Millet olarak bir başbakan seçtik onu da ecnebilerle paylaşamıyoruz. Bunca sağlık sorunlarının yanında, hem bizleri memnun etmeye uğraşıyor hem batıyı. Yanlış anlaşılmasın o kadarda kıskanç bir millet değiliz, ama ona verilen onca uluslararası görevden, bizi hatırladığı yok garibimin! (Arınçvari oldu ama neyse…)
Ama önce biz seçtik bizim hakkımız kendilerinden istifade etmek ister.
Biz seçtikten sonra Eş başkanlık görevi üstlendiler. Yani biz öyle biliyoruz en azından, haksızlık etmeyelim, belki de onlar önce seçti.
Onlar önce seçtiyse tabi öncelik hakkı onların, biz seçtiysek bizim, orası belli değil. Kendileri lütfedip söylese içimiz rahatlar ama sanırım bu bilgiler devlet sırrı affedersiniz Atlantik sırrı.
Her neyse söylemek istediğim şu ki; hem Başbakanlık, hem eş başkanlık bir arada gitmiyor.
On yıldır birikmiş sorunlarımız üzerine yeni sorunlar eklendi, iki yüz kırk milyar dolar olan iç ve dış borcumuz yedi yüz milyar dolara yaklaştı. Cari açık önlenemez noktalara ve kayıtlı işsiz sayımız beş milyona ulaştı.
Millet perişan bir halde acımamak için ikindiden yatıyor.
Ancak bizim Başbakanımız, ek iş mi diyelim? İkinci görev mi diyelim ne dersek diyelim. Eş başkanlık yükünden, milletin sorunlarına eğilecek vakit bulamıyor. Bir gün Katar’dan, bir gün Suudi Amerika’dan, affedersiniz dilim sürçtü Arabistan’dan, koşuşturup duruyor ne için? Olmaz olasıca BOP için, tak etti canımıza alimallah…
Katar demişken, Başbakan’ın çok sık gitmesinden dolayı merak ettim nasıl bir devlettir diye. Hani devlet dediğime bakmayın mini minnacık devletçik desek daha doğru olur. Nüfusu yüz bin dolayında bizim Üsküdar’ın Doğancılar Mahallesi kadar bir nüfusa sahiptir. Ancak buranın çok mühim olması nüfusundan değil, kukla olmasından. El Cezire’nin merkezi ve BOP’un kara kutusu konumunda. Ha bir de şimdi Filistin davasını sattığı söylenen Halit Meşal’in de yeni merkezi.
Beş bin yıllık bir milletin son umudu olan Türkiye Cumhuriyeti devletini, artık ciddiye alan sadece Katar kaldı.
İzlenen BOP’tan politikalar yüzünden “komşularla sırf sorun” yaşayan Türkiye’nin, Başbakan’ı iki görevden birini bırakmalıdır.
Ya biz kendimize yeni bir Başbakan seçelim, ya da Amerika BOP yeni bir eş başkan seçsin bu iş böyle olmuyor.
Haksız mıyım?
Sabah akşam Suriye, dilden düşmüyor, benim çocuk soruyor “Baba Suriye bizim kaçıncı ilimiz?” diye dedim, “evladım Suriye bizim sınırlarımız içinde değil ama Başbakanımızın ek işinden dolayı görev kapsamındadır.”
Tabi çocuk işte, tekrar sordu, “Başbakanımız neden ek iş yapıyor? Geçinemiyor mu baba? Oğlunun gemileri ve kendinin üç trilyonu yok mu? Dedim, “evladım sus bu sorular örgüt suçudur!”
Yani diyeceğim o ki, artık çoluk çocuğun sorularına bile cevap veremez olduk, nerede kaldı ki Maliki’ye verelim.
Maliki haklı, demek istiyor ki “kardeşim sen benim ülkemde suç işleyeni Başakşehir’de tutuyorsun, Suriye’de suç işleyenleri çadırlarında besliyorsun, Barzani’ye kırmızı halı seriyorsun, İran’ı tehdit eden radarları Kürecik’e kuruyorsun senin derdin nedir? Ben onların işgal ettikten sonra Irak’ın başına koyduğu kukla Başbakan olmama rağmen onları dinlemiyorum, senin ülken işgal olmadı, bir buçuk milyon insanın ölmedi, sana ne oluyor da onlar adına bölgeyi karıştırıyorsun?
Başbakanlık gömleği üzerine veya altına BOP gömleği şık durmuyor, artık çok sırıtıyor.
Bu arada siz siz olun gömleksiz dolaşmayın, Amerikalılar adamı hemen giydiriyor, bakın çıkarması çok zor oluyor!
Çıkaramayıp o gömlekle ölmek de var, ya deli gömleği giydirselerdi, Allah beterinden korusun…”