Türkiye'de üçlü zirve öncesi Şam yönetimi PYD'yi "düşman" ilan etti. Yani daha önce söylediklerini tekrar etti. Bölgede PYD'yi düşman gören tek yönetim Şam, ama biz bu Şam ile diyalogta değiliz.
PYD'yi, dolayısıyla PKK'yı "müttefik" ilan eden, ona 50 bin tır silah veren ABD ile diyalogta ve hatta birlikte "devriye" bile atıyorken, Şam yerine bu ABD ile Fırat'ın Doğusu'nu konuşuyoruz.
ABD, PYD/PKK'ya "müttefik" diyor, AKP de, ABD'ye "stratejik ortak" diemeye devam ediyor. Stratejik ortağın müttefiki "stratejik müttefik!" olmaz mı!
Suriye politikamız kimin işine yarıyor. Bunun cevabını bilmeyen zeka özürlülere, diyecek söz yok.
AKP iktidarı ne yazık ki, ABD ile hareket etmeye devam ediyor. Hem de ABD'ye "rest" çekerek, "sabırımız taşıyor!" diyerek, karşıymış gibi görünerek. Tıpkı "van minıt" tiyatrosu gibi…
S-400'lerde ikinci parti teslim edildi ama bunu artık Türkiye yerine, Rusya'dan duyuyoruz. Bu bile tek başına, iktidarın nasıl bir numara içinde olduğunu gösterir.
Bir tek Türk askerinin canını tehlikeye atmadan, TSK'yı Suriye sınırına yığıp başka bölgelerden boşluk oluşturmadan, bir tek tankın kontağını bile çevirmeden, Suriye sınırlarımızı, Şam'a verilecek destek ile güvence altına alabiliriz.
Fakat PYD'yi düşman gören Esad'ı, AKP de düşman görüyor. ABD'yi dost görüyor, "stratejik ortağımız" demeden ABD ile ilgili cümle kurmuyorlar. Ve bu kafa ABD'ye "süre" veriyor. Buna kim inanır!
En azından bizler inanmayız.
Rusya ve İran lideri Türkiye'ye geldiler. Putin, Erdoğan'ın elini, Ruhani'nin eliyle birleştirdi. Şii-Sünni elini, bir Rus birleştirdi. Ardından, "inananlar kardeştir" ayetini okudu. Ne kadar acı değil mi?
Sünni ve Şii dünyaya, Müslümanların "kardeş" olduklarını Rusya hatırlattı. Hem de Müslümanların kitabı Kur'an'dan ayetler okuyarak. "Putin mi Müslüman, bunlar mı!" diyesimiz geliyor ama liderlerin üçü de "Müslüman" diyelim!
Ama en azından Putin, "Esad Şii, devrilmesi lazım!" diyen cübbeli sarıklılardan daha Müslüman. FETÖ'cülerden bin kat Müslüman. Hatırlayın, Gülen "FETÖ" ilan edilmezden evvel, iktidarın Suriye politikasını destekliyordu.
FETÖ'cü rektörler, "Şiiler, Hıristiyanlardan daha kötü" diye açıklamalar yapıyorlardı. Öğrenci idare etmeyi bırakmış, ABD'nin içimizdeki gizli işlerini yapıyorlardı. Nerede o Laçinerler!
Sadece Suriye olayı, Türkiye'de kim kimdir sorusunun cevabını verir. Türkiye'de bir insan çıktı dedi ki , "Esad, Hz. Hüseyin rolünde". Anlamadılar daha açık konuştu: "Obama ve Netanyahu öldüğünde hangi mezarlığa gömülecek, Esad öldüğünde hangi mezarlığa gömülecek?"
Ama şimdi, yürütülen politikaların haçlı mezarlığına gömüldüğünü görüyoruz. Halen mi ABD ile hareket edilecek. Rusya, Türkiye'ye bir pas verdi, Esad eliyle. Şimdi Türkiye topu kendi kalesine mi atacak, ABD kalesine mi göreceğiz.
Bence ABD kalesine atmayacak. ABD'den şikayet ede ede, ABD'ye rest çeke çeke, S-400'leri de alıp depoya koya koya, topu kendi kalemize atacağız. Bu önyargı değil, öngörüdür. Bekleyin görün!
Bunu Rusya da biliyor, İran da. Türkiye'de her şey "kontrol" altında. Emperyalistlerin kontrolü altında. Meclis, partiler, cemaatler ve tarikatler. Hemen hepsi, "ayarlanmış" durumda. Hepsi kendilerine verilmiş rolleri, en iyi şekilde idare ediyorlar, BOP için.
Yoksa hayır konuşması gerekenler, niye "Esad Şii" algısı oluşturdular. Mevcut iktidara oy vermenin "farz" olduğunu her şeçim niye iddia ettiler. ABD'ye "stratejik ortak" diyenlere, ne diye koltuk değneği oldular.
Türkiye'de "kontrol"dışı olan, bir parti, bir hareket/anlayış/parti var: O da başından beri Dinlerarası Diyalog'a karşı olan ve bu uğurda ağır bedeller ödeyen, 1998'den beri halen bu alanda tek başına mücadeleye devam eden, Haydar Baş var.
Ne kadar Amerikancı varsa, "Haydar Baş Rusçu!" dediler: Kraliçe Müslümanları, NATO milliyetçileri ve Pensilvanya nursuzları-CIA itleri… Oysa Rusların "Haydar Baş'çı" olduklarını, Rus vekillerin ve akademisyenlerin "Ne Mutlu Türküm Diyene" dediklerini, gördükleri halde.
Liderler Atatürk'ü ağızlarına almazlarken, kendileri bir kez "Ne Mutlu Türküm Diyene" demezlerken, Haydar Baş, bunu Ruslara söyletti. Şimdi Putin, bunlara ayetler okuyor. Üstelik eski KGB'li Putin, İslam'ın "kardeşlik" ayetlerini okuyor.
Adam, bizikiler gibi belediyeci değil, KGB'ci, dünyayı okuyor. Tabi ki Rusya'nın menfeatlerine bakıyor. Türk ve İslam dünyasını, Rusya ve Çin'e karşı kullanmak isteyen ABD'ye karşı, Şii-Sünni birliği tesis etmek istiyor.
Verilen fotoğrafa iyi bakın. Ortada Putin, Ruhani ve Erdoğan sağında solunda… Buradaki mesajı şu ülkede kaç kişi gördü. Ev sahibi Türkiye, ortada Erdoğan olmalı iken, Putin duruyor.
İktidar ne istiyor. Koltukta kalmaktan başka, hiç bir şey. O koltukta kalmak, Öcalan'ı devlet kanalında konuşturmayı gerektiriyorsa, bunu bile yaparak… Bizimkiler mi daha Müslüman Putin mi!
Taktirlerinize bırakıyorum.