Hakikati Çürütemezsiniz

 

Bazen bir hakikat, bir kitapla ortaya çıkar ve bazılarını rahatsız eder. Bugün yaşadığım saldırıların kaynağı aslında benim yazmam değil; yazdığımın içeriği. “Hakikate Adanmış Hayat” kitabı, sadece Prof. Dr. Haydar Baş’ın ömrünü değil, aynı zamanda bir davayı, bir mücadeleyi ve bir hakikati gözler önüne seriyor.

Geçmişte aynı insanlar, “Hocamızı çok seviyoruz” diyenler değil miydi? Onun yanında yürüyen, onun gölgesinde güç devşiren, onun sözlerini sahiplenenler… Şimdi ne değişti de birden bire “deli, şizofren, ajan” gibi yaftalara sarıldılar? Ben değişmedim. Kitap da iftiradan, hayalden yazılmadı. Hocamızın bizzat vasiyeti, kendi dilinden aktardığı hatıralar ve bir ömrün şahidi olduğum gerçekler bu satırları oluşturdu.

Asıl mesele şu: Bu kitap, bazılarına ayna tuttu. O aynada, kendi suskunluklarını, kendi dönüşlerini, kendi küçük hesaplarını gördüler. Hakikat onlara fazla geldi. Çünkü kitap, birilerinin işine gelmeyen bir şeyi gösteriyor: Haydar Baş’ın hayatı sadece bir hatıra değil; bugüne ışık tutan bir hakikat. Hakikati görmek istemeyenler, aslında kendi körlüklerini ifşa ettiler.

Kolay yolu seçiyorlar. Kitabı çürütemeyince, yazarı çürütmeye çalışıyorlar. Oysa bana “ajan” demekle hakikat kaybolmaz. Bana “deli” demekle, yazılanların izi silinmez. Tam tersine, bu saldırılar kitabın değerini artırıyor. Çünkü hakikati susturmanın en eski yolu, hakikati dillendirenlere iftira atmaktır. Bu yol dün de böyleydi, bugün de böyledir. Fakat bir fark var: Hakikat her defasında daha güçlü geri döner.

Benim hesabım yok, beklentim yok. Ne makam derdim var, ne de menfaat kaygım. Bir büyüğün emanetine sahip çıktım. Yazmasaydım, vicdan azabıyla yaşayacaktım. Yazdım ve huzura erdim. Şimdi kimin ne dediği, ne iftira ettiği umurumda değil. Çünkü biliyorum ki hakikat, eninde sonunda kendi yolunu açar. Hakikat, er ya da geç perdeyi yırtar, gerçeği ortaya çıkarır.

Bugün bana saldıranlar aslında kendilerine saldırıyorlar. Kendi geçmişlerine, kendi sözlerine, kendi hatıralarına ihanet ediyorlar. Onlar dün söylediklerini inkâr ediyor, kendi gölgelerinden korkuyorlar. Ama bu yolun sonu yok. Çünkü hakikati karartamazsınız. Hakikat, er ya da geç konuşur. Ve işte o zaman, herkes kendi vicdanıyla yüzleşir. Kaçacak yerleri kalmayacak.

Benim tek derdim bu emaneti gelecek nesillere taşımak. Bugün bana iftira edenler yarın unutulacak. Ama hakikat, bu milletin hafızasında kalacak. Çünkü hakikat, toprağa gömülse de filiz verir. Ateşin ortasına atılsa da yanmaz, küllerinden yeniden doğar. Bir kitapla başlayan bu yol, bir milletin vicdanında kök salacak. Ve kim ne yaparsa yapsın, hakikatin yürüyüşünü durduramayacak.

Bugün bana söylenenler yarın toz gibi savrulacak. Ama bu satırlarda yazılı olan hakikat, yarının evlatlarına ışık olacak. Hakikati çürütemezsiniz. Çünkü hakikat, insanın en derin yerinde, vicdanında ve tarih dediğimiz hafızada yaşamaya devam eder.

Hakikati Çürütemezsiniz
Başa dön