Erdoğan yeni bir tuzağa düşüyor!

Kimi dostlar, "bazı dediklerin çıkmadı" diyorlar. "İnsanlar ekmek kuyruğuna girecek" demiştim, olmadı diyorlar. Tek olmasın da, ben yalan çıkayım!

Ayrıca, "içimizi çok kötü karıştıracaklar" demiştim. Bir başka dediğim şey ise 7 yıldır seslendirdiğim , "bankamatikleri taktığınızda para gelmediğinde, bizi anlarsınız" sözüm. 

“Ekmek kuyruğu yok.

Maaşlar da veriliyor.

Ee, tutmadı, dediklerin!”

Allah'a şükürler olsun ki, tutmadı. Hiç bir zaman tutmaz inşallah. Ama gel gör ki, durum pek de öyle değil. “Yazın sıcak geçeceği” ihtimali üzerinde durmuştum. Fark eder mi, kış çok soğuk geçecek.

Doğalgaza yüzde 30 zam. Önceki zamları da ekle, bir yılda doğalgaza yüzde 100 zam geldi. Herkes, adam başı birer battaniye daha alsın en iyisi, yoksa kışın donarsınız!

Tahmini hava raporları var, değil mi. Metereoloji uzmanları uyarır, bizler de önlem alırız.
Ben sizlere tahmini bir kara raporu vereyim:

Uzman değilim, gördüğümü söylüyorum, Türkiye, çok kötü gümleyecek!

Cumhuriyet tarihinin, en büyük krizini yaşayacağız. İpin ucu öyle bir kaçacak ki, Allah vere de puştun eline geçmeye!.. Önümüzdeki 50 yıl, bunu konuşacağız.  

Hem ekonomik, hem siyasi, hem de güvenlik krizleri yaşayacağız. Ne yazık ki, her şey düşmanın istediği doğrultuda, gelişmeye devam ediyor. 

Suriye'yi, ABD ile birlikte bölmeye devam ediyoruz. İç çephe, basit siyasi hesaplar uğruna, her gün zayıflatılıyor. Camiler de bile bölündük, farkında mısınız!

ABD ile Rusya arasında, "oyun" oynadığımızı düşünüyoruz. Suriye'nin bir bölgesinde ABD  ile hareket ediyoruz, bir başka bölgesinde ise Rusya ile… İsrail'in Suriye'ye attığı bombalara sevinenler, Soçi'de "Suriye'nin toprak bütünlüğünü koruma" sözü veriyorlar.

Hükümetin başı, dondurma yalayarak SU-57 pazarlığı yapıyor, bakanı onu yalanlayıp "Rusya'dan uçak istemedik" diyor.

Muhalefet olmadığı için, iktidarın bakanları birbirine “muhalefet” ederek, "muhalefet" boşluğunu da dolduruyorlar. İzlenen politikalar,  "Arap Saçı" tabirine çok uyuyor.

İktidar böyle de, muhalefet farklı mı? 

Bir kere, muhalefet yok. 

Biri zaten AKP'ye yapışık durumda. Diğeri ise sanki AKP, NATO'ya karşı bir eylem içinde de, iktidarı CHP uyarıyor. "Rus silahları alamazsınız" ikazı yapıyor. NATO’unun Sol’u olduğunu,herkese gösteriyor.

AKP'nin "açılım" sazını, CHP eline aldı. İmamoğlu, İstanbul'la ilgileneceğine, Mardin'e, Diyarbakır'a koşuyor. Erdoğan'a adeta yalvarıyor "İBB'ye Kayyım ata!" diye. 

Sayın Erdoğan yeni bir tuzağa düşüyor!

Veya yeni bir tuzağa yine kendi ayaklarıyla yürüyor!

Bugüne kadar düştüğü tuzaklara daha düşmeden, çok uyarmıştım. “Erdoğan, ‘başkanlık sistemi’ tuzağına düşmemeli “diye yazmıştım, düştü. “Batı Erdoğan’ı Saddam’laştırmak istiyor” diye kaç kez uyardım, okurlarım bilir.

 “İstanbul seçimini iptal ederse, İmamoğlu'nu kendi elleriyle büyütür” de, demiştim.  "Eğer iptal ederse İstanbul’u değil, Türkiye’yi de kayıp eder” demiştim. “Erdoğancı” olmadığımı dünya bilir.

Hepsi oldu mu? Oldu.

Şimdi, İmamoğlu'nun tekrar "mağdur" olması gerekiyor! Türkiye’ye dikilen gömlek, bunu gerektiriyor. İmamoğlu, İstanbul’u aldı ama Türkiye’yi istiyor. Almasın demiyorum, demokratik hakkıdır.

 Göreceksiniz,  Erdoğan, bu tuzağa da düşecek. İmamoğlu'nu görevden alacak. Başına “KAYYIM” atayacak. Ben Erdoğan’ın yerinde olsam, böyle yapacağıma, yasayı değiştirip, yerel seçimleri kaldırırım. Ülke barışına bu, daha az zarar verir.

Sayın İmamoğlu da koltuğunda, "emanet" duruyor, farkında mısınız!

Vücut dili,  "beni al, beni al" diyor. Tabi ki, istediği insanlarla görüşür. Seçimle iş başına gelmiş insanların, asla görevlerinden alınmamaları gerekir.

Devletten yardım alan bir parti “terör örgütü” olmuyor da, gösterdiği aday seçildikten sonra, nasıl “terör mensubu” oluyor. Suç işlediyse, niye dışarda dolaşıyorlar.  

Kendi partilerinden bile insanları, başkanlık koltuklarından aldılar. Melih, tivit atarak gün geçiriyor. İçeri de, Batı'nın istediği "tek adam" görüntüleri veriliyor. “Türkiye’de demokrasi yok!” diyorlar.

Ülkeye “müdahalenin” temel taşları döşeniyor. Türkiye’ye  müdahale etmeden, Türkiye’yi bölemezler.  Türkiye içerden karışmadan, parçalayamazlar. Hem dışardan şartları oluşturuluyor, hem içerden…

Batı için bulunmaz bir fırsat. Ekonomi zaten perişan, yükselen döviz, enflasyon ve artan işsizlik, patlamaya hazır bomba gibi. İnsanlar kafayı yemiş durumdalar, sokak ortasında kan donduran cinayetler işleniyor hergün.

Ahlaksızlık, diz boyu. Kur’an kurslarında bile çocuklar taciz ediliyor. Lut kavmi içimizde dolaşıyor. İnsanımız elden çıktı. Sağlık sistemimiz çökmek üzere… Halen mi, çözümleri konuşmayacağız?

Valla siz bilirsiniz!

Erdoğan yeni bir tuzağa düşüyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön