Bizde gündem çok çabuk değişir. Hemen unutuveririz. Daha önce ne denmişti bir hatırlatan olmazsa, yeni söylenenlere göre "amel" edip gideriz.
Ne demiştiler?
"Türkiye Suriye'de kara unsuru bulundurmayacak"
Suriye'de miyiz?
Hem de göbeğinde?
"Türkiye ÖSO unsurlarına destek verecek, kesinlikle askerlerimizi bir tehlikeye atmayacak" denmişti. Şuana kadar 35 askerimiz şehit oldu.
Bu ÖSO nerede peki?
Allah bilir!
Daha ne kadar öleceğiz Suriye'de?
Bak bunu da Allah bilir!
"Rakka'ya da gireceğiz" çıkışından sonra, bir alamete bindiğimizi daha iyi anlıyoruz!
Allah kıyamete götürmesin.
Davutoğlu günlerini hatırladım nedense!..
Bir Suriye toplantısı "tapesi" sosyal medyaya düşmüştü. Ortam dinlemesi olduğu anlaşılan kayıtta, eğer kayıtlar gerçekse, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler arasında bir savaş toplantısı yapılmış.
Ses kaydında Hakan Fidan'a ait olduğu öne sürülen sesin, "Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim" dendiği iddia edilmişti. Ses kaydının gerçekliğini bilemeyiz ama o günden bugüne köprü altında çok sular aktı.
Kilis başta olmak üzere, birçok yere onlarca roket atıldı. Ha bu arada Suriye'de ne zaman olduk? 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası?
Ve bugün bize denilen şu "Kilis'e roket istemiyorsanız, Suriye'de olmalısınız".
Bence de biz Suriye'de olmalıyız ama nasıl? İşte burası çok önemli? Türkiye, Suriye'deydi ama çıktı. Süleyman Şah Türbesi gibi bir vatan toprağını terk ettikten sonra, meşru müdafaa hakkını elinin tersiyle ittikten sonra, neden şimdi illegal yolla tekrar Suriye'de olmada ısrarcı acaba?
Türkiye'yi buraya bilmediğimiz şantajlar mı soktu?
Bu konuda sorulacak çok sorular var. Süleyman Şah'ı "türbe" olarak değil de vatan olarak görseydik, bugün her şey çok farklı olurdu. O gün sandukayı alıp kaçan, aynı iktidar değil miydi?
Sorular, çelişkiler iç içe?
Batılı güçlerin hiç biri, IŞİD karşısına çıkmaz iken, biz "Rakka'ya da gireceğiz" diyoruz. Sayın Numan Kurtulmuş "başımıza ne geldiyse yanlış Suriye politikamızdan geldi" demişti.
Madem öyle,"yanlış Suriye politikamız" yerini neden doğru Suriye politikasına bırakmıyor bir türlü? İktidarın içinde Davutoğlu unsurları mı var hala?
Rusya ve İran ile Suriye konusunda eğer anlaştıysak ki, anlaştık, öyle ise neden ÖSO'yu kutsuyoruz?
İnşallah ileri de;
"ÖSO bizi kandırdı!" demeyiz.
"Askerimizi düşmana ÖSO teslim etti" demeyiz.
"ÖSO bizi sırtımızdan vurdu!" demeyiz.
Çünkü bir zamanlar "açılım yanlış" diyen bizlere "barışa karşısınız" denmişti. Gülen'e "hocaefendi", ihanetlerine ise "hizmet hareketi" denmişti. Hepsinde, halı çıktık.
Bu kadar "kandırılma" sabıkasına sahip iktidarı, şuanda kimler kandırıyor diye şüphe etmemek elde değil. Kendi toprağımızı "NATO toprağı" ilan ettikten sonra, elin toprağını mı "vatan" yapmaya çalışıyoruz?
Bu ne yaman çelişki Allah'ım.
Önce İncirlik'i vatan yapın!
Yemen türküleri halen söyleniyor. Alman aşkına kara gömülen 90 bin vatan evladı içimizde halen bir sızı olarak devam ediyor. Sarıkamış faciası hakkında da konuşmak yasaktı. Acılar 101 yıl geçse de, unutulmuyor.
"ÖSO'yu Türkiye masada pazarlık için tutuyor" diye düşünüyorum. Aklıma başka mantıklı hiçbir açıklama gelmiyor. Türkiye bir Kürt devletine karşı mı, değil mi?
Bence karşı değil. Eğer karşı olsa PYD'ye nasılsa Barzani'ye de öyle olur. Ama öyle olmuyor. Salih Müslim'e karşı olup, "Barzani ile gurur duymak" çelişkiden öte bir şey. Büyük bir oyunun halen parçasıyız demektir.
ABD ve İsrail projelerine "seferberlik" kılıfı giydirirsek, bu millete ve bu vatana çok büyük bir kötülük etmiş oluruz. Rusya ve bölge ülkeleriyle bir daha dirsek teması da sağlayamayız.
Suriye ve Irak parçalanırsa, Türkiye parçalanır. Bunu, bugün bile göremiyorsak, kendimizi kandırıyoruz demektir. İstiklal marşımız "korkma!" diye başlar.
İstiklalimiz için korkmayacağız. Bir ileri, iki geri gitmeyeceğiz. İleri gideceğiz. Bunun için, "vatan toprağı" yapma işine, İncirlik'te başlamalıyız.
NATO'dan çıkıp, İncirlik'i acil boşaltmalıyız. Darbe madem burda organize edildi, askeri hastane yerine İncirlik kapatılmalı? Bu kadar açık ve net? Gerçeklerle yüzleşme vakti geldi, geçiyor bile.
ABD'nin vuracağı en büyük darbeye hazır olmalıyız: Ekonomik darbeye? Bunun için Prof. Dr. Haydar Baş'a ihtiyacınız var. Ülkemizi kurtaracak, Baş Tezi, artık Rusya'dan duymayın, ne olur!
Yalvarıyoruz ey iktidar!
Bu vatan hepimizin!