Türkiye yeni bir kurtuluş savaşına gebe farkındamısınız. Ülkenin kurtuluşu için oy vermeyenler, kurtuluş savaşı verir mi, bilmiyorum. Kurtuluş savaşı, bir Bağımsız Türkiye imanı ve inancını gerektirir.
ABD uçaklarının tepemizde dolaşmasında huylanmayanlar, Alman askerlerinin Maraş ve Konya'da gezmelerinde rahatsız olmayanlar, karakter olarak bağımsızlar mı, takdirlerinize bırakıyorum.
"Türkiye NATO toprağıdır" dendiğinde, bu çok "vatanperver" arkadaşlar neredelerdi?
"Ya sev, ya terk et"çiler mesela, uyuyorlar mıydı?
Yahut Atatürk partisini zimmetlerine geçirenler?
Atatürk'ün kurduğu bu devlet, şuan topraklarının bir kısmına ne yazık ki sahip değil.
Irak ve Suriye gibi?
Irak, ABD'den iki defa işgal yedi bu noktaya geldi.
Suriye, yüzlerce terör örgütünün Batı tarafından desteklenmesi sonucu ancak bu hale geldi.
Peki, Türkiye'ye ne oldu?
İşgal edilmedik!
Bize savaş açan olmadı!
Ne oldu da Irak ve Suriye ile aynı durumdayız?
Cevabı açık:
AKP geldi!
En az iki ABD işgaline veya yüzlerce terör örgütlerinin açtıkları tahribata denk bir ayrılık tahribatı bıraktı ortada.
Irak'ta çıkan petrol yasası, harfiyle Türkiye'de çıktı. Suriye'de ki silahlı örgütlerden daha etkili bir bölünme süreci doğurdular.
Suriye'nin devlet kontrolünde olduğu bölgelerde, hiç anarşi yokken, Türkiye'nin hiçbir yeri güvenli değil.
Yani Suriye'den bile daha kötü durumdayız.
Havaalanına havanlar düştü, nerden geldiği konuşulmadı bile.
Abarttığımı sanmayın lütfen!
Diyarbakır Ulu camide, Cuma namazı kılınamadı.
Bin yıldır susmayan ezan
Sustu.
Devlet sağlık hizmeti, veremiyor.
Eğitim hizmeti, veremiyor.
Devlet mermi ve gaz dışında, bir şey veremiyor!
Birde halen evlerini terk etmeyenler varsa, kumanya veriyor.
Asker ve polislerimiz emir kulu, ne yapsınlar. Kendilerine verilen vazifeleri, insanüstü bir gayretle yapıyorlar.
Allah yardımcıları olsun.
Ancak "süreç"te, silah ve cephane yığınağına göz yumduklarını itiraf edenlere kim, nasıl hesap soracak?
Bu hesap sorulmasın diye, "Başkanlık" istiyorlar.
Şu durumda ülkeyi iktidarın yanlış politikaları bölmüşken, hepsi suçüstü iken, başkanlık olduğunda, bu suçtan yırtacak ve suçu milletin üzerine atacaklar. "Başkanlığı milletim istedi" diyecekler. Cürümlerinin bir parçası yapacaklar.
Dostlar!
Canlar!
Beyler!
Arkadaşlar!
Yeni bir kurtuluş savaşı vermeden, ülkenin kurtulması imkânsız biliyor musunuz?
O duruma getirdiler ülkeyi. Kurtuluş savaşı verilse de çok zor ama farz edelim verilecek. Peki, kime karşı verilecek?
Karşınızda net bir düşman görüyor musunuz?
Yok.
Ama düşman çok? Ayrıca düşmanların siyasi emelleri bu iktidarda "çözüm süreci", "başkanlık sistemi" ve dış politika olarak eteğe kemiğe bürünmüş.
Bunu vatandaş görmedi, göremedi.
İhanet içerde olunca, kilit kapı tutmaz demişler. Şimdi İhanet içerde ve kapı kilit tutmuyor!
İktidar ülkeyi "başkanlık" diye eyaletlere bölmek istiyor, terör örgütü "öz yönetim" diye bölüyor.
Fark ne?
Biri silahla bölüyor, diğeri yalan siyasetiyle?
Peki, pejmürde muhalefet ne yapıyor?
İktidara sağ ve sol ayak görevini, başarı ile icra ediyor.
Ne kaldı?
Meclis dışı gerçek muhalefet!
Yani Baş muhalefet?
Prof. Dr. Haydar Baş muhalefeti?
İlmi, irfanı ve siyasetiyle?
ABD'nin "ılımlı İslam" ve "radikal İslam" tuzağına düşen dünya Müslümanlarının önüne, Ehlibeyt İslam'ı kurtuluş gemisi olarak koyan gerçek kurtarıcı?
Kapitalizmin sömürü düzenini, "Milli Ekonomi Modeli" diye bozan adam?
Tez ve modeliyle ülkeleri teslim alan, büyük siyaset, ilim ve fikir adamı?
O kadar uyarmıştı.
"Çareyi dışarıda aramayın, ben bu işin Hızır'ıyım" demişti.
Adeta yalvarmış, yalvarmıştı.
Onun derdi, koltuk muydu?
O koltuğa, Sayın Baş tükürmez ya!
Tükürse rahmet olur da, tükürmez!
Onun oturduğu rıza koltuğunu, bilenler bilir. Siyaseti son nefes için yapanı anlamak, bir kömüre ülke satanların anlayacağı bir şey değil.
O kadar yazdık, o kadar söyledik: Bu gün oy vererek kurtaracağımız ülkemizi gün gelip can versek de kurtaramayız. Bu benim seçim sathı mahallinde, sürekli kullandığım bir sözdü.
Çünkü Türkiye'de yapılan seçim değil. Seçim görünümlü, Sevr oylamasıydı.
Küresel güçler iktidarı ele geçirdi de, muhalefeti boş mu bıraktı sanıyorsunuz. Atatürk'e ait partinin lideri "Atatürk" demiyor. "Milliyetçi" bilinen parti, iktidarın "tezkere" dostu!
Kavşak destek hattı!
Dün kurtuluş savaşı verdik çünkü bağımsız bir millet vardı. Bu gün öyle mi?
Kredi bağımlısı, iktidar bağımlısı, parti bağımlısı, NATO bağımlısı, ABD bağımlısı, Cemaat bağımlısı, çakma tarikat bağımlısı bir vatandaş profili var.
Allah'ım sen ülkemizi koru!
Gayri umudumuz kalmadı.