Tank-Palet değil ‘simit’ stratejikmiş!


Türkiye’de gelişmeler artık fıkra gibi… Devlete ait bir banka, “simitçi” dükkanına ortak oldu. Yani devlet simitcilik yapacak. SEKA, TÜPRAŞ, TELEKOM, başta olmak üzere, onca kurum, devlete ait ne varsa satıldı.


Şeker fabrikaları, satıldı. Şeker Kurumu kapatıldı. İktidara geldiklerinde elde kalan 278 devlet kurumundan, bugün sadece 71 tanesi elimizde. 


Devletin güvenliği için son derece önemli olan, Tank-Palet fabrikası dahi, “50 milyon dolarımız yok” diye Katar’a satıldı. Tank-Palet için 50 milyon dolar yoktu ama batmış simit dükkanı için 550 milyon dolar varmış.


Tank-Palet değil ‘simit’ daha stratejikmiş!


Rusya, S-400 satıyor.


ABD, F-35 satıyor.


Türkiye ise simit satacak!


“Adalet ve Kalkınma” böyle olur!


* * *


Kapitalizm bu; elinden neyin varsa alır, sonunda seni simitçi yapar. 


Erbakan’ın “Milli Görüş”ü 5 partiye bölünmüşken, bunlar hakkında yazı yazmaya bile değmez ama değil mi ki, ülkenin geldiği durum ortada, biz de bir “simit” diyelim!


Yanına da çay olsun bir tane!


Özelleştirme kapitalizmin gereğidir. Özal ile başladı bu furya hemen bütün hükümetlerce devam ettirildi. AKP iktidarı döneminde tam anlamıyla ülke, vahşi kapitalizmi yaşadı. Devlet elini ekonomiden çekecek ki, küresel güçler çöksün!


Dükkan sahibi işyerini terk edecek ki, soygun gerçekleşsin. Devlet elini ekonomiden çekti, bunlar oldu. Devlet asli görevi olan eğitim, sağlık ve güvenlikten de çekti neredeyse. Paralı eğitim, parayla sağlı bunun en büyük göstergesi…


Ülke soyuldu resmen.


* * *


Kapitalizm devletlerin ekonomilerden çekilmesini gerektirir. Bu sebeple mecliste olan diğer partiler de, farklı şeyler yapmazlar çünkü kapitalizm hepsinin tüzüğünde var. MHP, üçlü koalisyon döneminde PTT’nin T’sini bile bırakmadı.


İstisnasız bütün partiler, “liberal” görüşe, “serbest piyasa ekonomisi”ne bağlılar. Hatta olağanüstü hallerde hükümetlerin yaptıkları ilk açıklamalar ne olur: “İktidarımız, Serbest Piyasa Ekonomisi’ne bağlıdır”.


“Son nefes”te “iman tazelemeye” benzer açıklamalar yapmaları, küresel para sahiplerinden aman dielemek içindir.  Kapitalizm böyledir, sık sık “iman” tazeletir çünkü “sermaye ürkek kuş gibidir” pır, uçuverir.


* * *


Kapitalizm öyle bir yağma düzenidir ki, kumardan farksızdır. Nice iş sahipleri, sermaye ve dükkan saipleri, kumarda herşeyini kayıp edip, nasıl “simitçilik” yaparlarsa, devletler de ellerindeki kaynakları kayıp edip, işte böyle “simitçilik” yaparlar. 


Şekil A’da olduğu gibi…


Zaten Erdoğan, siyasete girdiği ilk günlerde, çocukluğunda “simitçilik” yaptığını söylemişti. Sonraları da, “simit” hesabı yapmaktan hiç vazgeçmedi. Simitçi gördüğünde etrafındakilere simit alıp dağıttığı, çok görülür.


Nede olsa, eski meslek!


Taksi duraklarında durup, taksicilerle “simit-çay” sohbeti çok yapmıştır. Şimdi “Simit Saray”ı da var artık. Halkımızın yeni bir sarayı daha oldu!


 Saray halkındı, Simit Saray’ı da halkın!


Herkes simitlerini alıp, “gevrek gevrek” güler artık!


Hatta Millet Parkı’ndan yuvarlanır!


İktidar devleti de yuvarladı, milleti de!


Devlet değil ama millet bunu hak etti!


Bir millet, kendi ayağına bu kadar neden sıkar!


2010 referandumunda, Prof. Dr. Haydar Baş “HAYIR’da yarışınız” bayrağı açtığında çok uyarmıştı. “Kendi ellerinizle ‘demokratik  krallık’ getiriyorsunuz, yapmayın bunu!” demişti. “Ölüler bile oy kullanmalı” diyen Amerikan hocasını dinlediler de, Türk Hoca’sı, Haydar Baş’ı dinlemediler.


Bu halka, simit bile çokta, neyse!


* * *


Tarım bitti. 


Buğday bitti.


Simit bile ithal sayılır. 


Rus buğdayından simit yapılıyor.


Simit isimit olalı, başına böyle bir  felaket gelmedi!


Simit, garibanın kazanç yolu iken şimdi bir bankaya ait oldu. Bankamatiklere kart sokulduğunda artık içerden simit çıkar!


Asgari ücretli 510 tane simit alır artık!


* * * 


Canlar!


Dalga geçmiyorum, içim yanıyor. 


Prof. Dr. Haydar Baş’ın sisteminde, yani Milli Ekonomi Modeli’nde, asgari 10 bin lira maaş alacaktık. Kadınlarımız neden öldürülüyor, evlerde para yerine kavga var. İnsanlar neden boşanıyorlar, geçim yok.


Hepimizi simite mahkum eden kapitalizmi, sadece Haydar Baş sistemi ile yenebiliriz. Özelleştirilen her şey, yendien devletleştirilmeli. Simit Sarayı ise özelleştirilmeli yeniden.


Rusya, yerlerde sürünüyorken, Haydar Baş’ın “devletleştirme yapın” önerisini, ülkelerinde kanun yaptılar. Sosyalist Rusya, Haydarist oldu da, Türkiye, kapitalist, liberalist olmaya devam ediyor.


Partilerinizi değil, kendinizi düşünün!

Tank-Palet değil ‘simit’ stratejikmiş!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön