Fransa, virüs için 300 milyar dolar ayırdı. Elektrik, su, doğalgaz ödemeleri ertelendi. Macron “hiç kimse virüs dolayısıyla işsiz kalmayacak” dedi. Macron, her şeyin farkında… Virüs ekonomileri hedef alıyor.
Şirketler kapanacak, insanlar işsiz kalacak, kaos ortamı oluşacak, hükümetler gidecek, hükümetler gelecek. Krizler, tarih sahnesine yeni liderler çıkarır, mevcutları tarihe gömer.
İtalya, ekonomisi zor durumda olmasına rağmen, iktiyat akçesini devreye koyacağını açıkladı.
Birkaç yüz milyar dolar olduğu, tahmin ediliyor. Alman bakan, “şarjörümüze 550 milyar avro doldurduk. Gerekirse bir daha, bir daha doldururuz…” dedi.
Bu şu demek; Almanya, 1 trilyon 650 milyar avro, bu iş için ayırmış durumda. Almanya vatandaşına para dağıtıyor, resmen. Evinde oturanın kirasını, faturasını ödüyor ve hesabına para aktarıyor.
ABD, her vatandaşın cebine 1000 dolar koymayı, planladı. Ve bu iş için yüzlerce milyar dolar ayırdığını ifade etti. 700 milyar dolar piyasaya sürdü. Bir 700 milyar dolar, daha gündemde…
Ayrıca her “vatandaşın cebine para koyma” meselesi çok tanıdık geldi mi?
Kapitalizmde, böye bir şey yok.
ABD, bunu nereden aldı dersiniz.
Obama Morgic krizinde, “her vatandaşın cebine 500 dolar para koyalım” dediğinde Bush, “bu sana ait bir görüş değil. Bunu sen, yeni bir ekonomi modelinden(MEM) çaldın” demişti.
Çaresiz kalınca ülkelerin aklına gelen ilk uygulama, Milli Ekonomi Modeli oluyor.
Bunu görelim!..
Dünyadaki savaş, “milli para” ile gayri milli apara arasındaki savaştır.
Ortada bir virüs var, sağlık sözkonusu ama aşı yerine ülkeler, para sürüyor piyasaya. Bu işte bir gariplik görenler, “virüse bak!” oyununa gelmiş, zokayı yutmuşlar.
Peki, Türkiye ne yapıyor;
Türkiye, daha virüs ortaya çıkmadan, her şeyini kaybetmiş bir ülke. İhtiyat akçesi, yani afet ve savaş durumları için saklanan karagün parası, harcanalı çok oldu.
Marketlerde makarna rafları boşalınca, makarna üreticileri “Türkiye’yi makarnaya boğarız” dediler.
Türkiye’yi, makarnacılar mı yönetiyor!
Başka da bir ses, açıklama, duyulmadı ülkede.
Sadece Korona bakanı, af edersiniz, sağlık bakanı konuşuyor, artan vaka sayısını bildiriyor. Başka çıt yok. Sanki iktidar, Saray’ın derinliklerine çekildi. Öyle bir sorunla karşı karşıyayız ki, virüs hikaye kalır.
Virüsten daha büyük bir tehlike kapıda!
Lütfen bunu görelim!
Ülke, sosyal patlamaya gebe!
Açlıktan daha tehlikeli bir şey olamaz.
Evlerde oturacağız, virüsten korunacağız, peki faturalar nasıl ödenecek. Elektrikler kesilecek mi, su vanaları kapatılacak mı veya doğalgaz vanaları!
Virüs öldürmezse yoksulluk öldürür!
Acaba sesi soluğu kesilen iktidar, bunun farkında mı?
Bu krizden Türkiye’yi ne mevcut iktidar, ne de meclisteki partiler çıkarabilir. Çünkü bugüne kadar ekonomiye dair, hiç birinin ne bir açıklamalarını duyan oldu, ne bir çözümlerini. Ekonomik çöküntü, birilerinin beklediği büyük bir kaosa sebep olabilir.
Ülkesini seven, milli bütünlüğünü düşünen herkes, her türlü siyasi hesabı bir kenara bıraksın, bu işi bilen, Haydar Hoca’ya teslim etsin. ABD’si dahi, Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’ne başvuruyor da, Türkiye niye kaçıyor. Çin, bu krizi hangi akılla yendi. 2 trilyon dolar kaybetti ama Çin için bu bir şey değil. Türkiye’nin kasasında, kendine ait bir kuruşu yok.
Türkiye üzerinde hesabı olanların, bunu bilmediğini mi sanıyoruz.
Ufak bir ipucu vereyim;
Babacan’a para verirler, “kurtarıcı” olarak sürerler öne, sadece bakakalırsınız. Ülkeyi, İngiltere teslim alır. Kraliçe, kimlere ne “pay” verir, bilirsiniz.
1918’de Kudüs’ü Osmanlı’dan teslim alan İngiltere, tam 100 yıl sonra(2018’de) Kudüs’ü İsrail’e başkent yaptı. Emperyalist hesap, her şeyi milim hesaplar. Olay, virüs olayı değil, bir savaş. Askersiz, silahsız, ekonomi ve para savaşı… O yüzden ülkeler, silah yerine, para gösteriyorlar.
Türkiye makarna bile gösteremiyor.
Biz yol gösteriyoruz, biz çözüm söylüyoruz. Ülkeyi kurtaralım, yine iktidarda sizler kalın. Ama hastayı doktora teslim edin. Dünyada bu işi bilen tek adam. Bunun farkındasınız, biliyorum.
Vatandaşlık Maaşı ile Türkiye’yi kurtarır. Olup olmayacağını, bu krizde görün hiç olmazsa. Bu krizi, Baş Kadro yönetsin, bütün dünya görsün. Ülkemiz için, vatanımız için, Allah için, yalvarıyoruz.
Yoksa olacak korkunç şeyleri, görmüyor muyuz?
Saklanmakla bu işler çözülmez. Ülke gittikten sonra, ne önemi kalır, tezlerin, projelerin ve o çok kıymetli partilerinizin!..
Herkesin hesabına para yatıralım. Çocuk Maaşı, Ev Hanımı Maaşı, Vatandaşlık Maaşı, çalışsın çalışmasın, herkese… Ayrıca çalıştığı için, maaşını alsın herkes. Ülkeyi paraya boğalım, makarnaya değil.
Nereden yatıracak öyle mi!
ABD, nereden alıp yatırıyor?
Kraliçe, nereden alıp Babacan’a gönderecek!
Babacan eliyle “bir kredi dilimi daha serbest bırakılırsa” bu defa Bağdat değil, İstanbul bombalanır, haberiniz olsun.
Benden bu kadar!…