştüğünü söylüyoruz. İran Cumhuriyeti olmuş olsalar, daha çok Müslüman ülkeyle işbirliği içinde olurlar. Yediği “rejim” damgası ve “Şii” etiketi, buna engel.

Irak’taki Şii’ler dahi, yönetimi “Şia” olarak görmüyorlar. Ali’nin yolunda gittiklerine inanmıyorlar. İran, tecritten kurtulmak için, Batı’nın oyununu bozacak, yeni bir “devrim” yapmalı. Rejimin adını değil, kendini “İslam” yapmalı.

Batı’nın tamamını, İran’ın bir tırnağına değişmeyiz, ayrı konu. Kol kırılır, yen içinde kalır.

Gelelim Türkiye’ye;

Türkiye’yi de İran gibi “Sünni” koç başı yapmak istiyorlar. Sonra bu koçlar, tokuşturulacak.

Türkiye’nin “Sünni” dünyanın başı yapılmasına, rejimi engeldi. Bu yüzden Türkiye’nin, rejimi değiştirildi. 2010 Referandumu ile rejim değişikliğinin önünde engel kaldırıldı. Ondan sonra da malum, “Türk Tipi Başkanlık” geldi.

Vatandaş, rejimin değiştiğinin halen farkında değil.

Bundan sonra adım adım “Sünni rejim”  getirilecek. İran’a giydirilen deli gömleğinin “Sünni” versiyonu Türkiye’ye giydiriliyor. Türkiye, Cumhuriyet Türkiyesi olmaktan uzaklaştı zaten. Şii’istan’ın başı İran, Sünni’istan’ın başı da Türkiye oldu muydu, deyme Batı’nın keyfine.

Irak’taki Türkmenler bile “Sünni” Türkiye’yi istemezler. Ve dünyanın diğer bölegelerindeki Türkler dahi, Türkiye’den koparlar.  Öyle bir yanlızlaşır ki, dünyada tek başına kalır. Peşine biraz Sünni Arap takılır ama…

Bir de İran ve Türkiye’nin çarpıştırıldığını düşünün. Müslümanların kıyameti beklemelerine gerek yok, kendi içinde çatışmaları, onların kıyameti zaten.

Arz-ı Mev’ud sınırları” içinde Müslüman istenmiyor. Bunlar çarpıştırılıp yok edilmek isteniyor. Suriye’nin Kuzeyi boşaltıldı zaten. Türkiye’nin güneydoğusu da boşaltılacak…

  İran ve Türkiye, komşu kardeş iki ülke… Kendilerine giydirilen/giydirilmek istenen deli gömleklerini, yırtıp atmalılar. Halkları Müslüman bu iki ülkenin, İslam’ı doya doya yaşamalarına imkan sağlansın ama rejimler İslam olmaz, bu kafadan vazgeçsinler.

 Rejimler cennete veya cehneneme girmezler!

Atatürk  ve Rıza Pehlevi’nin ortaya koydukları kardeşlik ve dayanışma ruhuna dönsünler. ABD ve İngiltere elinde, kukla olmaktan kurtulsunlar. Türkiye ve İran için biçilen elbise, bu iki ülkeyi de Batı çıkarlarına ve Büyük İsrail projesine hizmet ettirir.

Haydar Baş Hoca’nın ortaya koyduğu ekonomi ve Ehl-i Beyt tezleri, bu iki ülkeyi hem kardeş yapar hem zengin yapar. Ekonomi tezine İran baksın, içinde Ali’yi görür. Rusya, Çin bakıyor da, Türkiye ve İran niye bakmıyor.

Kullandıkları “Milli Paralarla Ticaret” formulü, kimin sanıyorlar. İran ve Türkiye, ekonomi ve mezhep konusunda yumuşak karna sahipler. Bu açıklarını gidermeleri, Baş tezlerle mümkün.

Türkiye ve İran’a biçilen elbise

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön