İki Türk

Bu ülkede, sakın ola bir şey yapma!

Ülkeye hizmetmiş, ülkeyi tanıtmakmış, ülkeyi ilim ve bilim dalında temsil etmekmiş, bunları geçin!

Başınıza gelmeyen kalmaz!

Benden söylemesi?

Kökeninizden tutun; mezhebinize, nesebinize kadar inerler alimallah!

Eşiniz kim?

Çocuk sayınız ne?

Ten renginiz?

Arabanız?

Ev sayınız?

Hangi görüşe yakınsınız?

Alevi misiniz, Sünni misiniz?

Her şeyi dillendirirler. Bir tek ilminizle ilgilenmezler.

Hele bir de "Türküm" derseniz, Allah kurtarsın!

Yandınız demektir.

Hızır yoldaşınız olsun.

Değil Nobel, kırk Nobel alsanız dillerinden kurtulamazsınız!

Nobel almak için, "Türkler, Ermenileri ve Kürtleri kesti" derseniz, o zaman başka!

O iş farklı?

Hem Nobel alacaksınız.

Hem Türk olacaksınız.

Hem de, "Türk'üm, o kadar" diyeceksiniz. Fakat bir sevindirici durum şu olabilir ki, Saray'da konuk edilmek, taarruz şiddetini birazcık azaltabilir.

Yine de; "Ödülü teslim edecek başka yer mi bulamadınız","Orası Anıtkabir, orda dua olur mu",şeklinde sıyrıklarla işi atlatmak varmış!

Buna şükür!

Atatürk'e hakaretin nerdeyse "iktidar" olduğu ülkemizde, Prof. Dr. Aziz Sancar'ın üstün başarısını, Türk Milleti'ne ve onun Ata'sına hediye etmesi, kalbinde vatan sevgisi olanların gözlerini yaşartmıştır.

Mardin'den başlayan bir ilim yolculuğunun dünyaya Türk'ün elini öptürmesiyle nihayete ermesi ancak böyle Aziz bir hocaya nasip olabilir.

Mardin'i, Türkiye'yi unutmayan; adeta Mardin ve Türkiye için yaşayan bir insana yapılan "sosyal medya" terbiyesizliği beni gerçekten üzdü.

Onun hakkında atıp tutanlar acaba, onun ilmi ile küçük bir araştırma yaptılar mı?

Aziz hocam, ülkenin bu kanserli hücrelerini bence tedavi etmesin!

Ümitsiz vakalar!

Düzelmezler!

Boşuna vakit kaybı olur!

Aziz Sancar Hoca, bu ülkeye gelsin, eminim üniversiteler onu kapıdan içeri almazlar. Diplomasını bile sorgulamak isteyenler çıkacaktır. Kamuoyu baskısıyla alsalar bile, ona oda vereceklerini sanmam.

Nerden mi biliyorum?

Ön yargılıyım öyle mi?

Keşke öyle olsam ama değilim. Bu ülkede, dünyanın en genç Profesörü unvanını almış bir Oktay Sinanoğlu gelip geçti. Kırık bir masa ve çatısı akıtan bir oda verdiler, merhuma.

Neden "Türküm" dediği için. Bu ülkenin gençleri onu tanıyamadan, bir Sinanoğlu göçüp gitti bu dünyadan.

Ülke olarak güzel bir habere, sanki tahammülümüz yok.

Prof. Dr. Haydar Baş Bey?

Bir ekonomik model yazdı.

Bunu Türk milleti için yazdığının, belki yüzlerce defa altını çizdi. "Ben bu işi biliyorum" dedi. Noterden taahhütler verdi. Modeline, sistemine, o kadar güvendi.

Taştan ses çıktı, bu ülkede tık olmadı.

Çünkü "ben Türkoğlu Türküm" dedi. "Akçaabat'ta bize Kibarlar derler" dedi. "Dedem Sarıkamış şehididir" dedi.

Daha neler dedi neler?

Dedikçe perdelendi.

Konuştukça, yok sayıldı.

Duymazlıktan gelindi.

Rusya Sayın Baş'ı duydu.

En önemli iktisatçılarını Akçaabat'a gönderdi.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni inceletti. Rus iktisatçılar, bu tez karşısında şapka çıkarttılar. Tam dokuz uluslararası kongre ile tezi dünya tanıdı. Tez ve görüş ihraç etmekle ünlü Rusya, bu tez ve görüşü dünyaya yaydı. "Ticarette milli paraların devreye sokulmasından" tutunda, "kaynakların devletleştirilmesine" kadar hemen her görüş, Sayın Baş'tan alındı.

Duma'da tezin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ağırlandı. Rus vekiller, "Ne Mutlu Türküm Diyene" dediler.

Teze "Haydarizm" ismini verdiler. Biz zannettik ki, Türkiye'de yer yerinde oynayacak. Türkiye'nin Rusya büyük elçiliği Duma'da hocamızın yanında olacak diye düşündük.

Ne mümkün?

Sayın Baş'ın tezi hakkında bir satır yazmadılar. Ama konuştular. Fakat tezini değil?

Aleviye "Müslüman" dediği için, "Haydar Baş Şii oldu" dediler. Ruslar "Ne mutlu Türküm Diyene" diyor, bunlar "Haydar Baş Rusçu oldu" dediler. "Atatürk" dediği için "askerin, devletin adamı" dediler.

Aziz hocamın şansı, bu ödülü ABD'den alması herhalde?

"ABD" deyince bu kafalar, Beyazsaray'a dönerek secde ederlerde!..

Bugün dünyada "tüketim eksenli tek model" olma özelliğini taşıyan Baş Model, devletlerin "milli ve sosyal devlet" olmasının formüllerini içerir.

Prof. Dr. Haydar Baş, iktisadın tanımını değiştirdi. "Kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı olduğunu" ispatladı. Paraya yeni tanımlar getirdi. Yeni görevler yükledi. Sosyalizm ve kapitalizmin tüm tezlerini çürüttü. "Tüketim en büyük kaynaktır" dedi.

Doğusu, Batısı, dünyanın en büyük iktisatçıları bir Türk'ün elini öpmek için sıraya girdiler. "Sen bu ilmi nerden aldın?" dediler. Bizim cahiller ne dedi biliyor musunuz?

"Sen diplomayı nerden aldın?" dediler. Kemal Gürüz ve bütün diploma sorucular, mahkûm oldular.

İçimizde ki beyinsizlere rağmen "Türk ve Atatürk" diyenlere selam olsun. Ülkesine, yediği ekmek ve içtiği suyu için kendini borçlu hisseden tüm yürekleri hürmetle selamlıyorum.

Türk'ün bağımsızlık meşalesini, Atatürk'ten devraldığına inandığım Baş hocamın da ellerinde öperim.

İki Türk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön