İran halkı, ABD suikasti ile bütünleşti. Süleymani’nin naaşı şehir şehir dolaştırılarak, toplumu acı etrafında kenetledi. Sadece İran değil, Irak’ta değişti bu suikast sonrasında. Irak meclisinde ABD’ye “defol” kararı çıktı. ABD, Irak’ta, yasadışı şuan…
Bir insanın ölümü, bir toplumu diriltebiliyor, kendine getirte biliyor. Süleymani ne kada samimi bir iman adamıymış ki ölüsü dahi, ülkesine hizmet etti. İran’ı, Irak’ı, kendine getirdi. Hatta, bütün bir Müslüman dünyayı, salladı.
Türkiye’de bile münkiri münafığı ortaya çıkardı. Bilimum “din satıcılarını” suç üstü etti. Cübbe ile örtülmüş ABD seviciliğini ortaya çıkardı. Çakma milliyetçilikle gizlenmiş, NATO seviciliğini ortaya çıkardı.
ABD’nin öldürdüğüne sevinenler ve attığı bombalarla “serinleyenler” ne kadar “sakallı” ve ne kadar “cübbeli” ve hatta “şeriatçı-İslamcı” görünürlerse görünsünler, İskilipli Atıf’ların, Mustafa Sabri’lerin yolunda yürdüklerini gösterirler.
İslam ve Müslüman’la işleri, rant, koltuk kurtarmaya kadar. Onun dışında, bir yılan gibi başını kaldırırlar, olmadık bir anda Müslüman’ı sokarlar. Hatırlayın lütfen, Gülen’in, Akdeniz sularında İsrail’in katlettiği vatandaşlarımızla ilgili tavrını.
Kimse diyemez İran’ın komutanı, bizi ne ilgilendirir, onun ölümüne sevinenler veya üzülenler. İçimizdeki ABD’yi, İngiliz’i, İsrail’i görün diye anlatıyoruz. Yeni 15 Temmuz’lar yaşamayalım, yeni Kubliay’lar kurban vermeylim diye konuşuyoruz.
Karanlığa yakılmış Süleymani ışıkla, içimizdeki hain potansiyeli fark edilsin istiyoruz. Kurtuluş savaşında Çamlıca’da yatanların, söz konusu ABD menfeati olunca, “5 bin şakirtimle Kore’ye gitmeye hazırım” dediklerini, hatırlatıyoruz.
Nakşiler, Nurcular, FETÖ’cüler, Kürtçüler, PKK’lılar, hatta bazı “Türkçüler”, nasıl oluyorlarda aynı saldırıyla mutlu oluyorlar. Olayın sosylojik boyutu, mutlaka görülmeli. Venezuela bile bu saldırıya baş sağlığı dilerken, hükümetin, “Süleymani’ye şehit demedik” açıklaması, çok düşündürücü.
Dün Anzakları “şehit” gören kafaların, bugün komşu Müslüman bir ülkenin ikinci adamının ABD tarafından öldürülmesine “şehit” diyememeleri, gerçekten ciddiye alınması gereken bir konu. İran şehidi etrafında bütünleşirken, biz İran’ın şehidi konusunda ayrışıyoruz.
ABD tarafından vurulan İran mı Türkiye mi!
Biz, kendimize ağlayalım!
Bir işgal karşısında ülkenin bütün din satııcıları birleşip, ABD tarafında yer alabilir. Veya İngiltere tarafında… Dün Yunan tarafında yer alıp, Atatürk ve arkadaşlarına “katli vaciptir” fetvaları verenler, bugün çoğalmış vaziyette aramızda dolaşıyorlar.
Kalbinde iman olanın, Müslüman’ın acısında, sevinmesi sözkonusu olmaz. İslam peygamberi, bunu söylüyor. Müslüman’ın başına gelen felakette ancak kafirler ve münafıklar sevinir.
İşin bir başka boyutu, İran ve Irak’taki bütün soydaşlarımız, bu acı karşısında ağlayıp ağırlar yakarlarken kendini “Türkçü” gören bir kesim, nasıl “Cübbeli” pozisyonunda olurlar. İngiltere bunlara da mı “cübbe” giydirdi yoksa.
İran’da topraklarında Türkler, bugüne kadar 60’ın üzerinde devletler kurdular. Gerçek Türk’ün kalbi, bu bölgede ABD sineğinin bir Müslüman’ı ısırmasına bile tahammül etmez. Irak için de geçerli bu Suriye içinde…
Telafer’de Türkmenlere “soykırım” uygulanırken, bu tiplerin gıkları çıkmadı. Musul ve Kerkük’ün Barzani canilerince yağmalanmasında, sus pus oldular. Ama sözkonusu ABD’nin İran’a vurmasına gelince, İran’daki Türkleri hatırladılar.
Demek, NATO Türkçülüğü de böyle bir şey.
ABD, istediği zaman birilerine Türkleri hatırlatıyor, istediği zaman birilerine Kürtleri, yer ve zamana göre değişiyor. İran karıştırılırken,Türkler hatırlatılır, Türkiye karıştırılırken Kürtler. Kavgayı bizler vereceğiz, petrolü, doğalgazı, efendiler paylaşacak.
ABD, İran’a vuracak, bunun hiç kaçarı yok. İlk vuruşu ABD yaptı zaten. Bundan sonra İran’ın karşılık vermesini istiyor. İran bu oyuna gelmemeli. İntikam yeminleri ederek, kendini bağlaması iyi olmadı. Soğkkanlı hareket etmeli intikam işini, Nasrallah halleder, İran, daha büyük oynamalı.
ABD’yi bölgeden atacak, adımlar atmalı. Birinci adımı attı, Irak’ta etkisini gösterip, ABD’yi “işgalci” konuma düşürdü. Bu tür adımlara devam etmeli. ABD’yi bölgeden atacak, politikalar gelitirmeli.
İsrail, çok sessiz mesela neden?
Çünkü bu saldırıyı ABD’ye, İsrail yaptırdı. İsrail doğrudan saldırsa, İran karşısında hiç bir şansı yok ama ABD yapınca, Türkiye’nin dahi sesi soluğu kesildi. Yani aslında bu saldırı İsrail için, İsrail tarafından yaptırıldı.
Büyük İsrail yolunda, engeller kaldırılıyor.
Süleymani Büyük İsrail önünde en büyük engeldi. İkinci ve üçüncü büyük engeller, Esad ve Nasrallah… Bu isimler de böyle suikastlara hedef olabilir. Saddam devrilince Talabani Cumhur Başkanı oldu. Esad öldürülünce, Salih Müslim Suriye’nin Cumhurbaşkanı olur.
Yani şunu söyleyebiliriz:
Sıradaki hedef Esad ve Nasrallah!
Bunu ABD başarır, başarmaz ayrı konu. Ama ABD’yi bir mekanızma, malum proje konusunda hızlandırdı. Büyük İsrail önündeki taşlar kaldırılacak.
Irak’ta oynana oyunlardan ders çıkarmadık, oyunun içinde yer aldık, Kuzey Irak oluştu. Suriye’de aynı oyunlar oynandı, yine içindeydi ülke olarak Kuzey Suriye oluştu.
Şimdi İran’da aynı oyunlar oynanırken, Türkiye mevcut hükümetle, oyun dışı kalmayacağına göre, İran da parçalanır. İran parçalanırsa, Türkiye çok hızlı parçalanır.
Bize “soykırım” iftirası atmış, yaptırım kararı almış ABD, komşumuzu vururken, Türkiye’nin hali pür melali ortada…
Halen, Trump şirinliği yapılıyor, ABD seviciliğine devam ediliyor. Türkiye İran’ın yanındayız dese, olay çok farklı olur. Dememesi için, AKP yaşatılmaya devam ediyor. Hatta yenilenmiş AKP inşası söz konusu. “Cübbeler” giyilip, “sakallar” sıvazlanıyor.
Gerek Türkiye, gerekse Müslüman dünya, BOP tehdidi altında, kan revan içinde olmaya devam ediyor. ABD’nin ilk körfez çıkarmasından beri Büyük İsrail uyarısı yapan, bu konularda eserler yazan, Prof. Dr. Haydar Baş’a mutlaka kulak verilmeli.
Türkiye, içindeki ve dışındaki tehditleri, ancak Baş Hoca’nın bilgeliği ile atlatabilir. Bugünler için yazdığı “Ehl-i Beyt” ve “Hoş Geldin Atatürk” eserleri, içerideki ve dışardaki oyunları bozacak akılcılıkta…
Türkiye kendi elleriyle, kendini parçalamaktan vazgeçmeli artık.