Hakikate Adanmış Hayat, sıradan bir kitap değildir. Onu eline alan her insan, bir aynanın karşısına geçer. O aynada sadece Prof. Dr. Haydar Baş’ı görmez; kendi geçmişini, kendi hatıralarını, kendi eksiklerini ve yeniden hatırlaması gereken değerlerini görür. Bu kitap, dünü hatırlatır, bugünü sorgulatır ve yarına dair bir ışık yakar. Her satır insanı sorgular, sarsar ve ayağa kaldırır.
Üzülerek görüyorum ki, hocamı en çok sevdiğini sandıklarımızın bile bir kısmı bu emaneti hakkıyla sahiplenemiyor. Hangi ekranlarda, hangi kürsülerde, hangi kalemlerde görüyorsunuz bu kitabı? Hocam için okutulan mevlidi vermeyenler, bu eseri mi öne çıkaracak sanıyor? Ekranı ellerinde tutanlar, gönüllü bir şekilde bu satırlara yer verir mi hiç? Açıkça söylüyorum: Bu kitap, reyting kaygısına, günübirlik siyasi hesaplara, ticari hesabına asla sığmaz. Görmezden gelinir, susturulmaya çalışılırsa da sesi daha gür çıkar, yankısı daha uzun sürer.
Hakikate Adanmış Hayat, sadece bir hatırat değil; bir millete ait yol haritasıdır. Haydar Baş’ın hayatı, şahsi bir yaşam hikâyesinden ibaret değildir. O hayat, bir milletin kaybolmuş benliğini yeniden hatırlamasının, ayağa kalkmasının ve geleceğe umutla bakmasının adıdır. Her dönüm noktasında, her mücadele safhasında, hocamın attığı her adımda bir davanın sesi vardır. Onun yürüyüşü, sadece kendi şahsının değil, bütün bir milletin yürüyüşüdür.
Bu eser, bir kütüphanede tozlu raflara bırakılacak bir kitap değildir. Onun yeri, her evin en görünür köşesidir. Çocuklarımızın, gençlerimizin, öğretmenlerimizin ve yöneticilerimizin başucu kitabıdır. Çünkü bu kitap, bir milletin hafızasını tazeleyen, ona “sen kimsin” sorusunun cevabını hatırlatan bir çağrıdır. Dünü hatırlatır; bugünü sorgulatır; yarına dair umut ve sorumluluk yükler.
Ama gelin görün ki, bu çağrıya kulak tıkayanlar, üç maymunu oynamaya devam ediyor. Görmüyor, duymuyor, konuşmuyorlar. Çünkü bilirler ki, bu kitap açıldığında sahte kahramanlıklar, suni liderlikler, göstermelik duruşlar yerle bir olacak. Bu kitap, gerçeği yüzünüze çarpar: Haydar Baş gerçeğini, hakikat gerçeğini.
Benim sitemim bundandır. Hocamın vasiyetidir bu kitap. Onun hayatının, mücadelesinin, hakikat aşkının yazıya dökülmüş hâlidir. Ama bazı dost bildiklerimiz bile mesafeli duruyor, görmezden geliyor. Affedilir mi bu? Bir insan ömrünü hakikate adayacak, ömrünü millete verecek, ama ardından gelenler susacak, görmezden gelecek… Olacak şey mi bu?
Bu eser hocamın “bana inanmıyorsunuz” sitemini, haklı çıkardı. Turnusol oldu gerçekten. Ellerindeki cep telefonu kadar değer vermediler, aşk ile dolu bir hayata.
Hayır, bu sessizlik sonsuza dek sürmeyecek. Çünkü hakikat, bir gün mutlaka kendi yolunu bulur. Bu kitabı okuyan her insan, içinde bir kıvılcım yakalayacak. O kıvılcım, bir gün büyüyüp milleti saracak. İşte o zaman herkes anlayacak: Hakikate Adanmış Hayat, sadece bir biyografi değil; dünü, bugünü ve yarını anlatan bir milletin yeniden diriliş çağrısıdır.
Ben buradan herkese sesleniyorum: Bu kitabı okuyun, okutun, evinizin en değerli köşesine koyun. Çünkü bu satırlarda yalnız bir hayatı değil, kendi hayatınızı, kendi geçmişinizi, bugünü ve geleceğinizi bulacaksınız. Ve o sesi duyacaksınız:
“Ayağa kalk Türk milleti!”
