Author : Milli Basın

Ülkede eşek sayımı yapılsın!

Hükümet, referandum öncesi çok cömert oldu(!) biliyorsunuz. Geçici de olsa, birkaç kalemde vergileri düşürdü. Esnaf sigorta primlerini veya vergi taksitlerini ödemeye gidiyor, "vallaha olmaz!" diyor, geri çeviriyorlar. "Mayıs'tan sonra görüşürüz" diyorlar. Bunlara ek olarak bir de, "torun bakan büyükannelere maaş" icat ettiler. Ama sadece 6 bin büyükanne yararlanacak.6 bin büyükannenin yüzü ak olacak. Veya ak […]

Türkiye'yi tohumla vurdular!

 Büyük bir gıda terörü ile karşı karşıyayız. IŞİD'i, PKK'yı, FETÖ'yü biliyoruz, peki gıda terörünü biliyor muyuz?  Terörün aldığı canları biliyoruz da, gıda terörünün hayattan kopardığı canlardan haberimiz var mı?  Genç yaşta evlatlarımız kanser oluyorlar. Daha geçenlerde, çocuğumun öğretmeni kanserden öldü. Arkadaşımın kız kardeşi yirmisinde, hakkın rahmetine kavuştu. Ya mide kanseri, ya bağırsak veya başka bir […]

Yılanın görevi sokmak!

 Küçük İsrail'i, "büyük" yapmak için, "Bağımsız Devlet" ilan etmeye hazırlanan Barzani, İsrail ve Batı'dan, daha kötüsü, Türkiye'den aldığı destekle hızına hız katmaya devam ediyor. İki aşiret( Barzani ve Talabani)birbirlerini yerken, Özal iktidarı, bu iki aşiretin arasını yapmış, sonra her birine birer, Türk pasaportu vermişti.  Türkiye himayesinde Barzani öne çıkartılmış, Talabani'nin ise biat etmesi sağlanmıştır.  Barzani […]

Suriye'de, oyun içinde oyun!

 ABD, Türkiye'yi hem tehdit ediyor, hem ikna etmeye çalışıyor.  "PYD'siz olmaz!" diyor. "Rakka'ya PYD'siz girilmez!" diyor.  "Yalnız başınıza zor" diyor. "IŞİD sizi yer!" diye, bizi IŞİD ile korkutuyor. "IŞİD'e karşı koalisyonun yapacağı operasyonlara engel olmayın" diye, tehdit ediyor. Bu arada üslerimizi de kullanmaya devam ediyor. Pervasızca? Barzani'yi koltuğumuz altına verdi yetmedi, Müslim'i de alın diyor! […]

Onları ölü sanmayın!

Perşembe akşamı, dostlarla çay sohbetindeydik. Söz, sözü açtı, eski günlere gittik.  Elazığlı günlerime? Ömer Hüdai Baba'nın türbesinde geçirdiğim günlere? Dört buçuk yılım geçmişti, o güzel şehirde. Özellikle o yarım yıl yok mu, hayatımın en güzel günleri sayılır. Hayatımın ikinci en güzel yıllarını da söylemeyeyim, bende kalsın. O, yarım yılı Ömer Hüdai türbesinde geçirdim.  Hey gidi […]

Tito'nun kristal küresi ve Türkiye

Hemen her yazımızda, ülke içinde birlik ve beraberliğin önemi üzerine duruyor, sürekli olarak "iç cepheyi sağlama almaktan" söz ediyoruz. İç tehditlerin, dış tehditlerden daha önemli ve öncelikli olduğunu ifade etmeye çalışıyoruz. Neden mi? Nedeni açık:  Türkiye'nin yarası içerde? Fay hatlarına dinamitler, önceden yerleştirildi. Sadece ateşlenmeyi bekliyor! Ateşleme işi, bir maç sonrası mı olur. Fitil, bir […]

Yunanistan'a dikkat!

 Çok kritik günlerden geçiyoruz. İçerde ve dışarıda, çok önemli gelişmelerin arifesindeyiz. Artık Yunanistan'la da sorun yaşıyoruz.  ABD numaradan araya girip, "NATO üyesisiniz yapmayın!" diyor ama demekle olmuyor.  Yunanistan tahrik ediyor. İl sınırlarımız içinde kalan adalara oturmakla durmuyor "hadi gelin!" diyor. Bizimkiler, "gelirsek kötü olur!", "oğlum, bak git!" karşılığını veriyorlar ama Yunan işte, laftan anlamıyor!  Belli […]

Seni Allah kurtara Türkiyem!

 Batı'da Yunanistan, ülkemizin öğrenci ayısı kadar nüfusa sahip değil, Muğla başta olmak üzere, birçok il sınırlarımız içindeki adalarımıza oturmuş durumda.  Oturmakla kalmayıp, birde tehdit ediyor. Sayın Çavuşoğlu bu tehdidi, "şımarık çocuk"a indirgiyor. Oysa 18 ada ve bir kayalığa oturan "şımarık çocuk" değil, Yunanistan?  Olay tehdit boyutunu çoktan geçmiş, işgalle sonuçlanmış. "Hulusi Akar'ın Kardak'a çıkmasına müsaade […]

Gülümsemeye devam!

Demiştim, fıkralar anlatıp sizi güldüreceğim diye. Geçen memleketten, dostum Mehmet aradı. "Ne oldu sana? Kitabın Ortasından konuşmayı unuttun" dedi. Dostum!.. Gülümsemeye devam! Emin olun, fıkra gibisi yok! Ne kimse üstüne alır, ne kalp kırılır. Neyime lazım! Eşek hikâyeleri anlatmaya kim ne der! Kim üstüne alabilir, "buradaki eşek benim!" diye! Değil mi?! Bakın, eşek deyince aklıma […]

Helvacı çocuk!

 Bugün, yine Mevlana'dan olsun: Cömertliği ile tanınmış, bir zat vardı. O yüzden hep borçlu idi. Büyüklerden, zenginlerden on binlerce borç alır, dünyadaki fakirlere, yoksullara harcardı. Borç para ile bir de tekke yaptırmış, canı da malı da Allah yolunda harcıyordu. Zatın ömrü sonuna geldi, bedeninde ölüm belirtileri görüldü. Alacaklıları onun etrafında toplanıp durdular. Zat ise adeta […]

Başa dön