Bu kitap yalnızca bir insanın hayat hikâyesini anlatmaz; aynı zamanda bir hakikatin, bir inancın, sarsılmaz bir duruşun ve mücadeleyle yoğrulmuş bir ömrün izini sürer. Anlatılan, bir ömürden çok daha fazlasıdır: Bu, zamanı ve mekânı aşan bir fikir hareketinin ve millet tasavvurunun tarihidir.
Prof. Dr. Haydar Baş, yaşadığı dönemin ötesine seslenen, çağları aşan bir şahsiyetti. Onu anlamak, yalnızca bir bireyi değil; o şahsiyetin taşıdığı derin düşünce dünyasını, ahlaki çizgisini ve millet sevdasını kavramaktır. O; ilmiyle aydınlatan bir mütefekkir, cesaretiyle yön veren bir lider, manevi derinliğiyle yol gösteren bir rehber ve toplumsal dönüşümün öncüsüdür.
Bu eser, Haydar Baş’ın çocukluk yıllarından son nefesine kadar uzanan hayat yolculuğunu; biyografik ayrıntıların ötesine geçerek sosyopolitik, dinî ve fikrî boyutlarıyla büyük bir bütünlük içinde ele alır. Ticari girişimleri, siyasi mücadelesi, ilmi gayretleri ve manevi yönü birbirinden ayrılmadan, iç içe geçmiş bir yapı içinde anlatılmıştır.
Onu tanıyanların şahitlikleri, yazıları ve hatıraları bu metinde can bulur; zira Haydar Baş, yalnızca sözleriyle değil, yaşayışıyla da iz bırakmış ender bir insandır.
Bu kitap, bugüne bir tefekkür, yarına ise bir hatırlatmadır. Onun ömrü sadece geçmişin değil, geleceğin de sesi olarak yankılanır. O, ait olmadığı zamanlarda ve coğrafyalarda dahi “millet” ve “hakikat” adına yeni ufuklar açmaya çalışan büyük bir dava adamıdır.
Haydar Baş, yalnızca bir akademisyen, siyasetçi ya da iş insanı değil; Türkiye’nin yakın tarihinde derin izler bırakmış çok yönlü bir liderdir. Hayatı boyunca sergilediği azim, kararlılık ve insan sevgisiyle, iktisattan siyasete, maneviyattan millî meselelere uzanan geniş bir alanda kalıcı eserler ortaya koymuştur.
Bu eser, onun dünyaya mal olmuş devrimci tezlerini; özellikle Türkiye’nin tam ve gerçek bağımsızlığı için geliştirdiği Milli Ekonomi Modeli’ni kapsamlı biçimde ortaya koymaktadır. “Hoş Geldin Atatürk” eseri gibi “Ehl-i Beyt” merkezli çalışmaları ve faaliyetleriyle millî ve manevî değerleri harmanlayarak Türkiye’nin özüne ve köklerine dönüşüne rehberlik etmiştir. Millî bütünlüğü dinî bütünlük, dinî bütünlüğü ise millî birlik içinde değerlendirmiştir.
Duruşu sadece ekonomi ve siyaset sahasında değil; emperyalizme karşı verilen bağımsızlık mücadelesinde de açık ve kararlıdır. Milletimizin onurunu ve haysiyetini savunan yerli ve millî bir ses olarak tarihimizde eşsiz bir yer edinmiştir.
Onun dünyasında maddî başarı kadar manevî değerler; ilim kadar samimiyet, irfan kadar dürüstlük ve içtenlik de esastır. Hayatını Allah’a ve milletine adamış; ülkesinin gerçek kurtuluşu için yılmadan mücadele etmiştir. Bu hayat hikâyesi yalnızca geçmişe ait bir anı değil; bugünümüzü ve yarınımızı aydınlatan kalıcı bir rehberdir.
Bu satırlarda onun kaleminden ve izinden geçenlerin sesi duyulacak; ilimle, cesaretle ve vatan sevgisiyle yoğrulmuş bir ömrün izleri hissedilecektir. Umuyoruz ki bu eser, onu tanımayanlara yeni bir pencere açacak; sevenleri için ise kıymetli bir hatıra olacaktır.
Haydar Baş’ın hayatı, bize zor zamanlarda yılmamayı, ideallerden vazgeçmemeyi ve ülke sevgisini tüm benliğimizde taşımamız gerektiğini hatırlatıyor. Onun bıraktığı miras, yalnızca bir şahsiyetin değil; büyük bir mücadelenin ve derin bir aşkın ölümsüz izidir. Bu izleri takip etmek ve onun gösterdiği yolda yürümek, bu kitabın en temel amacıdır.
Bu çalışmayı kaleme almamın en derin sebebi ise, bizzat kendisinin bana anlattığı hatıralarında dile getirdiği isteğidir: “Hayatımı yaz,” demişti. Vefatından 20 gün önce, evin bahçesindeki asmanın altında, yüzlerce arkadaşımız olduğu halde, sesine sinen o içtenlikle söylediği şu söz, bu kitabın taşıdığı sorumluluğu ömrüm boyunca içimde hissettirecek:
“Evladım sen o kitabı yazmazsan, kimse yazamaz.”
Bu benim için bir görevden öte, derin bir vefa borcudur.
Bu kitapla, Prof. Dr. Haydar Baş’ın hayatını ve düşüncelerini; milletimizin bağımsızlık ve hakikat mücadelesindeki eşsiz yerini doğru ve derinlikli bir şekilde aktarmayı amaçladım. Onun izinde yürüyenlere ışık tutacak, gelecek nesillere yol gösterecek bir kaynak sunmak en büyük arzumdur.
NOT: “Bu yazı, ‘Hakikate Adanmış Hayat’ kitabının takdim yazısıdır.”
