Suriye konusu Müslümanlar için tam bir turnusol vazifesi görüyor. Basın yayın kuruluşlarının tavrına bakarak; kim ecnebinin yanında, kim Müslüman’ın yanında, kim İslam’ın yanında, kim küfrün yanında, kim zalimin yanında kim mazlumun yanında, kim ABD ve İsrail’in yanında, kim Suriye’nin yanında hepsi ortada.
Sadece bu kadar da değil; kim imanın yanında, kim küfrün yanında, kim rantın yanında, kim hakkın yanında, kim Müslüman’ın yanında, kim Haçlının yanında, kim Yezid’in yanında, kim Ehli Beyt’in yanında; hepsini ele vermektedir. Kısaca tavrını, safını söyle sana kim olduğunu söyleyelim” halini yaşamaktayız.
“Saddam zalim, biz onun zulmünden halkını kurtarmak için Irak’ı işgal ediyoruz” diyen ABD’nin bu yalanına inanarak savaşmayan Iraklılar, bir milyon insanını kaybetti. Bugün “Suriye’de Esat zulüm yapıyor” diyenlerin o günlerde gıkı bile çıkmadı.
“Cübbeli Yezit” ABD Irak’ta Müslümanları katlederken bir vaazında “Iraklılar Hz. Ali’ye ihanet etmelerinin bedelini ödüyor” demiştir. Suriye için ise bu zat; “burayı işgal etmeliyiz, Şiilerle savaşırken ölen şehittir” demişti ki çok şükür belasını buldu.
Afganistan, Irak ve Libya örnekleri ortada olduğu halde; ABD’nin Suriye halkını “Esat’ın zulmünden kurtarıyor” yalanına inanmak, hainlik değilse akılsızlıktır. Allah bize verdiği akıl nimetinin hesabını sorarak, “neden düşünmüyorsunuz?” buyuruyor. Koyun bile zehirli ve zehirsiz otu seçerken, bizler nasıl oluyor da dost ve düşmanı ayırt edemiyoruz?
Dinlerarası diyalog faaliyetleri ile tek hak din olan İslam’ı, Hıristiyanlık ve Yahudilikle eşitleyen, tevhidi teslisle bilinçli olarak karıştıran kesimlerin, bu yanlışlarına; ülkemizde şimdi kendini Ehlisünnet diye ifade edenlerin çoğunluğunun hiçbir tavrı olmadı.
“Ehli kitap ile amentüde ittifakımız var diyen” yazarın ne kendisine ne de gazetesine bir tavır koymayan sözde Ehlisünnetçiler; “Şiiler Müslüman’dır, onlarla bir ve beraber olmalı, ABD’nin oyunlarına gelmemeliyiz” diyen, Prof. Dr. Haydar Baş Hoca’ya ateş püskürüyorlar.
“Papalık konseyi misyonunun bir parçası olarak huzurunuzda bulunuyoruz” diyerek Papa’ya bağlılıklarını dünyaya deklare eden, “rabbin aciz kulu” bu ülkede hoca efendi olarak adlandırılıp, sözde Ehlisünnetçilerin “efendisi” pozisyonunda ümmeti zehirlemeye, Müslümanları işgallere karşı tepkisizleştirmeye devam ediyor.
Aynı kesim “Eğer Ali’yi sevmek, Alevilik ise ben de aleviyim” diyen Haydar Baş Hoca’yı hedef alıyorlar. Hâlbuki bu sözleri asırlar önce İmam Şafi hazretleri söylemiştir. Yani “Papa’ya bağlıyız” diyen kişi de “hikmet” arayan Yezit tayfası, “Ali kapısında buluşmalıyız” diyen Haydar Hoca’ya içlerindeki küfrü kusuyorlar.
Diş ağrısından(!) Pensilvanya’da ikamet eden efendileri “Allah’ı kabul etmek iman, peygamberi kabul etmek kemaldir” diyerek peygambersiz imanın mümkün olacağını iddia etmemiş miydi? Mekkeli müşriklerde Allah’a inanıyorlardı ama sıkıntıları Muhammed’leydi (s.a.s). Bunların asıl derdi peygamberimizle, Hz. Ali bahaneleridir.
Bu sebeple; Ehlisünnet kılıfı ile Şii’lere düşmanlık yapanların asıl hedefi İslam ve İslam dünyasıdır. Bunların tek derdi, ABD’nin Büyük İsrail’i kurma projesinin bir an önce hayata geçmesidir.
Bu projenin önünde engel olarak gördükleri İran ve Suriye’nin, sonra da Türkiye’nin devreden çıkarılmasıdır. Bu da Şii ve Sünni çatışması çıkarmak ile mümkündür. Kısaca bunlar Ehlisünnet değil, Ehli BOP’tur.