Türk Başının peşinden koşalım

Ülke insanına iş ve aş amacıyla Prof. Dr. Haydar Baş tarafından kaleme alınan Milli Ekonomi Modeli’nin, Rusya tarafından uygulanıp baş tacı edilmesi gurur verici… Türk milleti adına yazılan bir tezin, millet ve devlet tarafından sahiplenilmemesi ise, utanç verici…

Rus parlamentosu Sayın Baş’ın ve ekonomik tezinin daha iyi tanıması için O’nu meclislerinde konuşturuyor. Bizimkiler ise, Amerikan Başkanlarını ve İsrail Cumhurbaşkanını konuşturmuşlardı.

Millet iş ve aş sahibi olacakmış, çok da umurlarındaydı. Kendini düşünmeyen bir milleti, seçtikleri niye düşünsün? Millet hükümete yüzde elli oy vererek “Beni iş ve aş sahibi yap” dememiş…” Apo’yu meclise sok, yeni anayasa yap” demiş!

Millet, gerçekten iş ve aş isteseydi kendisini düşünerek tez yazan Prof. Dr. Haydar Baş’ı seçerdi… Ekonomik tezi olan başka bir lider var mı dünyada? Milli Ekonomi Modeli tezine, dünya sahip çıktı. 120 ülkede kısmen uygulanan tezin, Rusya tamamını uygulama peşinde…

Bizde AKP’nin peşindeyiz. Sonunda bizi İmralı adasına getirip “Cellât”a teslim etti. Ne işimiz var, nede aşımız… Sadece gözyaşımız var. Halen Sayın Erdoğan’dan ekmek bekliyoruz. Çok bekleriz…

On yıl geçti… Başbakan ekmekten değil, renginden bahsediyor…

Halk Sayın Baş yerine, siyasi simsarları dinledi. Bu simsarlara kanmamaları için Baş Hoca halka adeta yalvardı ve kendilerine inanmaları için yeminler etti. Sakalı bile olduğu halde “Sözü para etmedi”

Yetmedi… Noterden taahhütname verdi. Yine fayda etmedi… Halk simsarların yalanlarına inandı ama Haydar hoca’ya inanmadı. Çünkü insanımızın ölçüleri de ellerinden alınmıştı. “Nasıl yapacak? Yaptırmazlar” gibi ipe sapa gelmez yorumlar yaptılar.

Kimse demedi “Yahu bize ne, nasıl yaparsa yapsın. Elimizde kapı gibi taahhütname var, şikâyet ederiz. Sanki öbürleri böyle bir garanti mi veriyor”

İnanmadı kaybeden kendisi oldu… İşçiler kendilerini kış günü havuzlara attı. Tarım kesimi ürünlerini ırmağa devirdi.

Ayrıca:

İşçi, aylık üç bin lira asgari ücretten oldu… Ev hanımları, bin Türk lirası maaştan ve on beş bin lira doğum ikramiyesi ile çocuk maaşından oldu… Tarım kesimi, alım garantisi veren ve malını sigortalayan bir devletten oldu. Ayrıca ürününü henüz toprağa ekmeden alacağı avanstan oldu… Her Türk vatandaşı beş yüz Türk lirası vatandaşlık maaşından oldu…

Bu maaş bugün verilmiş olsa kökenleri beş para etmezler “Ben Türk değilim…” diyebilirler miydi? Uykularında bile “Ne mutlu Türküm diyene” derlerdi.

Esnaf yüz milyar gelire kadar, vergisiz ticaret yapma imkânından oldu… Bedava verilecek eğitim, sağlık, ücretsiz elektrik ve su imkânlarından oldu. Elli yaşında emekli olacak ve üç bin lira emekli maaşı alacaktı. Ev hanımları işçi statüsüne kavuşacak ve emekli olacaklardı.

Ama tüm bunlardan yoksun kaldık… Saydığımız bütün bu imkânlara artık Ruslar sahip…

Ruslar kendisine inansın diye Sayın Baş ne yemin etti, ne de noterden taahhütname verdi. Peşlerinden de koşmadı… Dünya onun peşinde… O ise, bizim peşimizde. Yani Türk milletinin peşinde…

O, ateşe koşan Türk milletinin, eteğinden çekmeye kendini adamış Türk Baş’ıdır. Bize ne oluyor da, Haçlı ateşine koşan pervaneler olmuşuz… Peşimizden koşturuyoruz Türk Baş’ını…

Artık peşinden koşalım, hiç olmasa Ruslar kadar. Kendimiz için…

Türk Başının peşinden koşalım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön