Ülkemiz her zamanki gibi suni gündemlerle meşgul edilerek, çözüm bekleyen ekonomi ve terör başta olmak üzere çok ciddi sorunları gündemden düşürülmüş ve ötelenmiştir.
BOP yolunda adım adım yürüyen iktidar, katılım ortaklığının gereği olarak Suriye yönetimini devirme hedefine tezkere ile yeni bir boyut katmıştır.
AKP’ye gün doğmuş; ne yükselen işsizlik oranları, ne yüzde seksenlere varan doğalgaz, elektrik zamları, ne de her gün gelen onlarca şehide rağmen terör meselesi çözüm odaklı konuşulabilmiştir.
Artık inlerine çekilen teröristler, bahara kadar eylem yapamayacağı için bu sorun da “kışlık” donmaya bırakılmıştır.
Terör örgütünün ev sahibi peşmerge lideri Barzani; AKP kongresinde “Türkiye seninle gurur duyuyor” alkış ve sloganları eşliğinde “şeref” konuğu olmuştur. Suriye’den kaza ile gelen bir top için, bu ülke ile savaşmaktan söz eden Başbakan Erdoğan, Barzani’nin desteği ile terör ile canlarını veren Mehmetçikler için hiç sesi soluğu çıkmamıştır.
Bırakın ses çıkarmayı “Türkiye’ye bir kedi bile vermem, Kerkük’ü Türk ordusuna mezar yaparım” sözlerinin sahibini “kardeş Barzani!” diyerek bağrına basmıştır. Eli kanlı Barzani AKP kurultayında dahi PKK için terör örgütü dememiş ve kendi mesajını vermiştir.
Çünkü Barzani ile iyi geçinmesi BOP politikalarının gereğidir. Barzani Suriye Kürtleri için de asker eğitmiş ve bu bölgedeki Kürtleri de organize etmiştir. Türkiye’nin Kuzey Irak sorunu devlet olma sürecini tamamlamış, şimdi de Kuzey Suriye’nin “aynı yoldan geçmesi, aynı sudan içmesi” zamana bırakılmıştır.
Esat gidince Türkiye’de işsizlik sona erecek, herkes iş ve aş imkânına kavuşacak, artık şehitler gelmeyecek, terör sona erecek ve analar ağlamayacak. Akçakale’ye toplar düşmeyecek, Suriye’de isyancılar işbaşına gelecek, bu ülkeye demokrasi gelecek, Obama Türkiye’ye “aferin” diyecek, güneş bile farklı doğacak Türkiye’ye!
Türkiye Esat ile meşgul olurken, dünya ekonomilerini düzletmeye, ihracatını artırmaya uğraşıyor, biz ise “bize bir şey olmaz, ekonomi çok iyi” naraları atarak kendimizden geçmiş görünüyoruz. Ne hızla büyüyen cari açığımızı, ne de katlanan borçlarımızı düşünüyoruz.
Bakanlar büyük bir sarhoşluk içinde “kaç saatte Şam’a gireriz” iddialarına girmekteler. İstiklal Marşı’nın dizeleri ile Müslüman olan bir ülke ile cenk etmenin gereği izah ediliyor.
İşgalden sonra ise; Emevi Camii’nde namaz kılmaktan söz ediyorlar.
Bu ne namazı acaba?
Fetih desek; belde zaten Müslüman, herhalde yeni bir namaz icat ettiler.
BOP namazı olmasın sakın?
Savaşa karşı olanlar Baasçılıkla veya Esat tarafı olmakla suçlanıyor, yine ortası yoktur.
Yani AKP politikalarına karşı olmak ya da taraf olmamak, bertaraf olmanız için yeterli bir sebeptir. Tıpkı daha önce hukuksuz uygulamaları eleştirdiğinizde, Ergenekoncu olmakla suçlandığınız gibi şimdi de, Esatçı ilan edilebilirsiniz.
Ayrıca; BOP ağızlı bazı basın yayın organları tarafından dile getirilen“Savaşa hayır diyorsanız, top’a evet diyorsunuz” söylemi çok sinsi bir oyundur. Buna “ölümü gösterip sıtmaya razı olmak” denir.
Ne savaş istiyoruz, ne top istiyoruz, ne de BOP istiyoruz. “Ya savaşacaksınız ya da düşen bombalara razı geleceksiniz” diyerek milleti buna alıştırmaya çalışıyorlar. Tıpkı terörle yaşamaya alıştırıldığımız gibi, terör ve bombalarla yaşamak neden kaderimiz olsun? Çünkü bu durum BOP politikalarının gereğidir.
Ülkemizin üç tarafı AKP’nin BOP’tan politikaları yüzünden yeni düşmanlarla çevrilmiştir. Irak, İran ve Suriye gibi komşularımız bizlere BOP’un hediyesi yeni düşman ülkeler. Rusya, Çin hatta Hindistan’ı da unutmayalım…
“Cambaza bak” oyunu ile Suriye’ye bakmamızı isteyen iktidarın aksine, gözlerimizi, binlerce yıllık kardeşliğimizi, savaşla bitirmek isteyen BOP oyunlarına ve oyuncularına çevirerek, Nemrut’un ateşinde yanan ülkemizi görelim.