ABD de teröriste "Mazlum" diyor, Rusya da… Rusya genel kurmay başkanı ve savunma bakanı, görüntülü ve uzaktan toplantı yaptı, terörist Mazlum'la. ABD ise Beyazsaray’da kabul etti.
PYD'yi "terör" olarak görmeyen, bu iki siper güç arasında Türkiye, ne yaparsa ezilmeden çıkar: Suriye’de PYD'yi terör örgütü gören tek irade ile yani Şam ile görüşüp, anlaşarak…
Trump'la, Putin'le, görüş, ama sakın Esad'la görüşme!
Görüşürsen, BOP çöker!
Aman görüşmeyin!
Önemli olan, iktidarda kalmak!
Türkiye, ne yazık ki, izlediği yanlış politikalar sonunda, ABD ve Rusya'yı kendine komşu yaptı. Özal ile başlayan sürece, "gaflet ve dalalet" mi diyeyim, "ihanet" mi diyeyim, bilemiyorum!.. Hatta Evren ile başlayan…
Önce Barzani ve Talabani'lere pasaport verip dünyaya tanıtmak, ardından Irak'ı işgale ABD’yi davet etmek, sonrasında, işgale yardım etmek, Çekiç Güç konuşlandırıp, Irak'ı bizzat böldürmek, bütün bunlar ne ile açıklanır, siz söyleyin!
Bir Dünya Bankası çalışanı, 12 Eylül darbesi sonrası,Türkiye'de yönetime getirilsin ve sonrasında bunlar yaşansın. Irak'tan kopartılan ve "Kuzey Irak" olan bölge, çok sonraları, AKP tarafından koruyup kollansın.
Bağımsızlık ilan edecek, noktaya gelsin ve hatta bağımsızlık ilan etsin. Sonra, "henüz erken" diye, bizzat ABD tarafından, durdurulsun!..
Yıllar sonra, Suriye tarafı benzer senaryolarla karıştırıllsın, Pentagon-CIA Mücahitleriyle altı üstüne getirilip, bugünlere gelinsin. “Tekbirli” teröristleri buraya sokan ABD, sonra bunları kovma iddiasıyla gelip yerleşsin!
Ardından petrol kuyularını güvence altına aldıktan sonra, Türkiye ile Rusya'yı karşı karşıya getirsin Astana Süreci’ni sabote etsin, S-400'ü buharlaştırsın!
PYD'nin başı Salih Müslim, Ankara'da devlet konulk evinde yedirilip, içirilip, yatırılmadı mı! Suriye'de de, bir “Kuzey Suriye” oluşturulmadı mı!
Bu Kuzey Suriye'ye yardıma gelen, Kuzey Irak Peşmergesi, bir 29 Ekim günü, Türk topraklarından geçirilmedi mi!
Bölge insanı peşmergeye selam vermek için yollara dizdirilmedi mi? Urfa Valiliği peşmergeye lahmacun yedirmedi mi?
Bunları neden hatırlattım: Suriye'nin Kuzeyi, bir gecede oluşmadı. Bu oluşumda emeği geçenlere "dua" mı edelim yoksa, hemşehrim Veli Ağababa gibi "Allah belasını versin!" mi diyelim!
AKP istesin, Suriye'de sorun bir günde çözülür. Esad ile görüşüp, ona gerekli destekler verilsin, ÖSO, Şam'ın emrine girsin, bakın bakalım sınırda terörist paçavrası dalgalanır mı?
Sayın Erdoğan, kendine kurulan tuzağı görmüyor. Türkiye'ye kurulan tuzağı görmesini geçtik, insan kendine kurulan tuzağı fark etmez mi? Ve Erdoğan nefretinin kör ettiği gözler, Erdoğan'ın bahane ,hedefin Türkiye olduğunu nasıl görmezler!
Bir Saddam'laştırma ve Irak'laştırma süreci ile karşı karşıyayız. Yanlış politikaların hesabını sormak, eğer düşmana yarayacaksa, bunlar ertlenmek zorunda. Biz, kendi içimizde her sorunu çözeriz.
Emperyalistleri sorunlarımızın içerisine sokarsak eğer, Irak oluruz. Batı, Irak'ta Saddam nefretini kullanarak işgal etti. Bu uyarımı, ta 2012’den beri yaparım, beni okuyanlar bilir.
Daha Türkçe konuşayım:
Batı teröriste "Mazlum" diyor. Teröriste silah çekene de "zalim" diyor. Bilinçli olarak, teröristlere "Kürt" diyor. Erdoğan'ı Kürtleri katletmekle suçluyor. Sayın Erdoğan'a "diktatör" diyor.
Ve ne yazık ki, Türkiye'de sistem değişikliği, bu iddiaları doğrulamaya hizmet etti. Türkiye yerine, "Erdoğan yönetimi" veya "Erdoğan rejimi" demeye başladılar.
Parlementer sistem olsaydı, asla bu suçlamalar tutmazdı. Referandumda "EVET" diyenler, oylarının neye hizmet ettiğini ,acaba 9 yıl sonra anladılar mı!
Batı'da estirilen, hatta kısmen içimizde oluşturulmak istenen hava şu: "PYD, bölgede IŞİD'i temizledi ama Erdoğan, IŞİD'i temizleyen PYD'yi temizliyor!"
İçimizde bile "IŞİD ile komşu olacağımıza, laik PYD ile olalım!" diyen, emekli askerlere rastlamak mümkün artık. Bu çok acı…
ABD’nin iki teröristinden birini “laik” görmek ile diğeri biririni “Müslüman” görmek arasında fark yoktur. Terörist ne “laik” olur, ne de “Müslüman” veya “Dindar”, terörist, teröristtir, nokta.
Batı basınında Erdoğan ismi kasıtlı olarak, IŞİD'le zikrediliyor. Bir de buna, hakim olunamayan "kontrol dışı" ÖSO elamanlarının eylemlerini eklerseniz, iş farklı bir yere gider.
Batı gözünde terörist ‘Mazlum’, Türkiye ise 'mahkum'!
ÖSO içine salınan bazı tipler, kimyasal gaz kullansa, bu Türkiye’yi mahkum eder. Sonra her şey, çorap söküğü gibi gelir, Allah korusun. BM’de bizi kimse kurtaramaz. Rusya’nın dahi, veto edeceğine ihtimal veremeyiz.
Almanya'nın teklifi hele, hiç yenilir yuıtulur türden değil. Sınıra NATO'yu getirmek istiyor. Bu, Türkiye'ye müdahale hazırlığından başka bir şey değil.
“Türkiye, sınırları dışında Kürt öldürüyor!” tezi tutarsa, içeride de “öldürüyor” iftirası tutar. Sınırda ki NATO, Kürtleri “kurtarmaya” gelir!
Rusya, Suriye içinde NATO istemez ama aynı Rusya, kendisinin de içinde olduğu bir gücün, Türkiye sınırına konuşlanmasına “hayır” demeye bilir. Ayrıca Türkiye, Suriye ile meşgul ediliyor. Akdeniz, Kıbrıs ve Ege unutturuluyor.
Ekonomik bir devrimle, Batı’ya/Cellada muhtaçlık ortadan kaldırılmalı. İç barış sağlanmalı ve Atatürk etrafında toplanılmalı… Ama sen, bu tezin sahibini “mahkum” ederek, ülkeyi de, kendini de “mahkum” ettiğini anlayacak ferasette değilsen, yapacak bir şey yok!