"Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt ve İslam Dünyasını kuşatan Fitneler" konulu panel serisi, ülkenin dört bir yanında devam ediyor. Milletimizin içine sokulan yüz yıllık fitneler bozuluyor. Ehl-i Beyt'i imanın ve İslam'ın merkezinden koparan anlayışların kaynağına iniliyor. Sadece kaynağına değil, inlerine iniliyor!Allah'ın yüzlerce ayeti ve Resûlullah'ın binlerce hadisi şerifi ve hatta mezhep imamlarının görüş ve düşünceleri bir kenara bırakılarak, üç beş kişinin bir araya gelerek "Halife" seçmesine "Ehl-i Sünnet" diyen, Ehl-i Gafillerin içine düştükleri, alet oldukları oyunlar bir bir ortaya konuyor. Gazeteniz Yeni Mesaj'ın İstanbul, Bursa, Gaziantep, Ankara ve en son olarak Trabzon'da gerçekleştirdiği programlar, halkın yoğun ilgisiyle karşılanıyor. İnsanımız bu programlarda, Ehl-i Beyt'in kıyamet sabahına kadar "Nuh'un Gemisi" olduğu gerçeğini, adeta ruhlarına sindiriyorlar.Sevgili Peygamberimizle birlikte, Hz. Fatıma'nın, Hz. Ali'nin, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in Allah'ın tertemiz kıldığı seçilmişler olduğunu öğreniyor. Üç beş kişinin biraraya gelerek seçtiklerinin, Allah'ın seçimi olmayacağını belliyorlar. Bir düşünelim; Ehl-i Beyt'i Allah seçiyor, halife dediklerimizi insanlar.Hangisi üstün?Elbette Allah'ın seçtikleri?Bu kadar basit!Allah'ın seçtikleri hakkında yüzlerce ayet ve binlerce hadis ortadayken, kulların seçtikleri hakkında kaynak sıfır… Bu, o kutlu insanları asla küçük düşürmek değil. Allah'ın muradını ve maksadını kavramaktır. Allah kendine ortak koşmayı nasıl men etmişse, yoluna alternatif yol icat etmeyi de, men etmiştir.Kur'an'da Ehl-i Beyt var ama Ehl-i Sünnet yoktur. Kaldı ki sünnet ehli olmak için Peygamberini ve Ehl-i Beyt'ini takip gerekir. Sünneti birkaç metre çaput, bez veya diş fırçası zannedenler, önce seçilmişlik kavramına inanmaları gerekir. Madem halifeyi seçiyorsunuz, buyurun peygamberi de seçin!İşte kafa ve gönüllerin Ehl-i Beyt nuruyla aydınlandığı, gözlerin onları hatırlamaktan nemlendiği Yeni Mesaj'ın paneller zinciri, izleyenleri aşk ve iman selinde yüzdürüyor. Denemesi bedava ama temiz bir kalple gitmek şartıyla. "Sabahın seher vaktinde Ali'yi gördüm, Ali'yi?" diyerek aşka ve sevdaya dalmamak mümkün değil.Yahu sizler nasıl Müslümanlarsınız ki; ne mezhep imamlarınızı dinliyorsunuz, ne "Ali olmazsa helak olurduk" diyen halifeleri dinliyorsunuz, ne "Ben kimin yöneticisi isem Ali de onun yöneticisidir" diyen Peygamberi dinliyorsunuz, ne de Ali ile ilgili onlarca ayet gönderen Allah'ı dinliyorsunuz!Ancak anlıyoruz, "Ali'yi ancak Mü'min olanlar sever".Türk milleti Hz. Ali ve Ehl-i Beyt aşığıdır. Çünkü Türk milletinin İslam'a girmesi Ehl-i Beyt eliyle olmuştur. Bu milleti, İslam'a girdiği kapıdan çıkartarak yok etmek istediler. Bu sebeple Hünkâr Hacı Bektaş'ın yoluna düşman bir yol icat etti İngilizler. İngilizler İslam dünyasına bir mezhep, bir tarikat ve bir de cemaat hediye ettiler!Vahhabiliğin İngiliz mezhebi olduğunu bugün çocuklar bile biliyor. Cemaat'i de bilmeyen kalmadı? Sıra İngiliz Tarikatı'nın bilinmesinde!Bu tarikat "11+1" diyebileceğimiz sonradan ilave, çakma bir tarikattır.11 tarikat Velayetin Başı İmam Ali'ye çıkarken, artı bir dediğimiz çakma tarikat, direk İngiltere'ye çıkıyor.Maneviyat kalp yoluyla Allah'a gitmek olduğundan, yolsuzlar hep duvara toslar. Çünkü öyle bir yol yok. Koskoca Ali yolu, Ali otobanı ortada iken, bu nasipsizler patika yolunda keçileri kaçırırlar. Mühipleri eninde sonunda cinlenir. Sosyal hayatta da "vatan" kavramı, bunların asla ilgi alanlarından olmayan bir kavramdır.İngilizlerin oyuncağı olmuş, tarih boyunca yüzlerce isyan çıkarmışlar. Atatürk Ehl-i Beyt'ten olduğu için ona düşman oldular. Mübarek anasına ne iftiralar attılar. "Babası bilinmiyor" dediler. Şimdi Atatürk'ün seceresi ortaya çıkınca, Seyyid olduğu belgeleriyle ortaya konunca, besmele duymuş şeytana döndüler. Bir de İngiliz Atatürk'ü dayatması oldu bu ülkede?Yıllarca İslam diye İngiliz İslam'ını, Atatürk diye İngiliz Atatürk'ünü karşı karşıya getirdiler. Millet çakma Müslümanlarla çakma Atatürkçüler arasında, nerdeyse bir yüz yılını, çatışmalar içinde geçirdi. İşte şimdi maske düşüyor, oyunlar bozuluyor.Türk Milleti'ne hem Ehl-i Beyt'in yolunu, hem bu ülkenin kurtarıcısı Atatürk'ü gerçek kimliğini kazandıran Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza sonsuz teşekkürler. Onun yetiştirdiği panel ekibini şehirlerimizde dört gözle bekleyelim. Sayın Baş, yüz yıllık oyunları bozdu. Binlerce yıllık dini ve ilmi gerçekleri gün yüzüne çıkardı.İster kabul edelim ister etmeyelim, o, Türk ve İslam dünyasının yeni bin yıllık kurtuluş ve yükseliş şifresini elinde bulunduruyor. Onu erken anlamamız erken kurtuluşumuza, geç anlamamız ise daha fazla sürünmemize sebeptir.Prof. Dr. Haydar Baş, bu ülke insanına zerk edilen ayrılık zehirlerinin tek panzehiridir. Bu sebeple sapla samanı, hak ile batılı ayırma görevini Allah adeta ona vermiş.Yeniden kurtuluşun parolası Atatürk, şifresi ise Haydar Baş'tır. Tarihe şahitlik etmek isteyenlerin, Yeni Mesaj'ın paneller zincirine katılmalarını tavsiye ederim.
Parola Atatürk şifre Haydar Baş!