Geçen hafta Cuma namazından sonra, cami çıkışında eski bir okul arkadaşımla karşılaştım, hal hatır ettikten sonra beni işyerine çay içmeye davet etti, kabul ettim. Birlikte işyerine gittik. İşyeri geniş ve elamanlarının da olduğu bir ortamda sohbet ettik, Yeni Mesaj gazetesinde yazılarımı okuduğunu ifade ederek iş arkadaşlarına beni tanıttı ve sonrada kafasına takılan bir soruyu sordu, aynen aktarıyorum.
Suriye hakkında tüm basın yayın kuruluşları Esad’ı suçluyor, Meltem-Mesaj haberleri ise batının Suriye’de oyun oynadığından bahsederek ABD’yi, Arap Birliği’ni ve Avrupa’yı suçluyor bu faklılık neden?
Biz Müslümanız her konuda peygamber efendimizi örnek almaya çalışıyoruz. Sevgili peygamberimiz, “Bir fasık size bir haber getirdiği zaman onu araştırınız. Eğer araştırmaz iseniz bir Müslüman topluluğuna zarar verirsiniz” buyuruyor. Her şey açık Müslümanın haber kaynağı ABD olamaz ve bir Müslüman asla Hıristiyanlarla aynı safta Müslüman’a karşı birlik içinde düşünülemez.
Bu cevabım karşısında yüzünün rengi değişen altmış yaşlarından bir bey çok sinirlenerek “bir tek Müslüman siz misiniz? Herkes Esad’ın devrilmesini isterken, tüm dindar kanallar bu yönde konuşurken, siz farklı konuşuyorsunuz.” Aynı zamanda abdestli olduğunu da söyleyen bu beye ben bir soru sordum: “Sizce Obama mı daha kötü bir insan Esat mı?” aldığım cevap “Esat halkına zulmediyor” oldu.
Yine sordum “sizce ABD ile birlikte olup Suriye’ye karşı olmak bir Müslüman’a yakışır mı?”
Aldığım cevap çok manidar “Amerika ile olmak her zaman doğru bir davranış.” Tekrar sordum, “peki siz nasıl Müslümansınız abdestliyim dediniz, ama Amerikan işgalini destekliyorsunuz, Amerika’yı müdafaa için mi abdest aldınız?”
Bir saatten fazla süren tartışmamızda Amerika aleyhine bir cümle duymadığım, ama Suriye’yi yerle bir etmek için çıkacak bir savaşta gönüllü olacağını söyleyen bu “abdestli Amerikancı” bey, ezan okuyunca ikindiyi kılmak üzere dükkândan ayrıldı. Dilediği yere gidebilir ancak camiye yakıştıramadım.
Yıllardır din adına kendi devletine, askerine düşmanlık ederek, düşmana askerler yetiştiren dinci basın yayın kuruluşları insanımızı fesada sürükledi. Adam kendini Müslüman zannederek camiye koştu. Efendimiz, “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey Deccal fitnesidir. Kişi evinden sabah Müslüman olarak çıkacak, kâfir olarak akşamlayacak. Akşam Müslüman olarak evine gelecek kâfir olarak sabahlayacak, okun yaydan çıktığı gibi İslam’dan çıkacak. Gruplar halinde Hıristiyan olacaklar” buyuruyor.
Tam bu günleri yaşıyoruz, dileyen Müslüman olur veya olmaz bu konuda herkes hürdür diyecek tek sözümüz yoktur. Ancak “ben Müslümanım” diyen insanların birbirine karşı görev ve sorumlulukları vardır.
Dinlerarası diyalog faaliyetleri, “Kelime-i Tevhid’in ikinci kısmını kabul etmeyenlere karşı muhabbetle bakmalıyız” tarzında açıklamalar inanç ve akaid değişimine neden olmuş, insanımız sözde Müslüman, özde ise Müslüman’dan başka her şeye benzemektedir.
“Ehli kitapla itikatta aynı” olanlar adeta “abdestli Hıristiyanlar” cemaatini oluşturuyor. Hepsinin ortak özelliği Amerikancı olmaları, BOP’a inanmaları, işgallere destek çıkmaları, kendi devletine ve askerine karşı ise düşmanca konuşmalarıdır.