AKP iktidara geldiğinden beri sapla saman hep birbirine karıştırılmıştır. Hak batıl ile karıştırılmış, hatta batıla malzeme yapılmış, batılın üstü hak ile örtülmüştür. Haç ve Haçlı yolu, Hilal ve İslam yolu olarak takdim edilmiş, bu şekilde insanımız Haçlı taraftarı yapılmıştır.
AB bir Haçlı birliğidir, bunu hem AB yetkilileri açık açık söylüyor hem de dünya biliyor. Üye sayısı on beşi aşmasına karşın, bayrağı on iki yıldızlı olup, on iki havariyi temsil etmektedir. Kısaca buna Haçlı bayrağı da denebilir, ama Sayın Başbakanın anlatımıyla AB’ye girmek hâşâ Allah’ın emriymiş gibi algılanmıştı bir zamanlar.
Ankara’da “AB’ye giriyoruz” bayramları yapılmış on iki havarili Haçlı bayrakları sakallı hacımın, örtülü bacımın ellerinde dalgalanmıştı. Müzakere tarihi almış, Erdoğan da Fatih ilan edilmişti. Yani İstanbul’u Hıristiyanlardan alan büyük bir zata verilen isim, bu defa ülkesini Hıristiyan birliğine sokma amacı taşıyan Sayın Erdoğan’a verilmişti.
Ayrıca özel bir bayrak çalışması da yapılarak Türk bayrağındaki Hilal’i, on iki yıldızın arasına gömerek yok etmişler. Yüzlerce yıldır bir hilal uğruna ne güneşler batmış, ne yiğitler can verilmişken bütün bunlar bir çırpıda silinip atılmıştı.
Sadece AB konusunda mı? Hayır. Tüm dış talepler İslam sosu ile süslenmiş ve ABD’nin projeleri başta BOP olmak üzere, AKP için gidilecek tek olmuştur. Yıllarca “Tek yol İslam” diyen yığınlar, dönüştürülme sonucu “Tek yol AB ve Amerika” deme noktasına getirilmişlerdir.
Irak işgalinde tezkereye rağmen ABD’nin yanında olunmuş, şimdi sürekli zulmün karşısında olduğunu iddia eden Erdoğan, o gün bir milyon Iraklının ölümünde Amerika’nın yanında yer almıştır. Üstelik tecavüzcü Amerikan askerlerine dua etmeyi de ihmal etmemişti.
Arap Baharı adıyla başlayan isyan hareketlerine finansör olduk, buna karşı olanlar ise zalimlikle suçlandı. Başbakan Erdoğan Libyalı isyancıları Ömer Muhtar’ın evlatları olarak nitelemişti. Hâlbuki Ömer Muhtar ülkesini işgal eden İtalyanlara karşı savaşmışken isyancılar Haçlı savaşının yeni askerleridir.
Yine Mısır’da yaptığı konuşma da ise Selahattin Eyyubi’den bahsederek, O mübarek şahsiyetin Haçlı ile savaşını, bugün Haçlı adına estirilen Arap Baharı’na malzeme yapmaktadır.
Sayın Başbakanın siyaset üslubu hep kullanma ve karıştırma üzerine bina edilmiştir. PKK taleplerine barış ve kardeşlik projesi diyor, AB taleplerine uygarlaşma projesi diyor, isyan hareketlerine demokratikleşme diyor, Amerikan taleplerine Büyük Ortadoğu Projesi diyor, toprak satışlarına ve kaynakların sömürülmesine yabancı sermayenin girişi diyor, hatta şehit “kelle” terörist tanık, terörist başı “sayın” oluyor…
Bunları artırmak mümkün, yani hep hak batıla malzeme oluyor, onun dilinde. Haç, Hilal oluyor, Hilal Haç oluyor. Çağ açıp çağ kapatan, Haçlıyı İslam yurdunda kovan nice şahsiyetler BOP yoluna acımasızca kurban ediliyor. Bu manevi şahsiyetlerden ahirette yakasını kurtaramayacaktır.
Tabi ahirete inanıyorlar mı onu bilmiyoruz. Çünkü inanan insanlar bu cinayetleri işleyemez. Sap ile samanı birbirine karıştırma politikaları Türk milletini tarihinde ilk defa Haçlının tarafı haline getirmiştir.
Ha bu arada saman dedik de aklıma geldi, ülkede bunlar saman da bırakmadı, artık o da ithal.
Tarım ülkesinde saman yoktur. Hem hayvancılık bitti hem saman bitti, bu da insanın aklına kötü şeyler getiriyor.
Madem hayvancılık bitti saman kıtlığı neden?
Saman kıtlığını artan öküz nüfusu tetiklemiş olabilir mi?
Araştırmak lazım.
Çünkü sap saman siyaseti, öküz sayısını artırmış olabilir.