Karantina’yı reddetnek suç oldu. Umreden dönen yaşlı başlı insanların, tıka basa dolduruldukları yurt etrafında toplanan yakınlarına dokunmak istemeleri, içler acısı görüntüler ortaya çıkardı. Bu insanlar virüsten ölmezse de, hasretten ölürler.
Ya da hijyenik olmayan ortamlarda, bulunmaktan!
Onca hükümet yanlısı yazar, acımasızca, kendi tabanı olan bu insanlara, demediğini bırakmadılar. Ben beklerdim ki, bu umreciler, “halkın sarayı” olan bin 150 odalı mekanlara, bu sayın yazarlar tarafından davet edilsinler!
19’luk delikanlıların maruz bırakıldıkları ortamlara, ayak uyduramamaktan, bu yaşlılar ölürler bak! Yurt dedikleri ortamın karantinaya alınması lazım önce. Arap usulü karantina ancak Türkiye’de olur.
Bazı vatandaşlarımız Arabistan’da odalara kitlenmişler. Çektikleri videolarla seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Sakallı hacılara bir zamanlar “devlet” dediğimizde, bizlere verdikleri cevap nelerdi, birden onları hatırladım.
Hey gidi günler, hey!
90’lı yıllarda Türkiye’de ortam, Siyasal islam’a/Erbakan’a hazırlanıyordu. Tabi Ilımlı İslam’ın sümüklüsü de, bulduğu her yerde mendil çıkarıp ağlayarak, parsa topluyordu. Bu iki İslam olmayan İslam anlayışı, CIA teknesinde iyice yoğuruldu, Zapsu-Gül sahipliğinde, “AKP” diye ete kemiğe büründürüldü.
Ve bugünlere geldik.
Neyse, ben o günleri yazayım;
Hemen her yerde bir “mücahid” hortluyordu. Ağzınıza “devlet” kelimesini alsanız, zinhar İslam’dan çıkarsınız! Hacca gidiyorsunuz, Arafatta bunlar “cihat” veriyor. Devlete karşı… “T.C”i bunlara “şeytan” gösterilip, taşlatılıyordu.
Tabi, kim mücahitlere karşı “devlet” diyecek durumda. “Dinsiz devlet, yıkılacak elbet” naraları atılıyor, sen “devlet” diyorsun!
“Haydar Hoca, devletin adamı” damgası, yapıştı mı üzerimize. Bu sefer, devleti taşlayanlar, Haydar Hoca’yı da taşladı. Çünkü karşılarına “devlet” bile çıkmazken, Haydar Hoca çıktı.
Ülkede “Amerika’nın adamı” olan olmuş “evliya”, her yerde salya sümük sel, Haydar Hoca ise “devletin adamı” ve kötü!.. Hatta, “derin devlet”sin!
Şimdi hacım Arabistan’dan bağırıyor: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti! Ne olur beni kurtar!” diye. Demek ki, devlet bizi koruyanmış.
Demek ki devlet, çaresiz kaldığında, kapısına gidip ağladığın babadır!
Bir daha kimse “eşşeklik” etmesin!
Sadece devletten değil, Haydar Hoca’dan da özür dilensin!
O devlet, ne Müslümandır, ne gavur!
Kafana bu “virüsü” sokanı, şimdi iyi gör!
Mezarda hesabını veremezsin!
Devlet oruç tutmaz, namaz kılmaz, hacca gitmez…
Devlet niye “Müslüman” olsun, sen Müslüman ol!
Devlet, devlet kalsın!
Devlet, devlet olsun!
Türkiye, Atatürk’ün kurduğu ‘Baba Devlet’e dönmek zorunda. Baba Devlet’e en organizeli savaşı Özal verdi. “Devlete baba derseniz, o baba sizi döver” dedi. Baba yanlış yapanı döver ama geri bağrına basar.
Sam Amca’ya “baba” dedirtmek için, “Baba Devlet”e alerji duyuldu.
Türk insanı, ne virüsler kaptı!
Kafalara sokulan virüs, çok zor çıkar.
Askere “dinsiz” dediler, bir zamanlar. Askerde bu “dinsizliği” kabul etti adeta. Kendini savunmadı. Askeri savunmakta kaldı, Haydar Hoca’ya. Bu sefer askere “dinsiz” diyenler, Haydar Hoca’ya “askerin adamı” adamı dediler. Haydar Hoca’ya “dinsiz” deseler, tutmaz.
Meğer 28 Şubat tezgahı kuruluyormuş. Hem siyasal İslam, hem Ilımlı İslam güç kazandı ve AKP doğdu. Meğer her şey, AKP’nin doğumu içinmiş. Vatandaşla askerin arası açıldı. Asker vatandaş gözünde itibarsızlaştı.
28 Şubat tutmuş, asker, oyuna geldiğini görememişti. AKP geldi, Abdullah Gül önce başbakan oldu. Sonraları dışişler bakanı ve CB oldu.
Gül’ün düğmeye basmasıyla, askerler Silivri zindanlarını boyladı.
Türkiye ne günler gördü.
Kim, kimlerle beraber, herkes gördü.
“Hata ettik, yanıldık” itirafları geldi.
“Allah ve milletimiz affetsin” niyazları yapıldı.
Bir tek insan, ne askerin o gün düştüğü tuzağa düştü. Ne de, sivilin alet olduğu oyunlara geldi. O kişiyi o günler hem asker yargıladı, hem sonraları FETÖ denilen illet. Ama o bulunduğu her yerde, “asker-devlet” demeye devam etti.
Devleti camiye sevdiren, Haydar Hoca oldu.
Devlet aleyhine kafalara sokulan virüsleri, Haydar Hoca temizledi. Şimdii Atatürk konusunda kafalara sokulan öldürücü virüsleri temizlemeye, devam ediyor. Arafatta, Kabe’de, Müslümanların Atatürk’e toplu dua etmelerine az kaldı.
HOŞ GELDİN ATATÜRK!
Atatürk’e camilerde dua etmeyi, hemde canı gönülden, kim sağladı. Atatürk’e mevlid okutmak, kimin aklına gelirdi. İşte içimizde bir insan, bunları yaptı. “Bu milletin başına gelen her bela, Atatürk’e nankörlük edilmesinden geldi” diyen, Haydar Hoca’dır.
Kıymetli dostlar!
Bugün devlet bir virüs için insanları korumaya aldı. Doğru da yaptı. Peki yıllarca aynı devlet, neden virüslere karşı bir korumaya gitmedi. Virüs sadece akciğeri mi tahrip eder. Virüs, beyni ve kafayı yemez mi!
80 MİLYONUN SOYAĞACINI BİR GECEDE ÇIKARAN DEVLET, 80 YILDA BİR ADAMIN SOYAĞACINI, NEDEN ÇIKARMADI!
Soysuzlara fırsat veren, kimdi!
Atatürk düşmanlığına, devlet düşmanlığına, Haydar Hoca aşısı, çok iyi geldi. Peki, Haydar Hoca olmasaydı, ne olacaktı. Haydar Hoca olduğu için mi, devlet kendini savunmadı. Haydar Hoca bize, yeter mi dedi!
Tamam, bir Haydar Hoca dünyaya yeter!
Bir Türk, dünyaya bedel!
Tamam da!..
Neyse…
Daha bir şey demeyeyim!
Zülfüyâre dokunmasın!