Bu son tohumudur İslam’ın ve Türk’ün!

İslam, ABD elinde Müslüman’a silah olarak doğrultulmuş durumda. Bu silah, hangi akılla ABD’nin elinden alınır. Müslüman’ı Müslümanla vuruşturma projesi, nasıl durdurulur?

Kasım Süleymani’nin öldürülmesi sonunda, Müslüman ülkelerin, “cemaat ve tarikatların”, hatta siyasi oluşumların, verdikleri tepkiler analiz edildiğinde, durumlar içler acısı gerçekten.

 ABD’nin çocukları, her yeri sarmış.

Hepsi de, “Müslüman” çocuklar!

“Mücahit” topluluklar!

“Siyasi” örgütler’

“Ilımlı, Radikal” unsurlar.

Ne ararsanız var.

Doğu Türkistan’lı “mücahit” olmuş, Suriye’ye gelmiş.

Kim “mücahit” yapmış!

CIA.

Mısır’da “Müslüman Kardeşler” olmuşlar ama yaptıkları hep kalleşlik.

Bütün bir Müslüman coğrafyasını “ur” gibi sarmışlar. Irak’ta Saddam’ın ordusunu içerden savaşmadan dağıttı. Sonu işgal…

Coğrafyaya göre sadece şekil ve isim değişiyor.

İyi de, “İslam” diye piyasaya sürülen bu kadar şey varken, gerçek İslam’dan mı vazgeçeceğiz. Çin oyuncakları, oyuncak sektörürünü elegeçirdi diye, oyuncak sektöründen çıkıyor muyuz veya tekstil sektöründen?

En basit şekliyle soralım?

İslam’ın sahte sürümlerini görüp, İslam’a düşmanlıkta, bir projedir.

Mücadele edeceğiz, ne ile gerçek İslam’ı yaşayarak.

Ne ile akıl ile…

Ne ile ahlak ile…

ABD, kendi ürettiği türettiği akımlarla, kendi insanını elinden alıp robotlaştırıyorsa, sana “silah” olarak çeviriyorsa, senin de gerçek İslam ile buna karşı koyman gerekmez mi?

Evladını, İngiliz’in ABD’nin dönüştürmesine, izin mi vereceksin.

Atatürk’e bakın her sorunu çözersiniz!

Elegeçirilmiş İstanbul mollaları Atatürk’ü “kafir” ilan ederlerken, ölümüne fetvalar verirlerken ne yaptı Atatürk?

 Şeyh Sunusi’yi Libya’dan getirdi. Şeyh Sunisi o mollalara karşı, gördüğü hakikati haykırdı.: “Peygamberin eli Mustafa Kemal’in başı üzerindedir” dedi. Ne oldu, Anadolunun gerçek alimleri hocaları Mustafa Kemal’in etrafında toplandırlar.

Sahteleri de İngiliz ahırlarında, toplandılar.

Bir şeyin sahtesi varsa mutlaka gerçeği de var.

Hiç kimse mi ABD’nin bu oyunlarını vaktinde görmedi?

ABD’nin Şii’lerle Sünni’leri birbirine vurduracağını, 20 yıl önceden görüp, “Ehl-i Beyt İslam” tezini ortaya atan kim?

İngiliz hocalarının yolunda devam edenlerin, “Atatürk dinsiz” dediği bir ortamda, “Hayır Atatürk Vatandır” diyen iman ve İslam adamı kim?

Allah adamı kim?

Bunu gören ABD’nin adamı olmaktan kurtulur.

İçimizdeki ABD ve İsrail, gerçekleri gizlese de, tarih her şeyi kayıt altına alıyor.

Türkiye’de “Esad Şii, devrilmesi gerek, oradaki Müslümanları öldürüyor” gibi ipe sapa gelmez iddilar Türkiye’de gündeme getirildiğinde, “Şii-Sünni kardeştir, ayıranlar kalleştir!”, iman duruşunu, kim ortaya koydu?

Şii’nin fıkhını, akaidini, “bizden eksikleri yok fazlaları var” diye anlatan kimdi. Şii ve Sünni alimleri Bursa’da, 2012’de kim bir araya getirdi.

Türkiye’yi de, İslam dünyasını da, tezleriyle kurtaracak insan Prof. Dr. Haydar Baş’tır. O gerek ekonomide, gerek siyasette gerekse dinde, ABD’nin her oyununu bozacak teze sahip. Artık bu görülsün!

“Neden hep Haydar Baş diyorsunuz” diyenlere cevabım: “Neden hep Amerika diyorsunuz!” olur.

Hastalık teşhis edilsin ama tedavi olmasın, bu doğru mu?

70’in üzerinde ve nereden baksanız 50 yıl, kendini devletine, dinine ve milletine adamış bu insanı, bari gemi batarken dinleyin!

Bu kadar hainlik yeter!

Rus bilim adamı Prof. Viktor Minin, İmam Ali kitabı çıktığında, Bursa’daki sempozyumda eline alıp  kaldırdı “bu eser Şii ve Sünni çatışmasını önler” dedi. Rus bunu gördü, sen görmezsen, ne diyelim!

“Ehl-i Beyt’i tevhidin merkezi” ilan eden Baş Hoca, ABD’yi “merkez” görenlerin önlerine set oldu. Onları da dışlamadan, onları da kucaklayarak, “bu cadde çıkmaz sokak” diye uyardı. Belki ıslah olurlar, belki yanlıştan dönerler diye, sabırla bekledi.

Ve bugün gördük ki, “din” düşman elinde bir silaha dönüşmüş, “Ilımlı-Siyasal-Radikal” sürümleriyle, Müslümanların kanını akıtıyor. Buna karşılık, Haydar Hoca, “Ehl-i Beyt İslam” teziyle, fitneyi kökünden söküp atacak, bir karşı tez geliştirdi.

Bu tezi iktidar et, kan dursun!

Ehl-i Beyt İslam, Peygamber ve Kur’an İslam’ıdır. Hacıbektaş’ın, Yesevi’nin yetiştiği ocaktır.  Hem Alevi-Sünni, hem Şii-Sünni  ayrılık oyunlarını bozuyor. İran, Irak, Suriye ve Türkiye bölünmekten kurtuluyor.

Her zehrin bir panzehiri vardır.

Atlantik’in her zehrine, tek panzehir Haydar Baş’tır.

İçimizdeki ABD’nin, Sayın Baş’ın alacaklı olduğu davada onu suçlu bulmasına, Türk devleti “dur” demek zorunda.

ABD, Büyük İsrail önündeki engellere, Irak’ta füze atarken, Türkiye’de “kumpas” kurmaya devam ediyor. “Çocuklarını” görevlendiriyor, polis kıyafeti giydirip, Susurluk’ta yol kestiriyor. Bunu ben görüyorum da, sen görmüyor musun?

Haydar Baş tezleri, bin 500 yıllık İslam ve 5 bin yllık Türk medeniyetinin tohumlarıdır. Toprağı zehirlediler, zehirli toprak bu has tohumu yeşertmedi. Önce toprağı kurtarmak, sonra tohumu yeşertmek, devletin görevi.

Akif’in, “Bu son ordusudur İslam’ın” dediği hakikat ne ise Haydar Baş tezleri de odur. Türk ve Müsllüman dünya için…

Bu son tohumudur İslam’ın ve Türk’ün!

Ekersin, Hacıbektaş ve Yunus doğar. Ekersin Timur, Uluğbey doğar. Ekersin, Atatürk doğar. İslam’ı gerçek mecrasına, devleti  asli görevlerine oturtacak, ayar ve denge sadece, Baş Hoca’nın elindedir.

Bu son tohumudur İslam’ın ve Türk’ün!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön