Küresel beylere Köroğlu duruşu

Dünyanın küresel beyleri İslam dünyasına dadanmış durumda. Kimisini işgal ederek, kimisinde isyanlar çıkartarak, kimisinin de Türkiye gibi siyasetini ele geçirerek kaynaklarını sömürmekte ve sindirerek kendilerine bağımlı hale getirmekteler.

Onların emirlerini baş üstü edenler, yaşadıkları ülkede kullanılacakları mevkilere getirilmekte ve son kullanma tarihine kadar eşikten süpürülmeden tutulmaktalar. Bu beyler herkese bir değer biçmişler, değerini ödeyince de satın alırlar.

İşte hiçbir bedel ile “küresel beyler” tarafından satın alınamayan ve baş eğdirilmeyen bir Köroğlu var: Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş… Geçen Cumartesi gecesi Bolu’daydı.

Bolu beylerine seslenmek için değil tabii. Küresel beylere ve onların ülkemiz içindeki uzantılarına seslenmek için Bolu’daydı. Kalleşliğin kardeşlik, savaşın barış ve gavurluğun Müslümanlık olarak yutturulduğu, mertliğin bozulup yerini kancıklığın aldığı bir çağın elbette bir Kör oğluna ihtiyaç vardı.

O bu mertliğini ve yiğitliğini bağımsızlığına borçlu. Bağımsızlığını ise imanına… Onun bedelsiz olması, Peygamberine olan aşkından ve sarsılmaz bağlılığından kaynaklanır. Mekkeli müşrikler Efendimizin amcası Ebu Talib’e gelerek, bir teklifte bulunurlar. Herhalde bedelini tespit için…

Teklifleri şu “Ya Muhammed! Eğer bizim yöneticimiz olmak istersen buyur. Mal ve zenginlik istiyorsan o da tamam. Kızlarımızı istersen beğendiğini al, ne istersen vermeye hazırız. Ama İslam deme. ‘İlah yoktur, yalnız Allah var ve Muhammed O’nun kulu ve resulüdür’ sözünü söyleme ve bu davadan vazgeç!”

Bu teklifi Efendimize getiren ise onun insan olarak tek korucusu ve kollayıcısı olan Hz. Ebu Talip. Ona hitaben ”Sevgili Amcam! Sağ elime güneşi, sol elime ayı verseler ben bu davadan vazgeçmem” diye buyurmuştur.

Sayın Baş’ın bedelsizliği yolundan gittiği Efendimizden… Hem de öyle bir gidiş ki, efendimizin bastığı yere değil ayak, o dudak sürerek yürümekte! Efendimize yazdığı bir şiirde şöyle seslenmekte:

Sana yoktur hiçbir perde

Sensin derman bütün derde

Dudaklar bastığın yerde

Yürüsün Ya Resulüllah

Sayın Baş bu ülkeye Tayyip Bey gibi başbakan olmak isteseydi partisini Amerika’da kurardı. Zengin olmak isteseydi, iktidarla iyi geçinir ihale kovalar ya da kendisine Amerikan elçisi tarafından teklif edilen imkânları değerlendirirdi.

Ama o “küresel beyler” tarafından teslim alınmak istenen vatanını, namusunu müdafaa etmeyi seçiyor. Hem de sadece kılıcı ile değil, onların ‘delikli kapitalizm’ine karşı Mili Ekonomi Modeli ile yani Haydarizm’le.

Ülkenin sınırsız kaynaklarını eşit ve adil bir paylaşımla üzerinde yaşayanlara dağıtmak… Bunun için önce Bağımsız Türkiye, önce vatan diyor. Bu toprakların NATO toprağı olmadığını, bu topraklara için toprağa düşmüş askerlere giderek haykırıyor. Kahramanmaraş’ta Sütçü imam’la, İzmit’te Kara Fatma ile…

Hem de “Vatan sevgisinin zaaf olduğunu” söyleyen “küresel beylerin Nursuzuna” inat “Vatan sevgisinin imandan” olduğunu haykırıyor.

Peygambersiz İslam’ı dayatarak, küresel güçlerin eşiğine yüz sürenlerin fitne ve fesadına karşı ise, İslam’ın Ehl-i Beyt’ine gitmiştir. Bırakın peygambersiz İslam’ı, o Fatma’sız, Âli’siz, Hüseyin’siz ve Hasan’sız İslam’ın bile söz konusu olamayacağını haykırıyor. Kollarını açarak…

Küresel beylere eğilmeyen tek Baş ve tek duruş…

Küresel beylere Köroğlu duruşu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön