Güçlü PKK'nın tadını çıkarsınlar!

AKP'den önce kışla kapılarında "Güçlü ordu, güçlü Türkiye" sözü yazılıydı. İktidar iş başına geldikten sonra sürekli olarak bu görüşü eleştirmişti. Sonunda istedikleri oldu… Artık güçlü PKK, zayıf Türkiye var. Terör örgütü ile eşitlenmiş, onur ve gururu ayaklar altına alınmış bir devlet var. Kullanıcısının elinde sürekli "pis işlerde" kullanılan bir devlet… Teröristler sınırda karşılanıp affedilecek… "Devlet, sınırda terörist ayağına serilmiş halı" oluyor. Ya da "kan duracak" numaraları ile İmralı'ya koşuşturan "kurye" görevi icra ediyor. Bu kadarla bitmiyor. Yunanistan bize ait olan Eşek ve Bulamaç adaları başta olmak üzere, tüm adacıklara bayrağını çekerek yerleşmiş durumda. Bunları tepkisizce içine sindirmiş bir devlet var. Bir zamanlar Kardak adacığı için, savaşı bile göze alacak kadar kararlı bir ordudan eser bile yok artık. "Komşularla sıfır sorun" hedeflerinde kastettikleri meğer gavur komşularmış. Müslüman olan bütün komşulara ise "sırf sorun" olan bir devlet olduk. Kıbrıs adasının tümü adına AB üyesi olmuş… Bu da Türk ordusunu Ada'da işgalci duruma düşürmüştür. Hâlbuki Türkiye'nin onayı olmadan Rum kesiminin tek başına AB'ye girmelerine, uluslararası anlaşmalara göre imkân yoktu. AKP Türkiye'nin bu kozunu elinden aldı. Türkiye'ye gelen Alman Başbakanı Türk tarafını yok sayarak "Kıbrıs'a limanlarınızı açmazsanız AB'ye girmezsiniz" dedi. AB battığı halde şantaja devam ediyorlar. Kısaca bugün zayıf bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Uluslararası haklarından vazgeçen, PKK önünde diz çöken, topraklarını satan, kaynaklarını küresel şirketlere peşkeş çeken, iradesiz ve güçsüz bir Türkiye var. Ama bütün bunların başlangıç noktası zayıflatılmış ordudur. Hatırlanacak olursa on yıl önce AB adına açıklama yapanlar sürekli, ordudan rahatsızlıklarını dile getirmişlerdi. Bunların siyasi emelleriyle, siyasilerin menfaatleri birleşince ülkemizde müthiş bir asker düşmanlığı oluşturuldu. Bu düşmanlığa NATO generallerinin, üzerindeki "Türk askeri kıyafetleri" ile gerçekleşen darbe, uygulamaları da eklenince, bugünkü sonuçlar oluştu. Demokrasi adına komutanları içerde, teröristlerin tanıklığı ile yargılanmaktalar. Buna mukabil, Genelkurmay başkanının birisi içerde, diğerinin ise komutanına şahitliği bile kabul edilmiyor. Onun yerine şahitlik yapmak isteyen bir terörist, ihbarcı veya itirafçı olsaydı anında mahkemece dinlenirdi. Zayıf ordunun emekli bir generali elbette dinlenmeyecek, bunun yerine güçlü(!) PKK'nın, ihbarcı ve itirafçı ya da tutuklu Sakık'ları dinlenecekti. Çünkü konsept bunu gerektiriyor. Bir zamanlar; Sovyet Rusya korkusu ile Batı'nın arkasına sığındığı, NATO'nun ileri karakolu güçlü Türk ordusuna ihtiyaçları kalmadığından harcanması gerekiyor. Eski gücü kendileri için rahatsızlık verici… Şimdilerde ise PKK ile mücadele yerine, onlara sınır dışına çıkarken eskortluk görevi veriliyor. Eli kolu bağlanmış, psikolojik olarak ezilmiş, yıkılmış, başına çuval geçirilmiş ve balyozlarla dövülmüş bir halde, dişleri sökülmüş kaplana benziyor. Demokrasi adına askere düşman olanlar, düşmana askerlik yaptıklarını ne vakit anlayacaklar onu bilemeyiz. Ama asker, milleti koruyan bir zırhtı… Bu zırh artık delinmiş, millet zırhsız ve korumasız kalmıştır. Güçlü ordudan rahatsız olanlar, güçlü PKK'nın tadını çıkarsınlar. Türklükten istifa mı ediyorlar? "Hepsi" Ermeni veya Rum mu oluyorlar? Ne yaparsa yapsınlar ama sakın bir daha Türk olmasınlar. Çünkü Türklük mürtetliği reddeder.

0 YORUM

YORUM EKLE

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir