Amerikan Elçisi AKP iktidarı aleyhinde konuştu! “Gazetecilerin ve askerlerin içeride olmalarını anlamıyoruz…” anlamında cümleler kuruldu. Soyadı Çelik olan Bakan “Onlar kendi işlerine baksın…” dedi. Ama yine de kafalarda çok sorular oluştu.
Bunları nasıl okumak gerekir?
Bir süre önce Sayın Başbakan “Donanmaya komutan bulmakta güçlük çekiyoruz” diye günah çıkarmışlardı. Daha önce bu sözleri söyleyenleri, yanlı basın başta olmak üzere hükümet yetkilileri “Ergenekoncu” olarak suçlamışlardı.
Durum değişmiş, Sayın Başbakan bu davanın savcılığını bırakmış, “Ergenekoncu” olmuş görünüyor!
Şimdi de Sayın elçi mi Ergenekoncu(!) oldu? Yoksa Atlantik’te bir rol değişimi mi söz konusu?
Amerikan elçisi böyle konuştu ya, çok yakında AKP, oldukça asker yanlısı görünürse hiç şaşmayın. Çünkü Amerika bunların ciğerlerine işlemiş… Elçi bu şekilde konuşacak da bunlar kayıtsız kalacak, olacak şey değil. Bakmayın öyle çelik, çomak konuşmalara… Bunlar izinsiz tuvalete gidemezler.
Sayın Erdoğan daha önce işaret almamış olsaydı, günah çıkarmazdı… Sayın Başbakan öyle destursuz konuşacak biri değil! Bazen boşluğa düşüp konuştuğu oluyor, sonra hatasını misliyle düzeltiyor. “Libya’da NATO’nun ne işi var” dedikten sonra İzmir’i saldırı merkezi yapmıştı.
Neyse biz bu ağız değişikliğini konuşalım:
Bundan bir ay kadar önce, Amerikan’ın bazı çocukları ‘Baba’larına AKP’yi şikâyete gitmişlerdi. Ülke içinde hukuksuz uygulamaları ve mahpusta ömür çürütenleri konu eden serzenişlerde bulunmuşlardı. O babaları acaba çocuklarının bir kısmının kulağını mı çekiyor?
Yahut AKP’nin vatandaşın gözünde hızla eridiği görülüyor da, Amerika yeni ‘Çocukları’nı mı devreye koyacak?
Malum onlar için önemli olan, “Çocukların hizmeti” bunun sivil veya asker olması çok önemli değil. Hatta demokrat veya diktatör olmaları bile önemli değil. Zaten kendilerini dinleyenleri demokrat, dinlemeyenleri diktatör olarak görüyorlar.
Amerika bu defa içerdekileri kullanmayı düşünüyor olabilir mi? Olabilir. Sayın Erdoğan da hapiste yetişmiş ve pişmişti!
Birkaç ay yatıp sonra “Hizmet” kervanına katılmak, Atlantik’in “terbiye” metodu olmuş artık.
Bunların hepsi tahmin tabii… Kimse alınganlık göstermesin lütfen. “İçerdekiler çıkmasın” diye bir şey söylemiyorum. Yahut onları “ABD ile işbirliği içindeler” diye de suçlamıyorum, sakın yanlış anlaşılmasın… Tek bildiğim Amerika kimse için hayırlı rüya görmez…
Ancak içerdekilerin çoğunluğu Apo veya Amerika hürmetine dışarı çıkmaktansa çıkmamayı tercih eden şahsiyetlerdir. Sadece bu insanlar üzerine plan yapan “eşikçiler”, büyük babalarına bu tarz bir anlaşma teklif etmiş olabilirler mi? diye fikir yürütüyorum.
Çünkü “çocuklar” rövanş anlayışı içinde ne kadar birbirlerini yerlerse, ülke insanı ne kadar kamplara bölünürse, o kadar işler tıkırında olur Amerika için.
Öyle ise artık “Çocukların” büyüyüp adam olmaları lazım… İyiyi, kötüyü ayırt etmeleri, kendilerini kullandırmamaları gerekir. Ecnebinin keyfi için birbirleriyle tepineceklerine, ülkenin menfaatlerine dönmeliler. Bağımlı ve uyuşuk kafaları terk etmeliler.
Amerika’nın “asker çocukları” ihtilal yaparak geçmişte sivilleri içeri attılar. Sonraları yine post modern darbelerle ve e-muhtıralarla çocukluklarına devam ettiler. Şimdi “sivil” çocukları işbaşı yapınca da, askerleri içeri tıktılar.
O zamanlar sorgusuz sualsiz, içeri giren siviller olmuştu. Şimdi ise askerler… Süreç aynı… Değişen bir şey yoktur.
Değişen tek şey kendilerini kullandıran “çocukların” kıyafeti… Halkımız bu kıyafetlere bakarak karşı veya taraf oluyor ama kıyafet içindekilerin kimin çocukları olduklarını göremiyor. Burada zararlı çıkan ise, yine kendisi oluyor… Gerçekleri görerek asıl faile karşı tavır almıyor.