Dünyada ve bölgemizde önemli gelişmeler var. Bu gelişmelerin gerisinde kalan Türkiye, dümeni kitlenmiş gemi gibi sürekli savruluyor. Bir hafta içerisinde dost dediklerimiz "düşman", düşman dediklerimiz "dost" oluveriyor.
Bölge ve coğrafi şartlar ülkemize mecburi istikametler veriyor. Rusya ile "göğüs göğüse" savaşmaktan söz edilirken, şimdi Rusya ile malum, Halep konusunda bile anlaştık.
Sadece Rusya konusunda değil, iç politikada, dış politikada, hemen her konuda sürekli değişimler yaşamaktayız. Mesela çok değil, bir ay öncesine bakın, Musul'u, Kerkük'ü alıyorduk şimdi Halep'te tabanları yağladık. Çok yakında "başarılı bir operasyonla" Suriye'den tamamen çekilebiliriz. Şimdi İran ve Rusya ile Suriye toplantısı yapıyoruz. Yakında eminim masada Esad'ta olacak. Yeniden "Kardeş Esad" günleri gelecek.
Bu kötü mü?
Hayır, çok iyi?
İyi de kardeşim, Rusya başkanlığında değil de, bu Türkiye başkanlığında olamaz mıydı?
Türk'e yakışan bu değil mi?
İlk başta yapacağımızı, her şeyi mahvettikten sonra yapmak, bizde alışkanlık oldu.
Yazık, vallahi çok yazık?
Bu ülkeye de, bu millete de, hiç yakışmıyor. Allah, bu millette sanki tüm rahmetini çekmiş, Allah'ın celaliyle imtihanı var sanki. Allah'ın cemal tecellisi sanki bu topluma çok uzak? Sürekli tokatlanıyoruz, sürekli kandırılıyoruz ve sürekli öldürülüyoruz.
Ne günler gürdük, ne günlere kaldık!
Bir toplum kendi için ne kötüyse, onu yapmaya böyle aşk boyutunda sarılır mı?
Sarıldık işte!
Bir şekilde sardılar!
Keşke, Irak bölününce Türkiye'nin bölüneceğini anlasaydık.
Keşke, Suriye terör örgütlerince kuşatılırken, terör sayımızın artacağını, bir iken; üçe, beşe çıkacağını görseydik.
Ama görmedik!
Israrla görmek istemedik!
Yanlış yolda, akan kanlarda pay sahibi olduk. İflah olur muyuz?
Hiç sanmam.
Halen akıllanmış değiliz!
Dedim ya şartlar bizi, yeni bir kapıya yönlendiriyor. Şartlar bize "Avrasya" dedirtiyor ama hala gönlümüz, kalbimiz Batı'da? Bir göz kırpsalar, yemişiz Avrasya'yı olacak!
Allah'tan ki AB itiyor!
Allah'tan ki ABD sokuyor!
Yoksa akıllanacağımız yok.
Halep'in derdine düşüp, dolar'ı unuttuk!
Sahi, ne yapacağız bu dolar işini?
Bir bakın Avrasya ne yapıyor, isterseniz?
Çin ve Rusya ne yapıyor?
"Çakma Avrasyacı" olunmaz, yaptıklarını yapacaksınız. ABD'den şikâyet edip durmuyorlar. Haydar Baş'ı dinliyorlar.
Çin, Haydar Baş silahıyla doları vuruyor!
Bundan haberiniz var mı?
Tabi nasıl olsun, "82 şehrimiz Halep"i kaybettik!
Evet, Çin, Haydar Baş modeli kuşandı. Rusya'yı demeye gerek yok zaten. Çin, dolara Haydar Baş tokadı indirecek. Yuan'ı uluslararası ticarette ve finans sisteminde, Çin'in ekonomik büyüklüğüne orantılı olarak önemli bir para birimi yapıyor.
Hey gidi, siz böyle yaya kalın!
Elin Rus'u, Çin'i Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulasın, sen öyle dolar karşısında titre!
Bundan daha büyük nasipsizlik ne olur?
Milli Paralarla Ticaret'i adamlar uyguladı, Çin parası Yuan'ı "Global Rezerv Para" yaptı. Şimdi uluslar arası ticaret ve finans sisteminde geçerli para yapıyor. Yani doların yerini alıyor.
Çin'de bulunan Şian Ciaotong Liverpool Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Göncü, ABD'nin en büyük gücünün rezerv para olarak uluslararası piyasalara yön vermesi olduğuna işaret ederek, "Askeri ve politik güç gibi tüm diğer faktörler ikincildir. Nitekim Amerikan doları rezerv para olmasaydı, ABD bile giriştiği hiçbir savaşı, düşük faizlerle borçlanmaya devam ederek finanse edemezdi" dedi.
Dünyanın iki büyük gücü Çin ve Rusya, "Haydar Baş" derken ve etrafına onlarca ülkeyi alıp, yeni bloklar, yeni ittifaklar ve yeni bir dünya düzeni kurarlarken, Türkiye ancak bu iki gücün sürüklediği kadar "Avrasya'cı" olmaya çalışıyor.
Güneş Türkiye'de doğacak ama Türkiye karanlıkta olacak.
Bu ne kadar acı, farkına varsak emin olun "Ah Halep yerine, Ah Türkiye" çekeriz!
Türkiye "Batıcı" kaldıkça batar!
Bu halk, Batı'ya baktıkça gün yüzü görmez. Batıcılara takıldıkça, ekmeğe muhtaç kalır.
Ah Türkiye, ah!