Bu satırları yazmaya başladığımda, henüz Erdoğan-Putin görüşmesi başlamamıştı. Umarım Soros’un destek açıklamasında bulunduğu Suriye politikamızdan, çark ederiz. Ve umarım Rusya ve Türkiye, İdlip’teki, Batı’yı sevindiren pozisyonlarından uzaklaşırlar.
Öyle bir yoldayız ki Suriye’de, İsrail mutluluktan uçuyor. ABD, durumdan çok memnun. İdlip’te kullanmak şartıyla “akıllı mühimmat” vermeyi teklif ediyor. Erdoğan, Rusya’ya giderken “S-400” uyarısı yapmayı da ihmal etmiyor.
ABD, her zaman bildiğimiz ABD… Rusya’da ABD’nin canını sıkan sonuçlar çıkarsa, bir provokasyon dahi sözkonusu olabilir. Türkiye, çok şeylere gebe… Batı’dan her şey beklenir.
Türk ve Rus halklarına tarih boyu attıkları kazıklarla, iki toplum da iflah olmadı. Bu iki halk ve bu iki devlet, inşallah, korkularına yenik düşmezler.
Gelelim Soros’un ne dediğine;
Macar asıllı, ABD vatandaşı, milyarder spekülatör George Soros, İngiliz Financal Times için kaleme aldığı yazıda, AKP iktidarının Suriye politikasına destek çağrısında bulundu.
Soros Türkiye için “Esad ve Rus müttefikleri tarafından İdlib’de sıkıştırılan sivilleri savunmak için askeri güç kullanan tek ülke” dedi. İdlib’de 34 askerin hayatını kaybettiği hava saldırısına da değinen Soros, saldırıyı, Rus uçaklarının yaptığını öne sürerken, Türkiye’nin buna karşın Rusya’ya saldırmaya cesaret edemediğini, Putin’in de “ceza alamadan kurtulduğunu” söyledi.
Ayrıca Soros şunları söyledi:
“Avrupa, Türkiye’nin kendi halkına nasıl davranabileceğini de unutmamalı. Kürtlere karşı pervasız güç kullanımlarına tanık olduk.” diyen Soros, yazısının sonunda ise şu ifadelere yer verdi:
“Ama enazından Suriye konusunda, Türkiye Avrupa’nın desteğini hak ediyor.
Bu nedenle Avrupa, Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Putin’le İdlib’de Suriyeli mülteciler için bir ‘güvenli bölge’ içeren bir ateşkes anlaşmasına varmaktaki müzakere pozisyonunu desteklemeli. Umarım bu aynı zamanda Putin’in savaş suçlarını Avrupa’daki diyaloğun da merkezine oturtur.”
Mesele şu ki; Erdoğan, Soros’u mu mutlu edecek, Türkiye’yi mi? Türkiye, BOP yolunda mı adımlar atmaya devam edecek, yoksa Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayacak adımlar mı atacak?
BOP demek, Büyük İsrail demek, Büyük İsrail demek, Suriye’yi, Irak’ı ve Türkiye’yi parçalamak demektir. Erdoğan, Rusya yolcusu iken Esad’tan önemli açıklamalar geldi. “Türkiye ile akrabayız,Türkiye ile dost ve kardeşiz” dedi.
Esad’ı Rusya’nın kucağına tam oturtan da, Türkiye’nin yanlış Suriye politikası değil mi? Türkiye ile ortak bakanlar toplantısı yapan ülke ile şimdi Rusya üzerinden konuşabiliyoruz.
Akıl var, mantık var; Allah aşkına, Esad ile görüşmek, Putin ile görüşmekten daha sonuç alıcı değil mi? Esad’ın güleryüzü mü, Putin’in soğuk yüzü mü, hangisi daha çekilir?
Türkiye, Suriye’de ilk düğmeyi yanlış ilikleyince, yanlışlar peşpeşe geldi. Düğmeleri çözüp, gömleği yeniden giyeyelim. Bize ters giydirilen, elbiseleri çıkartıp atalım. Kendi elbiselerimizi, kendimiz giyelim. Türk olalım, yeter!
“Yurtta Barış, Dünyada Barış” politikasına dönelim.
Atatürk’ün, çok önemli, şu üç öğüdüne kulak verelim:
Bir: Arapların kendi aralarındaki sorunlarına girmeyin, sorunlarının bir tarafı olmayın.
İki: Emperyalistlerle iş tutmayın, onların hesaplarına alet olmayın.
Üç: Rusya ile gereksiz yere zıtlaşmayın ve Ruslarla iyi geçinin.
AKP, 18 yıldır Atatürk’ün uyarılarının tam tersini yapıyor. Arapların içişlerine karıştı. Gördüğü Osmanlı rüyasına inandı. Emerpaylistlerin projelerinde “rol” kaptı, “eşbaşkanlık” üstlendi. Müslüman dünyanın, altını üstüne getirmede, çok görevler icra etti.
Müslüman Kardeşler’in “Yahudi kardeşliği” için kurulduğunu, hiç göremedi.
Mısır’a “dört parmak” soktu, “rabia” oldu. Kendini dev aynasında “Yavuz” gördü. Suriye’ye, Türkiye’nin kafasını Suriye’ye soktu, İdlip’te sıkıştırdı. Türkiye etrafını, göremez oldu. Kıbrıs’ı, Akdeniz’i, Ege’yi, hatta Fırat’ın doğusunu, hiç görmüyor.
34 askerimizi Rusya öldürdüyse, niye Rusya’dayız mesela. Rusya ile anlaşsak 34 asker ne olacak? Anlaşmasak, bundan sonrası, Rusya ile savaş demek… Kısacası, tuttuğumuz BOP değneğinin, herv tarafı kirli…
Türkiye yönetilmiyor savruluyor artık.
ABD-Rusya arasında savruluyoruz!
Bir Trump’a koşuyoruz, bir Putin’e…
İçerde koşacağımız, hiç mi bir, akıl merkezi yok!
Hiç mi bir, yol gösteren yok!
Hiç mi, uyarılarında sürekli haklı çıkan bir adres yok!
Hiç mi, “Ne ABD, Ne Rusya” diyen kalmadı!
Hiç mi, akılcı ve basiretli bir ses duymaz olduk!
Rusya ve ABD arasında ezilmekten kurtaracak bir el, gerçekten mi yok!
Emin misiniz!
Haydar Baş’ı hiç mi duymazsınız!
Karadeniz’de namusunu satan Rusya, Haydar Baş’a gelerek, namusunu kurtardı ya!..
Rusya, HAYDAR Baş’a koşarken, sizler Rusya’ya koşuyorsunuz!
Oysa Sayın Baş, benim bildiğim kaç kez, sizlere danışmanlık yapmayı önermişti. Ne bir koltuk istedi ne bir maaş… “Son nefes için siyaset yapan” insan, ne isteyebilir ki…
Hep reddettiniz!
Görmezden geldi, yok saydınız!
İçinizdeki FETÖ ile alacaklı olduğu davada, “suçlu” ilan ettiniz!
Sizlere silleyi, ilahi adalet atacak ama ülkemiz öncelikli…
Rusya’yı, Suriye dahil, bu coğrafyadan, Prof. Dr. Haydar Baş dışından kimse çıkaramaz. Sizler yerleştirdiniz, Haydar Hoca çıkaracak. Hem de terayğından kıl çeker gibi… Rusya’yı, Suriye’den NATO’yu çağırarak, çıkaramazsınız.
Kafanıza akıl koyun!
O NATO gelir, Suriye’ye de Büyük İsrail’i koruma altına alır, Türkiye’yi değil.