Geçen Pazar günü, İzmit’te milli kahramanlarımızdan İpsiz Recep ve Kara Fatma merhumları anmış ve verdikleri mücadeleleri Türk milletinin gözleri önüne sermiştik. Tabi bendeniz seyirci olarak, bu şerefe nail olanlardanım…
Bağımsız Türkiye’nin mümtaz şahsiyetleri ve BTP Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar Baş hafızalarda silinmeyecek çok önemli konuşmalar yaptılar. En çok hafızama nakşolan tespitlerden birisi, İpsiz Recep olayı…
Eşkıya olduğu halde tehlikeye düşen ülkesi uğruna savaşmaya karar veriyor. Bu şekilde affını diliyor Atatürk’ten… Şu insanın kalitesine bakın lütfen… Eşkıyası bile “önce vatan” diyor. Şimdi ise seçilmişler ve eşkıyalar müzakere masasında “Ne Mutlu Türküm Diyene…” yazılarını sökmeye karar veriyorlar. Neyse…
Halk arasında “İpsiz” kelimesi yanlış bir ifade olmasına rağmen ipsizliğin ne kadar mübarek ve kutsal olduğunu bu tarihi şahsiyeti tanıyınca anladım. Demek ki ipsiz ve bağımsız olmak, vatanı kurtarmada çok önemli bir unsur…
Mesela İpsiz Recep, ipli olsaydı… Ve ipi de o dönemde İngilizlerin elinde olsaydı İzmit’i kurtarmak yerine, satmış olurdu.
Ya Kara Fatma…
Bu mübarek anne ise, oğlu ve kardeşi ile birlikte bir milis gücü oluşturmuş İzmit’in savunmasında başkahraman olmuş.
Kara Fatma ismini karalamak için adını, bir böceğe veren ecnebi uşaklarına yuh olsun. Fatma ananın lakabı kara, davası ise ak mı ak… Demek ki ak işler peşinden koşulduğu zaman, isminiz kara olsa bile tarihe ak olarak geçiyorsunuz. Doğuştan adını ak koyup ta, Haçlı ile el ele, kol kola olanlar ne yaparsa yapsınlar, tarihte yerlerini kara olarak bulacaklar.
Bugün Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam anılıyor. Bu zat Sütçü imiş… Süt satarak geçimini sağlıyor. Fransızlar Maraş’ı ele geçirmiş ve Maraş sokaklarında dolaşıyorlar… Sütçü İmam’ın gözleri önünde kadınlarımızın peçelerine el uzatırlar…
Sütçü İmam hemen orada bir kaçını haklar. Böylelikle Maraş’ın kahraman olmasının ilk kıvılcımını ateşlemiş olur. Şimdi Kahramanmaraş’a ecnebiler yine geliyor, hem de patriotları ile… Güya bizi kollayacaklar… Kimden? Esat’tan… Fransızlar da Maraş’a girerken bir bahaneleri vardı. Ülkemizdeki azınlıkları korumak… Bunlar işin hikâyesi.
Fransızlar zorla gelmişlerdi… Peki, şimdi nasıl geliyorlar? AKP ve NATO ile…
Sütçü İmam demiştik ya aklıma AKP’nin dağıttığı sütler geldi. Bir ara çocuklara süt dağıtmışlar, buna binaen, iktidara sütçü AKP denmişti…
Dağıtılan sütler çocukları zehirlemiş, hepsini hastanelik yapmıştı. İktidar sütlerinin bozuk olmadığını, çocukların bu süte karşı alerjilerinin olduğunu iddia etmişti.
Yani sütü bozuk değilmiş AKP’nin! …Tabi onların iddiası… Henüz bu konu bir karara bağlanmış değil ama AKP sütüne güvenemediği için dağıtmaktan vazgeçti. Ya da çocuklara…
Çocuklar süt içti ama değil dilleri, içleri dahi yandı. Artık sütü bozuk AKP’nin (dağıtılan süt bozuk demek istiyorum), patriotları da bozuksa vay halimize… Bizi korumak yalanı yerine ya, İsrail’i koruyorsa… Yası fazla…
Biri Sütçü İmam, öbürü sütçü AKP birisi Müslüman’ın ırzını, namusunu koruyor. Öbürü yanlış politikaları ile adeta Müslüman’ın ırzına, namusuna musallat oluyor. Kendileri değil destekçileri…
Irak’ta yüz binlerce kadının ve Nur bacının çığlıkları hala dinmedi. Suriye’de isyancılara tecavüz fetvası verenlerle, iktidarın aynı kişilere “kahraman” dediğini hatırlatmak isterim.