AKP’den önce Türkiye’nin bir ciddiyeti ve ağırlığı vardı, milli ve tam bağımsız bir dış politikası olmasa bile, yine de yılların birikiminden beslenen bir dış politika anlayışı ve sorunlara devlet mantığı ile bakma alışkanlığı vardı.
Hiç bir devlet terbiyesi olmayan belediyecilikten gelen iktidar kadrosu, bugüne kadar sürdürülen devletin kırmızı çizgilerini “monşerler siyaseti” deyip kenara itti. Yerine AKP’nin yeşil belediye çizgilerini ikame etti.
AKP’den önce İslam dünyasına yakın değilsek bile, batı adına onlara müdahale de etmiyor, iç işlerine karışmıyorduk, çok saygın bir konumdaydık.
Şimdi Haçlıya mankurtluk yaparak tarihimize ihanet ediyoruz, Batı bize ne yapsa yeridir, çünkü biz bunu hak ediyoruz.
Fransa soykırım kararı aldı. İktidar bu sorunu Ümraniye, Üsküdar belediyeleri arasındaki sorunlar gibi görmüş olacak ki, verilen tepkiler devlet ciddiyetinden uzak caydırıcılığı olmayan, boş sözlerden ibaret.
Başbakan bir daha Fransa’ya gitmeyecekmiş!
Şu tepkiye bakın lütfen. Bizi kim ciddiye alır?
İktidarın bu ülkeye karşı hiçbir yaptırımı olacağına inanmıyorum. Çünkü ne böyle bir hazırlıkları, ne de böyle bir dertleri var.
Dokuz vatandaşımız İsrail tarafından öldürüldü bir yaptırım duymadık, Sayın Başbakan birkaç gün bağırıp, çağırdı o kadar, yine aynısı olacak.
Rum lider ne demişti?
“KKTC ne derse desin, biz Erdoğan’la boğazda balık yer bu sorunları çözeriz” adam haklı tecrübe konuşuyor.
Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi ise, soykırım kararı alan Fransa’yı temize çıkarmakla görevli bir Fransız diplomat gibi davranıyor: “Fransız halkı çok üzgünmüş!”
Sanki Fransa’nın Türkiye büyükelçisi konuşuyor vah halimize.
Atatürk; Cezayir’e asker göndermek için, Türk demir yollarını kullanmak isteyen Fransa’ya hayır restini çekerek “Cezayir halkı bizim kardeşimizdir, buna müsaade etmem” demişti.
Bir yandan Haçlı ile birlik olup İzmir’i merkez yaparak Libya’nın başına bomba yağdıran AKP iktidarı, öbür yandan demir yolunu bile Fransız askerlerine tahsis etmeyen Atatürk. Milletin gözünü açıp olayları doğru görmesi gerekiyor artık.
Batı dünyasının Türk milletine bakışı bellidir. Allah yüce kitabında “Siz onlardan olmadıkça, onlar sizden hoşnut olmazlar” bu ilahi ölçü asla değişmez. Batılı ülkelerin tamamı soykırım iddiasında hem fikir, onlarla birlik olup İslam ülkelerinin işgaline ortak olduğumuz sürece, bu ülkelerin bizi takması söz konusu bile değil.
Suriye ve İran dost iken haklı olarak bize düşman oldular, Irak’ın işgaline destek olduk ve parçalandı. Parçalanmış Irak’ın her parçası bize, ayrı bir tehdit olmaya doğru gidiyor. Telafer’de Türkleri ABD bombaladı ve biz onlara yardım ettik, Türkmenleri Barzani’nin insafına terk ettik.
Kim takar böyle bir Türkiye’yi? Fransa’ya bu hükümetin ne diyecek bir sözü, ne de ciddiye alınacak bir yaptırımı olabilir.
Sayın Başbakan’ın gelişen bu olaylardan ders alarak, çok acil milli bir politika izlemesi, ülkemiz ve siyasi geleceği için zaruridir.
AB ve BOP yolu bize uymuyor, zararın neresinden dönülse kardır.