Katerina’nın heykeli altında, bakanlarımız elleri göbeklerinde bağlı oldukları halde, tek sıra halinde dizildiler. Putin, birer sandalye bile vermedi altlarına. Türkiye, Türkiye olalı, böylesi bir aşağılama yaşamadı.
Putin, bakanlara parmağıyla “gel gel” yaptı önce, sonra kendi yaklaştı onların ellerini tek tek sıktı. O sırada oturmuş olan Erdoğan da kalkıp, Rus bakanların ellerini sıktı. Bunları, bütün bir Türkiye izledi.
Prof. Dr. Haydar Baş, 2013’te Duma’da ağırlanmıştı. Liberal demokrat parti başkanı Jirinovski, Baş Hoca’yı dinledikten sonra, “Ne Mutlu Türküm Diyene” demişti. Ayrıca vekilleri “Ne Mutlu Türküm Diyene” demiştiler.
Namaz vakti geldiğinde Duma meclisinde yerlere halı serilip namaz kıldı, 200’ün üzerinde arkadaşımız. İbadet anının resmini çekmek, hiç kimsenin aklına gelmedi. Teslim olunan Rusya ile teslim alınan Rusya foğraflarının yorumunu, sizlere bırakıyorum.
Birinde onlarca askeri feda edip Rusya kapısına gitmek varken, diğerinde yüzlerce adamıyla Rusya meclisini teslim almak var. Birinde Katerina’nın ayak dibinde durmak varken, diğerinde Atatürk’e selam durdurmak var.
Ne yapalım, bu toplumun kendi tercihi. Sonuçlarına katlanacak artık, yapacak bir şey yok.
Arkadaşlarım, dostlarım, Rusya ile anlaşmayı soruyorlar;
Bir kere bu bir anlaşma değil, ateşkestir. ABD’nin dört gözle beklediği Rusya ile savaş riski ortadan kalkmış durumda. Tabi, şimdilik… Trump’tan gelecek şantajlara bağlı olarak, durumlar değişkenlik arzedebilir, zaman içinde.
Düşünsenize, koskoca ülke, bir insanın kararıyla gah Rusya’ya doğru, gah ABD’ye doğru savruluyor. 82 milyonun midesi, ne kadar kaldırırsa artık. Toplum ne zaman kusar, bilemiyorum!
Rusya ile yapılan bu ateşkes, her türlü provakasyona açık. Bakın, İdlip’te şehit edilen askerlerimiz konusunda Putin, “Suriye ve Rusya bunu yapmadılar” dedi. Hem de Akar’ın yüzüne baka baka… Putin, bir şey demek istedi.
İdlip’teki saldırıyı Rusya veya Suriye yapmadıysa kim yaptı?
“Aklınıza, neden İsrail gelmez!” demiş, olamaz mı?
İdlip’te askerimize İsrail saldırmış olabilir!
Rusya-Türkiye çatışması, ABD ve İsrail’in en çok istediği şey değil mi? Neden, böyle bir şey yapmasın peki? Daha doğrusu, akla neden İsrail gelmez? Madem kimin öldürdüğünden emin değiliz, bu da bir ihtimal değil mi?
Göreceksiniz, er veya geç, bu saldırının İsrail’den geldiği çıkacak ortaya.
Öte yandan Esad, Erdoğan-Putin buluşması öncesinden çok önemli açıklamalar yaptı. Türkiye ile görüşmek, konuşmak istedi. “Biz kardeşiz” dedi. “İdlip’te Türk askerine saldırmadık” dedi.
Ayrıca Rusya’nın olanca ağırlığıyla Suriye’ye çökmesinden, Esad çok mu memnun sanıyoruz. Esad’ı Rusya’nın kucağına Türkiye mahkum etti. Esad ile görüşmemek, Rusya’ya yarıyor. Moskova’da Lavrov’a “Esad ile görüşüldü mü!” sorusu soracağınıza, Esad ile siz görüşseniz ne olur!
Esad ile görüşüp, topraklarını bütün terör örgütlerinden kurtarmasına yardımcı olsak, bir tek askerimizi tehlikeye atmasak, PYD/YPG ne zıkkım varsa, temizlemesine yardım etsek, kötü mü olur!
Rusya’nın Suriye’de ağırlığı azalır. ABD, bölgeyi terk eder. PKK’nın “devlet” hayali yok olur. Türkiye’nin yaşadığı her şey, AKP’nin küresel aktörlerden üstlendiği “rol”lerden kaynaklanıyor. Esad’ı devirmek gibi bir görevi, Türk halkı vermedi!
Öyle ise kimden aldı bu görevi?
Anayasamız böyle bir görev vermiyor. Eğer zalimleri iktidardan indirmek gibi bir görevimiz varsa Türkiye olarak, Netanyahu’dan Trump’tan başlamak gerekmez mi!
İktidar, koştuğu yolun sonuna geldi. Ama artık ülkenin de sonunu getirdiler. Ekonomi olarak çökmüş vaziyetteyiz. Ülke, dört bir taraftan sarıldı. İçerden birlik beraberliğimiz pamuk ipliğine bağlı…
Milyonlarca Suriyeli, ülke güvenliğini tehdit eder durumda. Hepimiz aynı gemideyiz ve gemi su alıyor.
Sadece Suriye değil bence Türkiye de paylaşılmış durumda.
Emperyalizmin iki çenesi arasındayız!
Alta çene ABD ise üst çene Rusya’dır.
Bu böyle biline…
Rusya’dan da, ne Suriye hoşnut, ne İran… Suriye’de İran milislerinin Türkiye tarafından vurulması ABD kadar Rusya’yı da memnun etti. Rusya, Suriye’de ayak altında dolaşan İran’ı da istemez, Türkiye’yi de…
Aldığım bir duyuma göre İran, Erdoğan’a bir teklifte bulunmuş. “Halife mi olmak istiyorsun, kabul! Türkiye ve İran olarak birlikte hareket edelim. Kendine istediğin misyonu seç! Müslüman dünya ile biraraya gelelim, sen istersen başımızda ol! Yeter ki, ülkelerimizi içinde bulunduğu tehlikelerden koruyalım!”
Erdoğan tarafının ise buna “Hayır” dediğini öğrendim. Yani İran demek istemiş ki, “BOP eşbaşkanlığını bırak, başımıza geç!” Normal şartlarda İran’ın bunu demesi mümkün değil. İran, büyük tehlikeyi görüyor.
Bence de, İran ve Türkiye, emperyalizme karşı birlikte hareket ederek, Müslüman dünyanın zaman içinde kendine gelmesini sağlar. Rusya ile kokutup, ABD kucağında tutulma sürecini kaldırıp atma zamanı geldi.
Türkiye’nin Suriye’de vurucu gücünü, herkes gördü. İran’ın ABD üslerini, nasıl vurduğunu da, dünya gördü. Bu iki güç, çok acil biraraya gelmeli, yanlarına Irak ve Suriye’yi almalılar. Bunu, 10 yıldır yazarım.
Atatürk hiç mi ilham kaynağınız olmaz!
8 Temmuz 1937’de kurduğu Sadabat Paktı, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanmıştı. Benzeri bugün neden olmasın. Türkiye, İran, Suriye, Irak arasında dörlü imza… BOP çöker, Yinon Planı bozulur. Büyük İsrail hayal olur.