Hacıbektaş “Türkleri çağır” dedi

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı, Prof. Dr. Haydar Baş kalabalık bir heyet ile Hindistan gezisine çıktılar. Ardından ayağının tozu ile Gaziantep’te düzenlenen Milli Kahramanlar Programına katıldılar.

Gerek Hindistan gezisi ile ilgili Yeni Mesaj gazetesinde yaptıkları yorum ve tespitleri, gerekse programın kapanış konuşmasında verdiği mesajlar O’nun insanlığa örnek mükemmel bir “Baba Türk” olduğunu ortaya koymuştur.

İnsanlık ailesinin en şerefli üyesi olan Türk milletinin şefkat elidir Sayın Baş…

Milli bütünlüğe verdiği önem ve bağımsızlık davası ile Sayın Baş, Hoca Atatürk… “Türklüğün et ve kemik olduğu” gerçeğini ifade buyurarak, Ehl-i Beyt ırmağından beslendiğini ortaya koyması ile de Hoca Türk… Olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.

İman ve ilahi feyzin hasetten arındırdığı her gönül sahibi, bunu rahatlıkla görebilir. Bu sebeple Hoca Türk ifadesini ilk defa kıymetli kalem, Hasan Demir ağabeyimden okuduğumu ifade ederek, bu manevi keşifleri için kendilerini tebrik ederim.

Kalbinde iman, damarında Türk’ün asil kanı bulunan her vatan evladı, Sayın Baş’ı ekranda izlediğinde karşısında adeta imanın insan şeklini ve Türk’ün atasını görür… Adeta zamanda yolculuğa çıkar… O’nda Dede Korkut’u seyreder. Alparslan’ı görür ve Hacıbektaş’ı yaşar…

Hacıbektaş deyince aklıma geldi…

Hacıbektaş, Peygamberimizin “Türk” torunudur. Ne büyük şeref, aman Yarabbi… Bu zat Anadolu’yu önce Müslümanlaştıran, sonrada Türkleştiren büyük bir velidir. Anadolu’nun Müslüman ve Türk olmasından sonra, onu koruyacak, kollayacak peygamber ocağını da Hacıbektaş’ın dergâhı inşa etmiştir.

Yani, Yeniçeri Ocağı Bektaşi geleneğinden doğmuştur. Bugün dahi, askere giden her gencimiz, Bektaşi izlerini görebilir. “Çocuklarınızı askere göndermeyin” diyen “Nurcu Haham” Tuncay Güney’e inat “Her Türk asker doğar…” diyerek peygamber ocağına koşalım.

Gerekirse bizi de alsınlar, bir daha askerlik yapalım. Çünkü bu ocakta Hacıbektaş’ın, Ehl-i Beyt’in ve Peygamberin kokusu var.

Dönelim, Hacıbektaş’a… Hacıbektaş dergâhı; Osmanlı devletinin çöküşünden sonra yine sahnede…

Yani Hacıbektaş-ı Veli’nin nefesi ile hayat bulan Anadolu Türk-İslam varlığı, yok olmak üzereyken, yeni bir nefes ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak yeniden doğuyor.

Şu anda günümüzde kefen biçiciler yine Türk’e kefen biçmekteler… Türk adını bile Anayasa’dan çıkarıyorlar. Ayrılık unsuruymuş! Ülkeyi eyaletlere bölerek, ecnebi ağalarını memnun etmeye çalışan, yerli marabalar çıkmış…

“Türk’ten Öcalan’lar” toplanmış masa başında Türk’ün vatanını müzakere ediyorlar… Adaya gidip geliyorlar, düğün dernek kuruyorlar…” Türklükten ebediyen kurtuluyoruz” diye… Avucunu yalarlar…

Çünkü Hacıbektaş-ı Veli’nin nefesi yine yetişti…

Dergâhta Atatürk ile üç gün Hacıbektaş’ın “eşiğinde” bekleyerek, manevi ruhsat ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Çelebi’nin gelini Arife Ana, bugün Hoca Atatürk ile Cumhuriyete sahip çıkıyor.

İşgalciler; Antep ve Maraş’ı ele geçirmiş, Türk’ün yurdunu kendilerine göre parçalamışlar ve paylaştıklarını almaya gelmişlerdi. Antep’te Şahin Bey’den, Maraş’ta Sütçü İmam’dan haberleri bile yoktu. Tabi Hacıbektaş dergâhından da…

Sonraları, “Geldikleri gibi gitmişlerdi.” Çünkü karşılarında “Savaşmayı değil, ölmeyi emreden” Mustafa Kemal, Peygamberine kavuşmak için köprünün altında gizlenmekten vazgeçerek, üstüne çıkıp savaşan Şahin Bey vardı. Hepsinin önlerinde ise Hacıbektaş-ı Veli vardı…

Şimdi anladık mı Hoca Atatürk, Hoca Türk ve Baba Türk olan Haydar Hoca neden Ehl-i Beyt dedi? Neden Hacıbektaş’a ve Atatürk’e gitti?

Neden Şahin Bey’e, Sütçü İmam’a, Kara Fatma’ya gitti?

Çünkü Hacıbektaş yine ayakta, Hoca Türk’e “Türkleri çağır” dedi. O’da önce toprağın altındaki dirilerden başladı… Üstündekiler de bu arada uyanmaya başladı…

”Allahu ekber Türkler geliyor…” Bakın, bakın! Önlerinde kalpaklı Hoca Türk…

Hacıbektaş “Türkleri çağır” dedi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön