Suriye kurtulabilir, biz ülkemize ağlayalım

Suriye’den daha perişan bir haldeyiz ama ağlayanımız yok. Allah bu milleti yattığı ölüm uykusundan uyandırsın da, ne kadar vahim bir durumda olduğunu göstersin inşallah. İnsanımız; narkoz verilmiş hasta gibi, hiçbir şeyi algılamıyor ve olanlara tepki vermiyor. Ne parçalandığını hissediyor, ne de akbabalar ve sırtlanlar tarafından yenildiğini…

Suriye halkı ise; Irak başta olmak üzere, ABD’nin işgal ettiği Müslüman ülkelerin ne halde olduğunu görmüş, Arap Baharı diye adlandırılan ABD destekli isyan hareketlerinin bir “Haçlı Baharı” olduğunu anlamış, çok mükemmel olmasa, adına demokrasi denmese bile, Haçlı sürüsüne karşı liderleri Esad’ın etrafında kenetlenerek karşı duruş sergilemişlerdir.

Esad’tan korktukları için kenetlendiğini iddia eden; bizim yerli Haçlılar dahi Suriye halkının yüzde yetmişin üzerinde Esad’ın gönüllü taraftarı olduğunu kabul ediyor. Kısaca Suriye halkı, Esad’ın ve devletin yanında yer alarak kale gibi bir duvar olmuştur, Batının demokrasi maskeli canavarlığı karşısında.

Üstelik bu Suriye’nin arkasında; savaş gemisi göndererek desteğini açıkça koyan bir Rusya var. Çin ve İran’ı da unutmamak gerekir. Allah; bizimkilerin Şii dedikleri Esad’a peygamberin evi sayılan Şam’ı müdafaa imkânı veriyor. Bir ömür şeriat ve İslam diyen AKP camiasına ise Haçlı safında Amerika ve İsrail’e kalkan olmak nasip oluyor.

Suriye; gören gözler için tam bir ibret sahnesi: Bu sebeple Suriye’nin sahibi var bunu anladım, ama gel gör ki Türkiye’nin sahibi yoktur. Türkiye’nin arkasında duran müttefik devletleri yoktur, onu tehlikelerden koruyacak, moral gücü yüksek ordusu yoktur, komutanları hapiste olan bir ordu, kendini korumakta aciz iken, milleti nasıl korusun?

Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğü kaybolmuş, dini birliği ise dinlerarası diyalog faaliyetleri ile fesada uğramıştır. İman esasları sulandırılarak, halk tevhidden kopartılmış ve teslisin bataklığına sürüklenmiştir. Bundan dolayı Müslümanın yanında olup işgallere karşı geleceği yerde, haçlının yanında işgallere çanak tutmuştur.

Türkiye; Anayasa kılıfıyla özerk bölgelere ayrılma arifesindedir. Devletin tapu senedi yok ediliyor, yeni azınlık tarifleri ile 36 etnik parçaya ayrılmak üzereyiz. Türkiye’de sivil ve asker kavgası giderek derinleştiriliyor, Amerikan usulü demokrasiyle, kurumları birbirine düşürülüyor. İktidarın koalisyon ayakları tarafından güç savaşlarına alet ediliyor.

Ülkenin en büyük sorunlarından birisi de ekonomisidir. Cari açık tehlikesini görmeyen iktidar, büyüyoruz diye göbek atıp oynamaktadır. Komşularıyla “sırf sorun!” olan Türkiye, ticari kayıplarını nereden karşılayacak ve enerjide dışa bağımlılığı hangi sonuçları doğuracak?

Türk basını gönüllü olarak Türkiye’de “El Cezire” görevini üstlenmiş, haber ve yayınları tamamen BOP’a ayarlanmıştır. Halktan her türlü doğru bilgi saklanarak, haber kaynakları batı ve haçlı dünyası olmuştur.

Resmin tamamını gördüğümüz zaman anlıyoruz ki; bütün İslam dünyasını yakıp, yıkan haçlı ateşi gelip sınırımıza kadar dayandı. Aslında bu ateş; İslam ülkelerini tutuşturmak için, Sayın Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı görevi ile eline verilmiştir. Zararın neresinden dönsek kardır mantığıyla, hatadan dönüp ülkemize ve tarihimize yakışanı yapmamız gerekiyor. Aksi halde biz ülkemize ağlayalım…

Suriye kurtulabilir, biz ülkemize ağlayalım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön