Ne yazık ki, bu ülke, kurtuluş yolunda değil. Ne iktidardaki partiler, ne de muhalefettekilerin böyle bir derdi yok. Tek dertleri, bir koltukta kalmak… Tek amaçları, mevcut durumlarını muhafaza etmek.
Bu kış, karakış geçecek haberiniz olsun. Ekonomide karanlık günler, bizi bekliyor. İsteyen inanır, isteyen inanmaz!..
IMF, Türkiye'ye geldi. Muhalefet ile görüştü. CHP ve İP yetkilileriyle biraraya geldiler. İktidar muhalefete yüklendi: "IMF ile ne görüştünüz!" diye…
Ben söyleyeyim: IMF, Türkiye'den borç istedi ama bunu iktidardan isteyecek yüzü yok, çünkü daha önce aldıklarını bile ödeyemediler, bu sebeple muhalefeti araya koydular!
Muhalefetten aracılık etmelerini istedi!
Şaka gibi bir ülke!
Türkiye'nin battığını görüyorlar. Muhalefet, bunun ne kadar farkında diye, sorular sorup, onları test ettiler. Önümüzdeki aylar, muhtemel bir Türkiye ittifakı söz konusu olduğunda, iktidar dışındakileri de, tanımak istiyorlar.
Birinin, Merkez bankası eski başkanı Faik Öztrak, diğerinin hazine eski müsteşarı Durmuş Yılmaz olduğuna, dikkat edin. Türkiye, IMF'den borç almazsa dahi, üye bir ülke. Üye bir ülkenin batıyor olması, anlaşmalar gereği, kontrol edilmesini zaruri kılar.
Şuna inanıyorum: Mevcut iktidar IMF'den borç almaz. Batar, yine almaz. Çünkü IMF, her şeyi kontrol eder, hesap sorar. Mevcut hükümet, denetim kabul eder mi!
McKinsey'den danışmanlık alır, ama IMF'yi asla kabul etmez. IMF iyi bir şey demiyorum, hükümet giderlerin denetimini istemez, o kadar. "50 milyon dolar için", tank-palet fabrikası satılır ama 80 milyona, zırhlı arabalar alınır.
Neyse!
Ne mevcut iktidar, ne de, birleşik ve yapışık iktidar, Türkiye ekonomisini kurtaramaz. IMF, Batı'dan alınan borçların ödenip ödenemeyeceğinin derdine düştü.
Türkiye artık Duyun-u Umumiyelik!
Davet etmeseniz bile gelirler. Yapılan “açık,-gizli-ikili” anlaşmaların gereğini, bir şekilde yaparlar. Çağdaş Duyun-i Ummiye kuruldu, biliyorsunuz: Borçlanma Genel Müdürlüğü…
IMF'ye kızacağınıza veya IMF'ye koşacağınıza, şu iki soruyu herkes kendine sorsun:
Bir; bu ülkede hiç mi ekonomiden anlayan insan yok, iş başına getirelim?
İki; ekonomiden anlayan var, bizden biri olması mı istenmiyor?
Bugüne kadar ekonomide alınan kararlar, hep dışarıdan yönlendirmeyle oldu. 24 Ocak Kararları'nın uygulanması için, bu ülkede ,12 Eylül yapıldı. Peki, 12 Eylül neden hiç bir zaman ekonomi boyutuyla değerlendirilmedi?
Bu tesadüf mü?
5 Nisan Kararları ya?
En son Derviş Yasaları… Türkiye'de halen, ekonomide, Derviş Yasaları yürürlükte. “ABD Derviş'i” diye, AKP, bir harfine dahi dokunmadı bu yasaların. Hepsini uygulamaya devam ediyor. Hükümetler değişsin, o yasalar değişmez.
Atlantik Derviş'inden bizlere İş ve Aş çıkmaz. Ölmeyecek derecede bizlere, ekmek ve su verilir o kadar. Bütün bir millet köle, emperyalistlerin prangaları 80 milyonun ayaklarında… Nefes alamıyor Türkiye!
Bu millet esir olamaz. Bu millet, Türk Milleti olmak zorunda. "Ne Mutlu Türküm Diyene" duruşuna gelmek zorunda.
Ne mi yapmalı:
IMF'ye değil, Haydar Baş'a gitmeli. Dünya, onun ekonomisini uyguluyor. Bakın Çin, Haydar Baş'tan aldığı aklı devreye soktu, bir yıl içinde yoksul sayısını, 150 milyon azalttı. Dün bu haber dünya gündemine düştü.
Çin, ne yaptı da bir yılda 150 milyon insanı, yoksulluktan kurtardı.
"İlim Çin'de de olsa alın" diyen bizim peygamberimiz değil mi? Çin'e değil, Trabzon'a dahi gitmiyoruz. Rus ekonomistler geldi, sizler neden gelmezsiniz!
Rus'u, Çin'i, geliyor da, biz neden Prof. Dr. Haydar Baş'tan özellikle sakınıyoruz. Haydar Hoca'ya gelen Ruslar Müslüman oldular. “Bu hoca, bizi de Müslüman eder” diye mi, korkuyorsunuz!
Valla kimseyi Müslüman etmiyoruz, kendileri Müslüman oluyorlar. Adam, ekonomi kitabını okuyor, Müslüman oluyor. Sizlere ne yapsak, olmazsınız, merak etmeyin!
Gelmenize bile lüzum yok. Her gün anlatıyoruz, her gün yazıyoruz. Milli Paralarla Ticaret’i Türkiye, Rusya’nın zoruyla uygulamaya koydu. Ama bizim, milli paramız yok. Yani yine, boşa kürek çekiyoruz. İşin sahibini dinleyin "Milli Para" neymiş, ona göre gereğini yapın!
Haydar Baş’la konuşun, IMF’e sorsa bile konuşmayın! Kendi meselemizi, düşmanla konuşamayız. “6 ayda Türkiye’yi düze çıkarırım” diyen bir insana, “bunu nasıl yaparsın, buyur yap!” deme cesareti, neden gösterilemiyor. Çünkü bu insan Haydar Baş ise yapar, bunu çok iyi biliyorlar.
Ülkenin sahip olduğu kaynakları devreye koymamak cahillik ise gündeme almamak, ihanettir. “Lozan’da verildi” yalanına sığınmak, emperyalistlere uşaklıktır. Madem kaynak yok; maden, petrol yok; Maden Yasası, Petrol Yasası, neden çıktı?
Kaz Dağları’nda ağaçlar neden kesildi. “Türkler iyi taş taşıyorlar” hakaretleri, ne çabuk unutuldu. Ağacı, kuşu konuştuk ama madenleri neden konuşamadık. Hangi güç bu önemli gündemi sakladı?
Prof. Dr. Haydar Baş’ı saklayan güçler.